Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '14

 
Kategori
Deneme
 

Ecel düğme ile ilik arasındaydı

Ecel düğme ile ilik arasındaydı
 

Görsel alıntı


Bize bağrını açan toprağa sevgi, saygı duymuyoruz. İnsafsız ve merhametsiz davranışlarımıza devam ediyoruz. Toprak sessiz, ses çıkarmaz, itiraz etmez, isyan etmez.

Toprak yoksula, yoksuna, yetime, öksüze, gence, yaşlıya, fakire, zengine, güçlüye, güçsüze, saraylarda, köşklerde, barakalarda yaşayanlara ayırım yapmaz.

Gökten indik diyen özellere, seçkinlere, zatlara, anayurdundan geldik diyenlere, bu dünyada aç kalanlara, tok olanlara, gülenlere, ağlayanlara, zevk sefa yaşayanlara, ecr-u cefa görenlere vefalı olduğunu gösterir, hepsine bağrını açar.

İnsanoğlu acımasızca toprağın bağrını deşer cansız bedenleri ona teslim eder

Öyle hışımla toprağın bağrını deşme kazmacı. Öyle öfkeyle toprağı savurma kürekçi. Toprak vefalıdır göçenlere bağrını açacak. O kazdığın yeri çukur sanma, orada insan yatacak.

Biraz merhametli kaz toprağı kazmacı, toprağı biraz insaflı savur kürekçi. O kazdığın yer göçene döşek olacak, savurduğun o toprak göçene yorgan olacak.

Göçenlerin bazıları ahd-ü peyman etmişti, hiç gülmemişti. Onlar bu dünyada hep hüzünlü yaşadılar, beyazları hiç giymediler. Onlar siyahlar üstüne siyahlar giydi. Hayalleri hiç gerçekleşmedi. Umutları yeşermedi.

Onlar bu cihandan göçerken arkada kaldı gözleri. Ecel düğme ile ilik arasındaydı, düğmeyi açarlardı, kapatırlardı, hiç farkına varmazlardı. 

Çileler, acılar hüzünler boy, boy vermişti, tarla olmuştu sineleri. Ecel düğme ile ilik arasındaydı, düğmeyi açarlardı, kapatırlardı, hiç farkına varmazlardı. Onlar dönüşü olmayan bu esas yolculukta son kez beyazı giydi.

Onlar, ana yurdundan gelen naslar olduklarını, sonuçta esasa döneceklerini bilenlerdi. Onların etrafını nasab çeperi sarmıştı, dert vardı, hüzün vardı, diken vardı, kaygı vardı.  

Onlar, katıksız, saf, samimiydiler, bağışta, ihsanda bulunmuşlardı. Birer Muhlis olup Muhliseleri, Halis olup Haliseleri aradılar. Zarif oldular nezaketlilere hasret kaldılar. Ecel düğme ile ilik arasındaydı, düğmeyi açarlardı, kapatırlardı, hiç farkına varmazlardı.  

Onlar, sevilen, beğenilen, aranan birer mergup oldular. Candan, gönülden seven sevecen, gupse’ler  aradılar. Onlar, iyinin, güzelin ötesiydi, şans, talih, baht aradılar, bahtın yolu engellerle kaplıydı, engelleri aşamadılar bahtın yolunu açamadılar.  

Onlar gökten indik demezlerdi. Ana yurdundan gelen nas olduklarını gururla ifade ederlerdi. Beyhude dünyanın seçkinleri, özelleri ve hasları arasına girmemişlerdi. Ecel düğme ile ilik arasındaydı, düğmeyi açlardı kapattırlardı hiç farkına varmazlardı.

Onlar firavun gibi olanlardan, zulüm edenlerden, zalimlerden, yalancılardan, hilecilerden hırsızlardan nefret ederdi.  

Onlar, bu yalanda acılarla, hüzünlerle yaşadılar hep ağladılar hiç gülmediler. Onlar koskoca bir dünyadan bu kazdığınız derin, dar, karanlık, penceresiz, havasız yere göç edeceklerini, dünyanın bir han olduğunu bilirlerdi. Ecel düğme ile ilik arasındaydı, düğmeyi açarlardı, kapatırlardı, hiç farkına varmazlardı.  

Bunları duysun gökyüzünden indiklerini sanan o, özeller, seçkinler, haslar. Kazmacı, kürekçi şimdi anladınız mı insanın hikâyesini? Artık ilik kapanacak, düğme hiç açılmayacak.

Biraz merhametli kaz toprağı kazmacı. Biraz insaflı savur toprağı kürekçi. Orası çukur değil orası bana da, sana da döşek olacak. O, toprak göçenlere yorgan olacak.

Öyle hışımla toprağın bağrını deşme  kazmacı. Öyle öfkeyle toprağı savurma kürekçi, orada insan yatacak.

Vurduğun her kazmada, savurduğun her kürekte toprak seni sınacak. Toprağı kazarken, toprağı savururken çok derin düşün kazmacı kürekçi.

 

 

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN

                                                                

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..