Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '14

 
Kategori
Deneme
 

Ecele inat intihar

Ecele inat intihar
 

alıntı


“Yalnızca bir tek ciddi felsefi sorgulama (anlam arama) vardır; o da intihardır. Hayatın yaşamaya değip değmediği temel sorusuna cevap aramadır. Diğer bütün sorular (ve cevapları) ondan sonra gelir.” Albert Camus
 
İntihar günümüz modern toplumuna has bir olgu değildir. Antik çağdan beri tüm düşünürlerin ve tıbbın anlamak ve anlamlandırmak istediği bir olgudur. Gene de bugüne dek bir görüş birliğine varılmış değildir. Kimisi intiharı insanın özgür iradesiyle kullanabileceği en cesur eylem hakkı olduğunu savunurken, kimisi de bunun Tanrı iradesine ve insanın varoluş görevine karşı işlediği bir suç saymıştır. Bu görüş, insanın birincil görevinin istisnasız Tanrı mülkiyeti olan hayat varlıklarını korumak olduğunu savunur. Bu savunma teziyle aynı doğrultuda intiharı büyük günah yapan dinler, kişinin Tanrı Cenneti’nden mahrum kalacağını bildirmiştir.
 
“İnsanın en yakın dostunu, yani kendini öldürmesi en tiksindirici eylemdir” der Platon. Belki de insan en yakın dostu kendini kaybettiği için intihar eder; kim bilir? Stoacılara göreyse hayat ve ölüm etik olarak aynı değerdedir; bu yüzden insan hiçbir zaman kendini mutlu edebilecek bir hayatı olmayacağı gerçeğinin hayaliyle yüzleştiğinde kendi eliyle yaşamına son verebilir. Tabi ki böyle bir nedenle intihar eden kişi hiçbir zaman gerçeğin gelecek hâllerini görebilmiş değildir. Bence kimse geleceğin ne getireceğini tam göremez. İntiharcının gerçeği sadece bir öngörüdür ve her öngörü gibi olasılıklar dizinindendir. Gene de diyebilirim ki, insanın kendini ve bir başka canlıyı mutlu etme amacına emek harcamaktan özgür iradesiyle tümüyle ve sonsuza dek vazgeçtiği an intihar etmesi hayat için bir kayıp değildir.
 
Arthur Schopenhauer’e göre intihar apatalca bir eylemdir; çünkü bedeni yok ederek ruhun acı çekmesinin önlenemez olduğuna inanır. Ludwig Feuerbach’ın intiharı anlamlandırması benim de algı mantığıma yatkın durur. Der ki, “İntihar mutluluk içgüdüsünün kendiyle savaşımıdır. İntihar eden kişi ölümü değil, (ezeli ve ebedi olduğuna inandığı) mutsuzluğunu  sonlandırmayı seçmiştir.” Tabi ki burada söz konusu edilen intihar özgür iradenin eylemidir. Özgür iradenin kararlı seçimi pişmanlığın kapısını eylemden önce çivilemiştir. Oysa ruhsal ve zihinsel bozukluk ivmesiyle intihara itelenen insanların pişmanlık duyma olasılığı hep vardır. Psikiyatri intiharı hastalık olarak değerlendirir. Ancak tüm intiharları hastalık olarak değerlendirmek intihar olgusunu tıbbi bir vakaya indirgeyip bireysel varoluşun iradi seçimi olmaktan çıkartır. Bireysel varoluş kendini vicdan azabından veya çaresiz kulluktan kurtaran özgürlüğe geçmenin bir yolu olarak intiharı seçmiş olabilir.
 
Freud’a göre intihara kalkışan kişi hayatın kendini değersizleştirdiği saplantısına kapılmıştır; artık ona göre onurunu kurtarmanın biricik yolu kendini öldürmektir. Hastalıklı veya özgür irade seçimli olması ferk etmez; böylesi intihar daha fazla değersizleşme korkusuna dayanamayan kişinin hayattan ayrılma eylemidir. Genelde hayatta bir değer ifadesi olabilmek için tutunulan son bir umudun dayanılmaz çöküntüsü sonucudur.
 
 (Faydalanıllan bilgi kaynağı: ALPER HASANOĞLU, Radikal 19-10-2014, İntihar başlıklı yazısı)
***
 
* Charles Bukowski, “en iyiler intihar ederler ve geride kalanlar bunu asla tam olarak anlayamazlar.”, der. Bence intihar eden en iyi kişi, en iyi olduğunun farkında olamadığı için, “en iyi” olamayacağı endişesindeki ruhunun dayanılmaz çöküntü ızdırabından kurtulmak adına intiharı seçmiş olabilir. Ya da kişi en iyi olmanın zirvesine çıktığı inancıyla en yüksek iyilik payesiyle hayattan ayrılmayı seçmiş de olabilir. Sadece etrafındaki insanların ondan en iyiyi almak için bekleyen umut dilencisi bakışlarından kaçıp kurtulmak için bile intihar etmiş olabilir. Hem ayrıca kim tespit edebilir ki en iyi olmanın nasıl bir şey olduğunu? Yaşamaya devam eden diğer iyi insanlar şaşıp kaldıkları için bu işe;  “en iyiler intihar ederler…” diyerek kendilerini onurlandırırlar. Aslında ne iyilerin ne kötülerin ne de arada kalmışların intiharları tam olarak anlaşılabilir değildir; bunu kendilerinin bile anlamış olduklarını sanmıyorum. Çünkü anlamış olsalardı bu anlam onlara hayata tutunduracak bir özgüven bilgisi yapardı. Ne ki eninde sonunda öleceğimiz gerçeği kesin bilgidir, intihar nedeni en soylu duruşuyla bile bir kendini kandırmadır. İster özgür irade çıkışlı, ister hastalık sonucu veya vicdan azabından olsun, her intihar bir kendinden kaçma senaryosunun finalidir…
 
Bana göre: İntihar girişimi, kendini bilmez delilik hâli dışında kişinin herhangi bir nedenle umudu kapatan mutluluk iflasını onaylamasıdır; intihar da bu onayın infazıdır.
 
*Ölüm arzusu, hayatın bir sonraki anına geçme umuduna rest çekmektir. Oysa yaşama sevinci, hayatın bir sonraki anını umutla müjdelemektir.
 
* “Her canlı bir şekilde ölüm acısını tadacaktır.” Yaşamın acısından bal edip tadabilecek olansa sadece insan olmayı arzulayandır.
 
Muharrem Soyek
***
 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..