Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '06

 
Kategori
Sosyoloji
 

Ecevit gençliği

Ecevit'i yitirdik. "Umudumuz Ecevit'i", "Halkçı Ecevit'i", Karaoğlanı. Seyranbağları ve Küçükesat'ın sokak duvarlarını bu sloganlarla iki arkadaşımla beraber yazmıştık iki yıl boyunca. Esenboğa havaalanında karşılamış, dönüşte Hasköy'de taş yağmuruna tutulmuştuk. Tandoğan meydanında dövülmüş, Kızılay'da plastik mermi yemiştik. Seçimler kazanılmıştı. Heyhat! Nasıl bir seçim sistemi ki o kadar desteğe rağmen çoğunluk sağlanamamıştı.

Yargılandığımız mahkemelerde, "Komando Nail'in talebesi misiniz?" demişti Hakimler.

O günlerin geçtiğini sanarak parti binalarında yaptığımız toplantılarda parti yöneticilerinden dayak yemiştik.

Bizler; ne tabir edilen 68 kuşağı, nede 78 kuşağıydık. 68'liler bizim 15'li olduğumuz yıllarda palazlanmış, biz onların taşeronu olmuştuk, 78'lilere göre ise artık yaşlanmıştık. Çoğumuz türlü nedenlerle hapse atılmıştık. Soygun mu yapmıştık? Adam mı öldürmüştük? Hiçbiri. Biz memleketimizi çok sevmiştik.

Biz sana yağı, tüp, et, ampul kuyruklarında eğitilmiş, 68'lilerin yaşamadığı sıkıntıları yaşamıştık. Biz çok ama çok ezilmiştik. Her gün okula öldürülme korkusuyla gitmiş, bu da yetmezmiş gibi "çocuğunuz bu okulda okuyamaz tasdiknamenizi alın" denilmişti. Tasdiknamesini alamayanlar ebediyete intikal etmiş, komando Nail muradına ermişti.

Milli görüşçülerle beraber ne mutlu günler geçirmiş. Bu günlere gelmemizin temelleri atılmıştı. Hocanın temelleri ile dalga geçenlerin, atılan temelin fabrika değil, insan temeli olduğunu görmelerine ömürleri yetmişti.

Güneş Motel de kurulan hükümet bizim ezilmişliğimize tuz, biber ekmiş, bakanların çoğu malı götürerek eskilerine rahmet okutmuştu.

Hele parti yöneticileri "mal bulmuş Mağribi" gibiydi. Gözleri açılmış "ihale götürme" esprisi her yere yayılmıştı. Bizim kuşaktan çok "amele" yetişti , götürmecesine müteahhit.

Oysa biz ne hayaller kurmuştuk.

Ecevit bize bir umudu fısıldamıştı. Toprak reformu demişti, köy-kent demişti, yoksulluğa son demişti. Biz haykıralım, hayata geçirelim dedik, birileri, bazıları, onlar ümüğümüze çöktüler.

Bizi yok etmeye çalıştılar. Faşistleri saldılar yurtlarından. O güvendiklerimiz gelecekleri için seyrettiler. Hala seyrediyorlar. Payeleri yükselerek.

Ecevit'in yaşam serüveni bence bunlar. Yakınları bu serüvenin müthiş oyuncuları olarak hayatlarına devam edecekler. Bu oyuncuların tümü sahneden çekilmedikçe bize rahat yok.

Çünkü onlar bizim gençliğimizi çaldılar. Türkiyeli olmamızı, ulusal bağımsızlığa sadakatimizi, Atatürkçülüğümüzü kıskandılar hep. 68'li denilen "çembercilere" benzemediğimiz için çoğumuzu yok ettiler. 12 Eylül'cülere çanak tutular. Zembille gelmediler ki!

İsyan ettiğim; o dönemin politikacılarının ekranlara çıkıp Ecevit hakkında mütalaa vermeleri. O insanları yine, yeniden görmek beni huzursuz ediyor. Hala bu insanların "derin" düşüncelerinin yansıtılmasına üzülüyorum. Ne kadar derin oldukları hala gündemde olmalarının derinliğinde gizli değimli? Ne faydaları oldu ki? Tarihe gömülmemişler miydi? Hortlatmanın anlamı var mı? Ülkeme bir faydaları olmuştu da ben mi kaçırdım.

Ecevit iyi bir insandı belki? Çünkü benim kuşağıma yaşatılanlardan ne kadar sorumlu bunu bilemiyorum. Ama sorumlulardan hesap sormadığını gayet iyi biliyorum.

Hala onun kadroları Türkiye de demokratik sol adına siyaset yapıyor. Bir ileri, iki geri. Sayelerinde dibe dayandık. Daha kötüsünü göreceğimden korkuyorum. Korkum kendime değil. Lay, lay, lom yaşayan gençliğe. Hala eski yaşanmışları temcit pilavı gibi önüne sürülen gençliğe.

68'li-78'li teraneleriyle gençliği afyonlayan entelektüellerden korkuyorum asıl. Geçmişten umut ticaretini yapanlardan, ulus kimliğini yitirmişlerden korkuyorum. Laikliği, Türkiyeliliği tartışmaya açan eski tüfeklerden korkuyorum.

Korkunun ecele faydası yok.

Ömrümüz yettikçe mücadelemize devam edeceğiz.

 
Toplam blog
: 58
: 708
Kayıt tarihi
: 02.07.06
 
 

Erzurum 1959 doğumlu. İşletme mezunu. Bir Kamu şirketinin Muh.Md.Yrd.'dan emekli. Kent yaşamının zor..