Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '12

 
Kategori
Felsefe
 

Efsane mi, destan mı, masal mı?

Efsane mi, destan mı, masal mı?
 

Mitlerle yaşamak


Eski çağların kahramanlık öykülerini, ulusların, tanrıların, yiğitlerin savaşlarını, başlarından geçen olayları, toplumun ortak düş gücüyle de beslenerek dile getiren büyük manzum yapıtlara destan denilmektedir. Destanlar eski çağ insanının inanışlarını, yaratılış, var oluş konularındaki düşüncelerini yansıttıkları gibi, toplumların geçmişlerine ilişkin bilgileri de içerirler. Destan kahramanları olağanüstüdür, serüvenleri gerçek dışı nitelikler taşıdığı gibi konularının özü gerçeklere dayanır, ayrıca toplumu yöneten kişiler ya da destana konu olmuş savaşlarda sivrilmiş kahramanlardır.

Destanlar temel olarak iki gruba ayrılır: Sözlü destanlar, yazının henüz bulunmadığı ve yaygınlaşmadığı bir kültürde doğan ve kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarıldıktan sonra yazıya geçirilen destanlardır. Gılgameş, Ilyada ve Odysseia destanları bunlara örnektir. Edebi destanlar ise belirli bir yazar tarafından eski örneklere uygun olarak ve okunmak üzere kaleme alınmış destanlardır. Vergilius’un Aeneis’i, Milton’un Paradise Lost’u, Dante’nin La Divina Commedia’sı (İlahi Komedya), Ariosto’nun Orlando Furioso’su (Çılgın Orlando), Camoes’in Os Lusidas’ı esbi edebi destan örneklerindendir.

Yapılışı açısından ise doğal ve yapay olmak üzere ikiye ayrılır: Yapay Destan ile doğal Destan arasındaki benzerlikler: 1)Olağanüstü özellikler taşır. 2) Manzum eserlerdir. 3)Milleti derinden etkiler. 4)Ele alınan dönemin siyasi, dini, kültürel, tarihi atmosferini yansıtır. 5)İlahi bakış açısıyla yazılmıştır. 6)Olay, yer, zaman örgüsü vardır. 7)Kişilerin seçkin olması kullanılmıştır. (Kral, Han, Hakan v.b.)

Türk destanlarının en eskisi Yaratılış Destanıdır. Saka Destanı, Alp Er Tunga, Oğuz Kağan Destanı bilinenlerdendir. Oğuz Türklerinden günümüze gelen tek destan metni ise Dede Korkut Kitabının Göktürklerin bir boz kurdun soyundan geldikleri, Ergenekon parçasında ise Ergenekona sığınmaları, çoğalıp buraya sığmayınca dağı eriterek dış dünyaya çıkmaları anlatılır. Cengiz Han Destanı, Timur Destanı, Danişmend Gazi Destanı da Türklere ait diğer destanlardır.

Efsane ya da söylence ise yıllarca gerçekten olmuş gibi kuşaktan kuşağa aktarılan öykülerdir. Efsanelerde anlatılan olaylar bazen gerçeküstü olabilir ama çoğunlukla gerçek olaylara ve gerçekten yaşamış kişilere dayanır. Bu öykülerin çoğu kahramanca işler yapmış kişilerle ilgilidir. Kutsallaştırma, yorumlama ve aktarmaların pek çoğu sözlü olarak yayılır. Bu, sonuçta bir sözlü kültür oluşturur. Efsaneler, insan ile insanı, insan ile coğrafyayı, insan ile diğer varlıkları, insan ile maneviyatı birbirine gönül bağı ile bağlayan unsurlardır. Efsanelerin konuları çoğunlukla çocuk, genç ve orta yaşlıların eğitimi, güzel ahlaklı olmanın faydalarını ve nasıl güzel ahlaklı olunacağını işler. Onlar hilenin, düzenbazlığın, nankörlüğün, cimriliğin, kötülüğünü; dürüstlüğün, sağlam karakterli olmanın, cömertliğin güzelliklerini en iyi bir biçimde anlatmıştır.

Ayrıca efsane ile destanı birbiri ile karıştırmamak gerekir. Efsanede anlatılan olaylar bazen hayali olabilir ama çoğunlukla gerçek olaylara ve gerçekten yaşamış kişilere dayanır. Bu öykülerin çoğu kahramanca işler yapmış kişilerle ilgilidir. Efsaneler bir bölge ya da halkın kültüründe önemli yer tutar, folklor ve mitolojiyle de yakından ilişkilidir.

Destanlar ve destansı öyküler ilkçağlardan beri dünyanın her yerinde gelenekleri sonraki kuşaklara aktarmak için kollektif olarak yaratılmış edebi biçimlerdir. Efsane devam eden bir şeydir ve abartılı bir haldir destan ise insanların yaşamış oldukları şeylerin yazı haline getirilmiş olmasıdır, aralarındaki ilişki ise ikisinin de abartılı bir anlatım dili olmasıdır.
Günümüz koşullarını değerlendirdiğimizde ise yazılı ve görsel medyaya baktığımızda sanırsınız ki ülkemizde okunması gereken bir destan yazılıyor ve bir efsane yaratılıyor?

Anonim olmayan, çok eskilere dayanmayan, yakın tarihi anlatan, anlatıcının duygularının olduğu, halkın katkısı olmayan, yazarın kendi düşüncelerine göre yazdığı, direkt kaleme alınan eserlere ne bir destan, hilenin, düzenbazlığın, nankörlüğün, cimriliğin, kötülüğün, zülmün göründüğü; dürüstlüğün, bilgeliğin, adaletli olmanın, tevazu sahibi, sağlam karakterli olmanın, cömertliğin, erdemliliğin, güzelliklerin, liyakatın görünmediği öykülere de efsane denilemez?

Yoksa, "bir varmış, bir yokmuş" ya da "evvel zaman içinde, kalbur saman içinde" gibi ifadelerle başlayan, halkın yarattığı, hayale dayanan, sözlü gelenekte yaşayan, çoğunlukla insanlar, hayvanlar ile cadı, cin, dev, peri gibi varlıkların başından geçen olağanüstü, hayalimsi olayları anlatan halk hikayelerine benzeyen, yazılı ve görsel medyadaki görünenlere masal mı denir?

Sizce bu anlatılanlara ne demeliyiz?

Nizamettin BİBER
Uzman İnşaat Mühendisi

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..