Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '08

 
Kategori
Eğitim
 

Eğitim emekçilerinin hazin durumu

Eğitim emekçilerinin hazin durumu
 

Eğitim emekçileri!
Her gün yeni sorun ve sıkıntıların muhatabı oluyorlar.
Sistemin dişlileri arasında bilumum saldırılarla karşı karşıya kalıyorlar.
Ezilmekten kurtulamıyorlar.
Yoksulluk sınırı içerisinde bunalıyorlar.
Kaldı ki en temel sendikal haklardan bile mahrumlar.
Ne toplu sözleşme hakları var.
Ne de grev hakları.

Bir öğretmenin ortalama maaşı ne kadardır?
Veya bir öğretmen maaş ile dört kişilik bir aile geçim sürdürebilir mi?
Alın size bir istatistik.
Açlık sınırında yaşayan eğitim emekçilerinin oranı % 30.
% 60 civarında eğitimci kitlesi ise yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
Ve en dikkat çekici husus ise öğretmen okullarından mezun olanların durumu.
Öğretmen okulu mezunlarının % 80’lik bir oranı işsiz kalıyor.

Norm kadro.
Sözleşmeli-geçici öğretmenlik.
Öğretmenlerin derecelendirilmesi.
Bu kavramlar ise AKP dönemi eğitim literatürümüzü süsleyen kavramlar oldular.
Evirip çevirip öğretmenlerin önüne sunuverdi AKP iktidarı bu kavramları.
Çağın dışı tanımına en güzel örneklerdir “Norm Kadro”, “Sözleşmeli-Geçici Öğretmenlik”, “Öğretmen Derecelendirmesi”.
Yoktur daha ötesi.
Bu kavramlar sayesinde öğrendik eğitim emekçileri arasındaki ücret eşitsizliğinin şekillenmiş halini.
Ve eğitim emekçilerinin ellerinin ve avuçlarının içerisindeki iş güvencelerinin nasıl çalındığını yine bu kavramlar sayesinde anladık.

Eğitim emekçilerinin çalışma sürelerinde belirlenmiş bir saat var mı?
Vardır.
Ama uygulaması nasıldır acaba?
Ya kurallar söz konusu mudur?
Ne var ki AKP iktidarının en başarılı performansı her alanda olduğu gibi, eğitim emekçilerinin çalışma kurallarını da kuralsızlaştırma hadisesinde gerekli üst düzey performansı ortaya koyması olmuştur.
Ve AKP iktidarı eğitim emekçilerinin özlük haklarını külliyen yok saymıştır.
Ve özlük hakları hadisesinde var olan hakları görmezlikten gelmektedir.

Şayet bu topraklarda eğitim emekçileri yaşamsal mücadelelerini sürdürürken, ek ders vermek gibi bir zorunlulukla karşı karşıya kalmışlarsa, o ülkenin geleceği yerle yeksan olmuş demektir..
Ve bu gün bir çok öğretmen dershanelerde ve özel eğitim kurumlarında hizmet vermektedir.
İlginçtir.
Çalışma saatleri 10 saati geçmekte, haftanın 6 günü ful çalışmaktalar.
Ve daha da feci olanı ise özel eğitim kurumu ve dershanelerde çalışmak zorunda kalan eğitim emekçileri, ancak ve ancak asgari ücretin birazcık üzerinde bir maaşa çalışmaktalar.
Ve unutmadan bir noktayı daha hatırlatmakta fayda görüyorum.
Günlük 10 saatlik çalışmanın hemen ardından, etüt eğitimi adı altında en az 2 saat daha fazla mesai yapmaktalar.
Ve bakıyoruz, eğitim emekçileri çoğu zaman haftalık bir günlük izni dahi çalışarak geçirmek zorunda kalıyorlar.

Eğitim emekçilerinin durumu bir dram.
Ellerine geçen ücretle ve yoğun çalışma temposu ile kendilerine zaman dahi ayırmakta hayli sıkıntı çekiyorlar.
Onca ekonomik zorluklar çerçevesinde, kendilerini geliştirebilecekleri her hangi bir sosyal ve kültürel etkinliğe iştirak edemiyorlar.
Kitap alıp okuyamıyorlar.
Günlük gazete dahi alıp okuyamayacak durumdadır eğitim emekçileri.

AKP iktidarı ne yapıyor?
Patronlara kıyak çekmekle meşgul.
Eğitim sektörüne dalıp, tatlı kârları cebe indirme hesabında olan sermayedarların yolunu açmakla meşgul.
Ne diyor iktidara akıl veren kim düşünürler?
“Herkes okumak zorunda değildir sözü, her siyasinin ve herkesin kafasına iyice yerleştirilmelidir… MEB eğitim veren kurum olmaktan çıkartılarak, proje üreten, yön veren, denetleyen kurum yapısına kavuşturulmalıdır. Bu bağlamda okullar hiç zaman kaybedilmeden merkezlerden başlanarak özelleştirilmelidir.”

AKP iktidara geldiğinde özel okul oranı % 2’ydi.
Ne var ki AKP özel okul sayısını AB düzeyine çıkarmak için büyük çaba harcadı.
AB seviyesi % 10’du.
Ama AKP öyle bir çalışma ve performans ortaya koyduki.
Özel okul sayısı toplam okul sayısı içerisinde % 13’e çıkardı.
Ve böylelikle Milli Eğitim bütçesinden yatırım payları % !7.8’den, % 7’ye düşürüldü.
Daha açıkçası ne yeni yatırım yapılmaktadır.
Ne de mevcut okulların ıslah edilmesi diye bir şey söz konusu olmuştur.
Ne okullara ödenek ayrılmıştır.
Ne de doğru dürüst eğitimci alınmıştır okullara.

Malumunuz.
Eğitim müfredatı ve sistemi de yeterince gericidir.
Anti bilimsel eğitim.
Düşünmeyi reddeden.
Sorgulamayan.
Eğitim sisteminin son şeklini aldığı halidir.
Ve son aşamada ise dinsel motiflerin kullanılarak, din propagandası yapılması ise cabasıdır.


 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..