Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ocak '18

 
Kategori
Sosyoloji
 

Eğitimli Gençler Neden Geç Evleniyor?

Eğitimli Gençler Neden Geç Evleniyor?
 

                        

 Evlenmek ve aile sahibi olmak öncelikli olarak insanın en başta gelen doğal bir ihtiyacıdır. Bu sayede kadın-erkek birbirinin eksikliklerini tamamalar, birbirlerinde psikolojik,  manevi, hissi ve şehevi sükunu bulurlar. Evlilik hem de neslin devamı için olmazsa olmazıdır. İnsanoğlu Hz. Adem’den günümüze kadar gelmiş ise, evlilik sayesinde olmuştur.Evlilik aynı zamanda kişinin her zaman kalbine karşılık bir kalp taşıyan bir eş/dost kazanması ve yakınlarını, akraba ve dostlarını çoğaltmasıdır. 

Başta Kur’n-ı Kerim olmak üzere tüm peygamberler ve bilginler,  kişileri evliliğe teşvik etmişler.Kura ’an-ı Kerim, “İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp; aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, O’nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda, düşünen kavim için dersler vardır.”(Rum Suresi-21) diyerek, evlenmeyi Allah’ın rahmetinin bir göstergesi olarak sunmuştur.

Bediüzzaman bu ayetten yola çıkarak evliliği “Evet insan, bir refikaya veya bir refike muhtaçtır ki, taraflar, aralarında, hayatlarına lazım olan şeyleri muavenet suretiyle yapabilsinler….Ve gamlı, kederli zamanlarını, ferah ve sürura tebdil edebilsinler. Zaten dünyada insanların tam ünsiyeti, ancak refikasıyla(eşi)olur.” şeklinde açıklar. Hayatta bir insanın ancak eşiyle tam anlamıyla dost  olabileceğine vurgu yapar.

Aynı kaynaklar, toplumun geri kalanını da evlenme konusunda bekârlara yardımcı olmaya çağırmıştır. Bundan dolayı eskiden her mahallede yaşını başını almış bir heyet, bekârların haberi bile olmadan, arabulucu olur ve gençleri evlendirirdi.

Yine eskiden gençler de daha askere gitmeden evlenir, çoluk çocuğa karışırlardı. Evlenmeyenler ise annelerinden kendilerini bir an önce evlendirmelerini talep ederlerdi. Bu konuda onlarca anekdot ve Türkü var. Evlenme çağına gelen gençler ailelerin olduğu bir ortamda bir yolunu bulur, şaka yollu “Anne, beni eversene! ”türküsünü söylerlerdi. Veya  yaşlı bir dedeye veya nineye evlilikle ilgili bir anekdot anlattırırlardı.

O eski Anadolu türkülerinin yerini Arabesk ve popüler Batı kültürünün pop şarkıları aldığından beri, eski evlenme yaşının da kültürünün de yerini Arabesk bir hayat ve Amerikan yaşam biçimi aldı.Artık şimdi gençler, “Anne beni evlendir” türküsünü değil de “Aklın varsa evlenme, gençliğini tüketme, ben ettim sen etme, biri gider, biri gelir hayatını yaşa bence” şarkısını dinliyor.

Peki,  ne oldu da gençler evlenmekten kaçınıyor? Bunun sosyolojik, psikolojik ve kültürel birçok nedeni var. Bunları bu sınırlı sayfada anlatmamız mümkün değil. Burada öncelikle tüketim kültürünün evlenme üzerindeki etkisini anlatacağım.

Bildiğiniz gibi, Kapitalizm doğası gereği hayatta kalabilmesi için  malların tüketimine ihtiyacı var. Bunun için, her gün binlerce ürünü piyasaya sürerek, sevgililer günü gibi özel günler icat ederek insanlarda inanılmaz bir tüketim arzusu uyandırıyor. Bununla sadece malların tüketimini sağlamıyor, aynı zamanda, bunlara bağlı şiddetli bir ihtiyacı da doğuruyor. Şu araba, şu ev, şu ayakkabı, şu saat, şu koltuk derken her şey, olmazsa olmaz bir ihtiyaç haline geliyor. Piyasada ne varsa o ihtiyaç oluyor.

Daha da önemlisi Kapitalizm tüketime dayalı bu ürünlere bağlı bir değerler sistemini doğurdu. Artık kişinin değeri, arabası ile gittiği tatil ile giydiği elbisenin, taktığı saatin markasıyla belirlenmeye başlandı. Kişileri birbirinden ayıran şey insanlığı değil de, sahip olduğu nesnelerin markası, yaşadığı hayatta tükettiği şeylerin fiyatı olmaya başladı.

Bundan dolayı hayatın da, çalışmanın da, hatta eğitim görmenin de amacı,  daha çok tüketmeye, daha lüks yaşamaya ve buna bağlı olarak bunlardan daha çok haz almaya yöneldi. “Neden genetik mühendisliği okumak istiyorsun? Sorusunun tek cevabı: “daha çok para kazanmak, daha çok tüketmek, daha çok haz almak” oldu.

Durum böyle olunca, evlenmek, sorumluluk altına girmek, kazanılan parayı üçe, dörde bölmek yerine tek başına yaşayarak daha çok haz alma düşüncesi öne çıktı. Gençlere neden evlenmiyorsunuz sorusunu yönelttiğimizde, “daha yaşım genç, bir dünya turu yapayım da sonra veya biraz hayatımı yaşayayım da sonra” gibi cevaplar almamızın da altında işte bu tüketimden kaynaklanan hedonizm  (haz alma) duygusu yatıyor.

John Fisk’in Avusturya’da bir hediyelik eşya dükkanında gördüğü bir kartın üzerinde yazılı olanlar aslında bir anlamda gençlerin neden evelenmediğini de açıklıyor.:

“Yaşamak için çalış, sevmek için yaşa, alışveriş için sev; böylece göreceksin ki… eğer yeteri kadar alışveriş yaparsan, asla aşk için çalışmak zorunda kalmayacaksın”

Görüldüğü gibi, tüketim kültürü sadece eşyayı malı tüketmiyor, aynı zamanda aile ve evliliği de tüketiyor. Çocuk eğitiminde “daha çok çalış, daha çok kazan, daha çok mutlu ol” parolası yerine, insana özgü değerleri öne çıkarmak sorunun çözümüne katkı sunacaktır. Yani “daha çok yardım et, daha çok iyilik et, daha çok sev, daha çok birlikte ol” gibi.

 

 

 
Toplam blog
: 81
: 623
Kayıt tarihi
: 18.10.17
 
 

1963 yılında dünyaya geldim. 1985 yılında Atatürk Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde..