Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '11

 
Kategori
Sinema
 

Eğreti Gelin Nasıl Doğdu

Eğreti Gelin Nasıl Doğdu
 

Denizlili yazar Şükran Kozalı ile birlikteyiz. Kozalı, Degiad tarafından organize edilen bir söyleşinin konuğu olarak gelmiş ve birkaç gün kalacak. Söyleşi, gene Denizlili ressam Yaşar Çallı ile birlikte gerçekleşiyor. Çünkü Kozalı'nın son kitabı "Vuslat," Çallı ailesini anlatıyor.

Söyleşiden sonraki günlerde Kozalı ile bir sohbet yapma imkanımız oluyor. Konu yazma üzerinde gelişiyor. Daha sonra söz kaçınılmaz olarak Eğreti Gelin'e geliyor. Atıf Yılmaz romanı filme çektiğinde büyük yankılar uyandırmış ve bazı tepkiler oluşmuştu. Hatta hikayenin gerçekliği üzerinde değişik fikirler basında yer bulmuştu. Ama benim merak ettiğim bu değil. Ben, Kozalı'nın bu romanı yazmaya nasıl karar verdiğini öğrenmek istiyor ve sorumu yöneltiyorum. O, sorumu yanıtlarken notlarımı alıyorum. Ama bunları aktarırken tamamen onun cümleleri ile olsun istiyorum. Çünkü son derece etkileyici bir öykü bu... Kostak Emine'nin öyküsü...

"1984 yılıydı. Annem, ablam ve Mustafa dayımla birlikte mezarlığa gitmiştik. Biz ziyaretimizi yaparken ileride bir kadın gördüm. Yaşlıcaydı ama tipik bir yaşlı kadın görüntüsünden uzaktı. Basma bir elbise vardı üzerinde. Dekolte olması dikkatimi çekmişti. Başındaki örtüyü yarıya yakın örtmüş, kulağının birine bir yediveren gülü takmıştı. Diğerine ise yanmamış bir sigara... Ayağında cizlavetler vardı. Kucağında ise bir demet mersin tutuyordu.

Anneme o kadının kim olduğunu sordum. Ali Dayımın eğreti gelini olduğunu söyledi. Ben o güne dek eğreti gelinin ne demek olduğunu bilmiyordum. Gidip tanışmak istediğimi söyledim ama annem kesin bir dille reddetti. Dayımın kadını, ilerlemiş yaşına rağmen beğendiğini anlamak ise hiç de güç olmamıştı; "Keşke benim de bir eğreti gelinim olsaydı!"

Bir yandan mezarın bakımını  yaparken bir yandan kadını gözlemliyordum. Uzun süre oyalandı, mezardaki çiçekleri okşadı, suladı. O mezarla adeta sevişti. Ama bunu sadece ben gördüm... Sonra kalktı, kulağındaki sigarayı çıkarıp çakmağıyla yaktı ve yürüyüp gitti. Ayağındaki cizlavetlerin sesleri duyulmaz oluncaya kadar izledim onu.

Sonraki günlerde Kostak Emine'nin hikayesini annemden ve başkalarından dinledim. Emine, dediği gibi dayımın eğreti geliniydi ve onu çok sevmişti.

Birkaç sene sonra mezarlığa gittiğimde Ali Dayımın mezarını otların bürümüş olduğunu gördüm. O zaman anladım ki Kostak Emine sevdiğine kavuşmuş..."


Kozalı, ilerleyen günlerde bu hikayenin etkisinden kurtulamayarak Eğreti Gelinler romanını yazmaya karar veriyor. Ancak yaşananların doğruluğunu bizzat olayı yaşayanlardan öğrenmesi gerekiyor. Kozalı, uzun bir araştırma sürecine giriyor ve bizzat eğreti gelin olayının tanıklarıyla görüşüyor. Hatta olayın yaşandığı mahalleleri bile isimleriyle belirtiyor.

Hikayenin devamı kamuoyu tarafından bilinmekte. Roman, Atıf Yılmaz tarafından filme çekilip vizyona girdiğinde büyük yankı uyandırıyor. Gerçekliği üzerinde tartışmalar yaşanıyor. Denizli halkı ve ildeki kurumlar itiraz ediyorlar. Ama bir süre sonra itirazlar kesiliyor çünkü eğreti gelin olayı gerçek.

İşin ilginç yanı Eğreti Gelin filmi yayınlandıktan sonra Kozalı'yı, İstanbul'da yaşayan bir bey arayarak daha da çarpıcı bir gelenekten söz ediyor: Eğreti Erkekler! Kozalı'nın yalnız gelmesi ve ismini gizli tutması koşuluyla bir söyleşi yapmak istiyor.

Yazar, bir diğer romanı Eğreti Erkekler'i de bu söyleşiden sonra kaleme alıyor.


Not:Kostak Emine'yle ilgili bölümdeki isimler gerçek isimler değildir.  

 
Toplam blog
: 12
: 7515
Kayıt tarihi
: 24.05.10
 
 

22 yıl eğitimcilik yaptım. Ege'nin güzel kenti Denizli'de yaşıyorum. Evliyim ve iki kızım var. ..