....
Bir kitap bu kadar kötü tercüme edilir
Bile isteye olmasa bile yaptıkları bu değil mi? Lise yıllarında orijinalini okuyup büyük keyif aldığım Charles Dickens'ın "İki Şehrin Hikayesi"ni eşime tavsiye ettim, çevirisi yüzünden birkaç sayfa sonra bıraktı. Geçmişte çok keyif aldığım için bir kez de çevirisinden okuyayım dedim, hakikaten ızdırap verici idi. Bana kalırsa her dil bilen edebiyat çevirisi yapmamalı. Bu iş biraz da edebî altyapı gerektiriyor. Bu anlamda yayınevlerine çok iş düştüğü kanaatindeyim. Direkt olarak karalayıcı olmak istemiyorum ama Alfa Yayınevi bu konuda biraz özensiz gibi. Örnekse; yukarıdaki eser ve çevirmeni Azize Bergin, yine aynı yayınevi Maksim Gorki-Ana-Nuriye Yiğitler... Okur olarak en iyi çevirileri okuma hakkımız olduğuna inanıyorum. Ama daha da önemlisi, eserinin üslubu korunarak çevrilmesi her yazara karşı titizlikle gösterilmesi gereken bir saygı olmalı... Önemli bir konuya değinmişsiniz. Ellerinize sağlık...
27 Ocak 2009 12:18Okuduğunu anlamak
Okuduğunu anlama ve yorumlayabilme isteğine sahip öyle az insan var ki, bu insanların varlığı 'insanlık için' lütuf dense yeridir. Bırakın sözüne ettiğiniz eserleri okumayı, gazete okumayı bile zûl sayan insanlarla dolu yeryüzü... Birbirini dinlemekten bile acizlerle çevrelenmişken, bir parça bile olsa bilince sahip olanları yönlendirme, cesaretlendirme adına güzel bir yazı yazmışsınız, ellerinize sağlık... Bu arada aklıma geldi paylaşayım istedim; eğer psikanalize ilginiz varsa ve henüz okumadı iseniz Irvin D. Yalom'un psikanaliz üzerine yazdığı "Nietzsche Ağladığında" ve "Divan" adlı eserlerinden keyif alacağınızı tahmin ediyorum. Sağlık ve mutlulukla kalınız...
27 Ocak 2009 11:51Yalnızlık senfonisi
Değil birilerinin, bir kişinin yaşam merkezi olmak bile ürkütmüştür beni. Özgürlüğe vurulan pranga gibi... "Sen olmazsan yaşayamam", "Senin varlığın beni ayakta tutan" , "Hayattaki tek dayanağım sensin" vs. cümleler duymuş biri olarak; emin olun hiç de sevimli bir his değil... Aksine karşınızdakinden kaçmanıza bile neden olabiliyor. Kimsenin yaşam merkezi bir başkası olmamalı. Hele hele, "siz olmadığınızda hayatı cehenneme dönecek, eli ayağı tutmayacak.." birileri olmasını dilemeniz, darılmayın ama, bencilce geldi bana. Sevdiklerinizin, özellikle de kızınızın, size birşey olsa yaşama dört elle tutunabilmesi için, sizi hayatının merkezi haline getirmemesi en sağlıklısı bence. Aksini dileyeceğinizi tahmin etmiyorum, bir de bu yönüyle bakın, ne dersiniz... Sevgiyle kalın. Elif Karagöl
31 Ekim 2006 21:44- Toplam blog
- : 14
- : 600
- Kayıt tarihi
- : 16.06.06