Endişe etmeyin!

Hangi kanalı açsam, hangi köşe yazarını tıklasam karşıma çıkan tek konu başlığı var. ”Türban” ve “türbanın uzantıları üzerinde yapılan rejim tartışmaları.

Yok efendim Türkiye İran olurmuş, bilmem Malezyada da bize benzer süreçler oluşmuş falan.

Bunlar külliyen yalan. Türkiye Cumhuriyeti ne Malezya olur ne de İran.

Bu tür absürd yorumları yapanların, Türk tarihinin dinamikleri konusunda ya çok cahiller yada işlerine gelmediği için salağa yatıyorlar.

Mesela Cumhurbaşkanlığı makam aracının forsundaki on altı yıldız acaba neyin göstergesidir?

İran ve Malezyanın Cuhurbaşakanları var mıdır?Varsa onların makam araçlarının forsunda da bu yıldızlar mevcut mudur?

Ben söyleyeyim yotur, olmadı olmayacakta. Tıpkı Türkiyenin İran veya Malezya olamıyacağı gibi.

Türklerin en büyük özelliği teşkilatçı olmalarıdır. Tarihte on altı devlet kurmuşlardır ve bunlar arasında Hun, Göktürk, Osmanlı, Selçuklu gibi büyük devletler ve nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.

Yani Malezya ve İran bu tarihi dinamiklere sahip olmadıkları için ülkemizi, her fırsatta bu ülkelerle kıyaslamak son derece yanlıştır.

Mesela diğer milletlerin İslam inancını kabul etmeleri ile Türklerin İslama girmeleri arasında da çok önemli farklar vardır. Diğer milletler Müslümanlara karşı bir mağlubiyetin sonucu İslama girmek zorunda kalırken yani biraz gönülsüz kabul etmelerine rağmen Türkler önce Müslümanları mağlup etmişler daha sonra kendi rızaları ile bu inancı benimsemişlerdir. Çünkü, Cennet-Cehennem fikri, kurban kesme inancı, iyiliği emiretme kötülükleri yasaklama, temizliği, doğruluğu ve adaleti teşvik etme gibi Gök Tanrı İnancı ile İslam İnacı arasında bir çok benzerliğin olması Türklerin kitleler halinde İslama girmelerini sağlamıştır. Ve Türklerin İslama girmeleri ile İslam inancı güç kuvvet kazanmış, Türkler İslam inancının yegane müdafii olmuşlardır. Batılı bir filozofun ifadesi ile “Eğer Türkler olmasaydı İslam Arap Yarım Adası sınırlarına haps olurdu”

Ve daha da önemlisi Türkler İslam inancını mükemmel bir şekilde yorumlamışlardır. Mesela Osmanlı bir din devleti olmasına rağmen faiz müessesesi işlemiş, örf kurallarının(Türk devlet gelenek ve görenekleri) bir çoğu din kuralları ile beraber günlük yaşamlarında egemen olmuştur. Türkler, İslam inancını Araplardan daha güzel yaşamış ve daha güzel temsil etmişlerdir. Bu ve buna benzer bir çok sosyolojik ve tarihsel farklılıklarından dolayı Türkiye Cumhuriyetini İran ve benzeri ülkelerle kıyaslamak sakıncalıdır ve bu milletin şanlı tarihine saygısızlıktır.

Bu millet, “Ülkemize Kominizm Rejimi”getirecekler evhamlarından, paranoyalarından çok zarar gördü. Düşmanımız Rusya iken şimdi İran ve Malezya oldu. Konjüktür gereği yeni paranoyanın adı da “Şeriat Rejimi” oldu.

Türbanın siyasal simge olduğuna inanan, Cumhuriyet ve Laikliğin tehdit altında olduğunu inanan, Sosyal Bilim ve İstatistik Uzmanı Tarhan Erdem'i de alıp sokağa çıksınlar, mikrofonu tehdit unsuru olarak gördükleri Türbanlılara uzatsınlar ve samimi bir şekilde sorsunlar, onların da vercekleri cevapların samimiyetine inansınlar. Mesela Türbanlıların kaçı Şeriat Rejimini ister, çok merak ediyorum.

Endişe etmemize gerek yok. Bu halk Cumhuriyeti özümsemiş, dini değerlerini yine en özgür şekilde Cumhuriyet Rejimi içinde yaşayabileceğini de öğrenmiş.

Sorun sadece temel hak ve özgürlükler sorunudur. Dini değerler ve Laiklik üzerinden rant sağlama sorunudur.