- Kategori
- Güncel
Ergenekon ve entellektüel derinlik
Gündemi yoğun, ve karışık geçen bu günlerde, muhtemelen, 'zeka' seviyesini zorlayacak bağlantılar kurmak gerektiğinden, yamru yumru ne olduğu belirsiz pek çok düşünce ve düşünceyi ifade ediş şekli ortaya çıkmış durumda.
Benim gördüğüm, pek çok kişi neyi neden savunduğunu ya da reddettiğini pek ayırdında değil.
Son zamanlarda, kafası az buçuk çalışanlar gibi, ben de, haberleri ve yazarları takip ediyorum. Dün, bu konularda önde gelen bir gazeteyi inceliyordum, o zaman kafama dank etti, 'bunlar ne biçim adam ya, hepsi sidik yarışına girmiş' diyesim geldi. Duymuşsunuzdur, yeri geldiğinde bu yazarlar, sabah ilk kalktıklarında bütün gazeteleri okuduklarını filan söylerler.
Şimdi anlıyorum ki, kiminle neyi kapıştırırım düşüncesi de yatıyor bunun altında.
Çünkü, olayların, sosyal, teorik nedenleri, habersel yapıları gibi konular üzerinde analizler, araştırmalar ve sonuçlar oluşturmak yerine ve dilleri, dertlerini anlatmaya yetmediği ölçüde, biraz abartarak betimlersem, sen ne anlarsın; ağzının payını alırsın gibi, ya da hadi ordan faşo; seni gidi darbeci seni tarzından sonuçlar yaratacak yazılar okuyoruz. Yani, birileri birileriyle olaylar üzerinden iktidar yarışına girmiş durumda, küçümseme, aşağılama, reddetme, açıkça küfür etme vs. diz boyu.
Bu tarzı, bu tarza girmeyeceğini sandığım kişilerde de görünce, bu yazının gereği ortaya çıktı. Toplumda kanaat oluşturan pek çok gazete yazarının savrulmuş olduğunu düşünüyorum. Yani out of control durumundalar.
Ortada mesneti olmadığı halde, kimi Türkiye'nin ergenekon davası ile demokratikleştiğini vs. söylüyor, kimi ise bunun sivil bir darbe vs. olduğunu söylüyor ve savunuyor. Bunu tamamen varsayımsal temellerde yaptığı halde, bir de kendisinden farklı düşünene iyice bir giydiriyor. Aslında bunları ciddiye almak gerekmiyor. Çünkü, bu tarz, basit polemikten öteye gitmiyor. Oysa sandığımızın tam tersine, bu davalar, bazı olayları kapamak ve bazı insanları küçük düşürmek amaçlı da olabilir; ya da sanık insanlar gerçekten suç işlemiş de olabilir. Bunu anlamak ancak gerçek somut delillerle mümkündür. Rakip düşüncede diyerek, oluşmamış yargıları başkalarına kolayca yüklemek ahlaksızlıktır. Türk düşünce hayatını daha çok gazete yazarları oluşturduğu için, bunların birbirleriyle atışmaları, ortalığı galeyana getirmiş görünüyor. O nedenle, bunları dikkatli okumak, haber kaynağı belirsiz, bulanık olan haberleri dikkate almadan, somut haberler üzerinden, kendimiz bağlantılar kurarak olan biteni anlamlandırmaya çalışmalıyız. Yoksa irili ufaklı birilerinin toplum mühendisliğinin dişlisi oluruz, ya da birilerinin kişisel sapkınlıklarının malzemesi oluruz.