Eski bir mektuptan derkenar

Geçenlerden yine söylemiştim ya rahatsız olduğum için bir tarafa gidemiyorum. Koca bu yazı evimde ve dost kitaplarımla geçiriyorum. İnanın bundan da keyif alıyorum. Belki bu rahatsızlığım olmasaydı bu değerli kalıcı bilgi ve mektuplardan uzak kalırdım. Demek ki her şeyden bir hayırdır. Kim ne derse desin ben buna inananlardanım. Başkasının düşüncesine asla karışmam. Ne hadim var… Eski defterlerimi, dosyalımı ve dergilerimi gözden geçirince eski sanatçı dostlarımdan şair Zehra Pınar ses’ten bir mektup elime geçti. Tarihi bir hayli eski. Tarihi 17 Eylül 1979, aradan 33 yıl geçti… Mektup bana Eskişehir’den geliyor. Demek ki o yıllarda ben Diyarbakır’dayım.  Hem de daha önce  sözünü ettiğim Diyarbakır Merkez Ortaokulu …Hey gidi  günler hey yy…!

Aslında mektuplar konusunda titiz bir insanım. Mektupları hele sanat ve kültür içerikli olunca bir tarafa asla atmıyorum. Halen evimde ve kütüphanemin bir özel köşesinde kalınca bir DOSYA’DA dostlarımın mektuplarını geliş tarih sırasına göre saklamış durumdayım. Zaman zalanr bunları alıp okuyorum.  

Örneğin  bana gelen kişilerden bazıları:  Mehmet Çınarlı, Gültekin Samanoğlu, Ahmet Kabaklı, İlhan Geçer, İbrahim Minnetoğlu, Bilgay Esemenli, Dr. Tahir Kutsi Makal,  Şükrü Tekin Kaptan, Enver Tunçalp, Sadık  Necati Ok, Cahit Külebi, Sami N.Özerdim,  Bekir Sıtkı Erdoğan, Mehmet Turan Yarar, Halil Soyuver, Şinasi Özdenoğlu, Prof. Talat Sait Halman, Oğuz Tümbaş,  Coşkun Karabulut, Yekta Güngör Özden, Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, Fazıl Bayraktar, Güzide Gülpınar Taranoğlu, Sevgi Balın Arısan,  Güngör Özmen, Muzaffer İzgü, Murat Özmen, Abdullah Satoğlu, Mustafa Ceylan, Mustafa Kademoğlu, Ayhan İnal, O.Hasan Bıldırki, M. Halistin Kukul, Halk Ozanı Âşık Yoksul Derviş, Halil Karabulut, Ayhan Hunalp, Mehmet Ragıp Tuncor, Samim Kocagöz, Muzaffer Uyguner, Feyzi Halıcı,   Ahmet Tufan Şentürk, Ünal Şöhret Dirlik ve yakında yitirdiğimiz şair Halit Çelikoğlu gibi şair ve yazarların bana gelen mektupları hâlâ nadide birer eser olarak dosyalarımın arasındadır. Ben bunları özel bir dosyada tarih sırasına göre özenle saklıyorum, ilerde kısmet olursa bunları bir kitapta toplamayı bile düşünüyorum. Elbette sanat ve kültürü dünyasından bana gelen mektuplar sadece bunlardan ibaret değildir, sırf örnek olsun diye birkaçını yazdım. 

Bana yazdıkları mektupları vardır. Bunların çoğu bugün yok aramızda. Hatta şair ve söz yazarı Halit Çelikoğlu daha geçenlerde İstanbul’da aramızdan ayrıldı.( 28 Ağustos 2012 )’de.  78 yaşında iken aramızdan uçup gitti. O’da bizim gibi sırasını bekleyenlerdendi. Diğerleriyle birlikte saygıyla ve rahmetle anıyorum cümlesini… Eski Aydın Milletvekili eğitimci şair ve yazar M. Kemal Yılmaz’ın bir sözü vardır mektuplarla ilgili: “ Mektup, mektup, dostlardan gelen mektuplar gibisi var mı?  Mektup olsun da yeter ki çamurdan olsun “ diyor… Sayın M. Kemal Yılmaz’da mektuplara çok değer, özen gösteriyor ve sözlerine şunları ekliyor “ Mektuplar mutlaka el yazıyla yazılmalı ve mavi mürekkep tercih edilmelidir, daktilo ile yazılan mektupları pek önemsemiyorum “ diyor…

Şimdi sözü fazla uzatmadan şu anda İstanbul’da ikamet eden sanatçı dostum Zehra Pınarses Hanım efendinin bana gönderdiği o değerli mektubunu o günlerin anısına burada sizlerle paylaşmak istiyorum.

                                                                                     17 Eylül 1979, Eskişehir

                     Değerli Dost,

İlginize teşekkür ederim, sağ olunuz, bildiğinizi sanıyorum. Ferman Gazetesini bırakalı uzun zaman o geçti. Sadece Gülpınar, Gözlem, Bakaç, Filiz, Ezgi, Küçük Dergi, gibi ki bunlardan dördü adresime yeni ulaştı. Henüz bir şey gönderemedim. Gazete olarak ta Tutku ve İrfan Ünver Nasrattınoğlu’nun sanat sayfasını yönettiği Devrim Gazetesinde sanat sayfası var. Doğrusu ona da henüz bir şeyler gönderemedim. Sizin çalışmalarız nasıl? Ne durumda? İlgilendiğiz benim ilginin olmadığı gazete ve dergiler varsa adreslerini bana bildirmenizi ve ekteki şiirlerimi de arzu ederseniz her hangi bir yere ( gazete veya dergilere ) göndermenizi rica edeceğim.

Mektup ve şiirlerinizi ben de daima bekliyorum. Şu sıralar Eskişehir, Sakarya, Gazetesinde koşullar elverirse sanat sayfasını düzenlemeyi düşünüyordum. Yazılarınız çıkınca sizlere hemen bildiririm.

Sizlere sağlık, başarı ve esenliler saygılar diler…

                                                                                                İmza

                                                                                          Z. Pınarses  

--------------------------------------------------

 Not: Diyarbakır’a tayın olma olasılığımız var,

 nasıl bir kent, insanları, doğal güzellikleriyle, sanat ve

kültür çevresi, yaşam koşulları nasıl?

***                           ***                        ***

Değerli şair Zehra Pınarses bana bu mektubu gönderdiği zaman ben o zaman Güneydoğu’nun Paris’i diyebileceğimiz Diyarbakır’da idi. Beni yine oralara götürdü. Birkaç gün önce yine bu güzelim kentten söz etmiştim. Türküler okuyarak geçmiş anılarımı tazelemiştim, öğrencilerimden Lale ile Hale’yi anmıştım. O yıllarda Diyarbakır Ortaokulu’nda hem Türkçe öğretmeni ve hem de müdür yardımcısı idim. Evet tekrar ediyorum nerden nereye geldik? Mektubun sahibi şair Zehra Pınarses şu anda İstanbul’da ve ben de 27 yıldır Ege’mizin güzel ilçelerinden olan Söke’deyim. Daha doğrusu artık Sökeli oldum…  

Buradan sanatçı dostum Zehra Pınarses ve değerli eşi müzisyen - bestekâr Sayın Kaya Pınarses’e kucak dolusu selam ve saygılar gönderiyorum.

Bir daha söylüyorum, mektup deyip geçmeyiniz, bir bakınız bir mektup insana neler hatırlatıyor. Değerli üstadım, ağabeyim olarak tanıdığım sevgili M. Kemal Yılmaz Bey’in dediği gibi “ mektup, mektup deyip geçmeyin,  mektup olsun da çamurdan olsun “ sözlerini bir daha tazelemek ve hatırlamak istedim.  Tabi buradan halen Ankara’da bulunan kültür babama Sayın Yılmaz’a da selam ve saygılarımı sunuyorum.