Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Şubat '09

 
Kategori
İlişkiler
 

Evlilikten korkmayın.

Evlilikten korkmayın.
 

www.habervitrini.com


Çevresindeki olumsuz evliliklerden etkilenen, ekonomik nedenlerden ötürü çekimser kalan insan sayısı her geçen gün çığ gibi büyüyor. Haksız da sayılmazlar.

Benim bu konuda yıllardır savunduğum bir şey vardır. Temelinde arkadaşlıkla, beklenti içerisine girmeden, apansız gelişen ilişkiler uzun soluklu olurlar. Karar vermenizde ki etkenlerin başında ekonomi geliyorsa, hayal kırıklığı yaşama olasılığı yüksektir. Özünde “evlenme vaadsiz” başlayan bir ilişkide, “reklamlar” yer almayacağından, kişiler kendileri gibi davranırlar. İzlenecek film, gidilecek mekân, dinlenecek müzik ortaklaşa bir karar sonunda tespit edilir. Yapmak istemediğiniz şeyleri açıkça söyleme özgürlüğünüz vardır. Dünya görüşünüz , hayata bakışınız, beklentileriniz, hedefleriniz bu arkadaşlık ortamında en çıplak haliyle konuşulup tartışılır. Ailevi sorunlar bile “senin annen”, ”benim babam” ayrımı yapmadan , tartışılır boyuta getirilmeden paylaşılır. Ödenecek hesapta sen, ben yoktur, biz vardır. Hayatlarına giren insanları da konuşurlar. Her iki tarafta, partnerinden neler beklediğini söyler. Anlayışsızlıkları, kaprisleri, onu rahatsız eden karakteristik özellikleri, arkadaş ortamlarında birbirini objektif olarak değerlendirmek için alt yapı oluşturur.

Aynı yöne baktığını hisseden bireyler, gün gelir, keyif aldıkları, paylaştıkları, yanında kendini rahat hissettiği, sorun değil çözüm üreten bu insanı yaşamının bir parçası olarak görmek ister. Zorlukları birlikte aşabileceklerinden emindirler.

Bu denli olumlu başlayan, temeli dürüstlüğe dayanan bir birliktelik, birbirine saygı duyulmaya devam edildiği sürece, aşk bitse de devam eder.

Birbirlerine güvenen ve bunu karşısındakine hissettiren çiftler 1-0 önde başlamışlar demektir. Sevgi faktörüyle bir adım daha öne geçer, saygıyla pekiştirirler ilişkilerini.

Fiziksel özellikleri ne olursa olsun, büyüklerimizin söylediği gibi “huydur sevdiren.”

Evlilik öncesi, illegal yaşanan uzun süreli bir birlikteliğin sonucunda, bir evlilik gösterin ki 25 yılı bulmuş. Yada aynı süreçte evlilikle sonuçlanmamış bir beraberlik.. Bundan da şu anlaşılıyor ; İlişkileri yaşama biçimi ne olursa olsun, en büyük faktör insan ve kişilik yapısı.

Güvenildiğini, sevildiğini hisseden insan vicdan muhasebesi yapmak zorunda kalır. Atacağı her adımda temkinlidir. Karşısında ki insanı üzecek davranışlarda bulunmaz.

Yalan konuşacak olsa rahatsızlık duyar ve itiraf etmek ister. Tam bu noktada devreye akıl girmelidir. Eşiniz ya da sevgiliniz olarak dinlerseniz tepki verirsiniz. Halbuki siz arkadaşlık dönemlerinde onun bu konularda anlattığı her şeyi dinliyor ve çözüm üretecek önerilerde bulunuyordunuz. Yine öyle yapın. Pişmanlık duyan insana kucak açmak, sizi yüceltecektir.

Senin paran, benim param tartışmaları, ya da “erkektir onun görevi” gibi saçma fikirler, bir tarafa fazlaca yük bindireceğinden evliliği bitirir. Bütçe ortaktır. Tıpkı paylaşılan yaşam gibi. Tıpkı arkadaşlık dönemlerinde paylaşılan hesaplar gibi. Kimde varsa o harcar.

Gündüz ortası yapılacak telefon görüşmelerinde sorun aktaracağınıza, özlediğinizi söylemek ne kaybettirir? Özlendiğini bilen insan, özlemeyi öğrenir. En azından düşünür… Telefonu açtığınızda soracağınız “Müsaitmisin?” sorusunun ne mucizeler yarattığını deneyin ve görün. “Nerdesin?” sorusununda nelere yol açtığını…

Ne kadar yorgun olsanızda “sızlanmayın.” Güzel bir sofrada yenecek yemek sonrası bunun ne denli gereksiz olduğunu fark edebilirsiniz. İki yorgun insanın sızlanma moduna girmesi sadece geceyi zehredecektir. “Hayır” demeyi bilmek gerekiyor. Ama gerekçeleri ile. Ortak bir yaşamda “benim özelim” dayatmalarına girmek güven olgusunu zedeler. Özel hayatla ilgili konularda “benim özelim değil sizin özeliniz” olmalıdır.

O’nu karınız yada kocanız olarak görmek zorunda değilsiniz. Yanında kendinizi flörtü olarak görün. Görün ki olay rutine bağlanmasın. Arkadaşlık dönemlerinizde hep birlikte gidilen bir tatilde, sabah kahvaltıya inerken yüzünüzü yıkamadan, üzerinizde ki yatak kıyafetiyle, saçınızı taramadan, dişinizi fırçalamadan nasıl ki aşağıya inmiyorsanız, sabah kahvaltıya da öyle oturmayın. Evlenmek ve aynı evi paylaşmak “vazgeçilmez kılmaz” sizi.

Yaşam alanınızı genişletin ve paylaşın. Salon misafir, yatak odası sizin değildir. Bırakın istediğini yapsın. Kendi düzeniniz değil, sizin düzeninizdir. Aşırı titizliklerle karşınızda ki insanı boğmayın.

Enerjinizi olumlu şeylere kullanın. Mutfakta yemek yeme huyunuzdan vazgeçin. Düzenli ve özenle hazırlanmış bir sofrada yapacağınız sohbet ve paylaşılanlar gelecek günlerinize şekil verir.

Evliliklerde, aileler de girer devreye. Evlenen çiftler şunu iyice bilmelidir ki sadece o erkek yada kadınla evlenmiyorsunuz. Annelerinizi, babalarınızı da her ne olurlarsa olsunlar red etme, dışlama gibi bir hakkınız yok. Tam bu noktada da akıl girmeli devreye. Eşinizin ailesi ile olan ilişkilerinizde, şikâyet eden taraf olmayın. Tavır koymayın. Evinizin kapılarını kapatmayın. Eşinizi, ailesine gitmek için zorlayın. Aramasını sağlayın. Kayınvaldeniz olarak değil, onu insan olarak görün. Size göre yaşlı bir insan o. Günlük hayatımızda, iş ortamımızda onlarca insana taviz veriyorken, en sevdiğimiz varlığın ailesine cephe almak ilişkileri kopma noktasına kadar vardırabilir.

Haksızlığa uğrasanız dahi, saygı sınırlarını aşmayın. Eşinizle-ailesi ve aileniz arasında köprü oluşturun ve onu ailesinden koparmaya çalışıp, ailesini ona şikayet etmeyin.

Her sürtüşmenizden ailelerinizi haberdar etmeyin. Bu sizin hayatınız. Çevrenizi rahatsız etmeye, üzmeye hakkınız yok. Arkadaş olduğunuz dönemlerde ailelerinizi oturup konuştuğunuz günleri hatırlayın. “Takma kafana” dediğinizi anımsayın ve sorunları büyütmeyin. Tartışır yada konuşurken , eleştirinin dozunu, terbiyesizlik sınırına taşımayın. Aileler konusunda her zaman empatiyle yaklaşın. Eşinizin ailesi , çevreden etkilenmediğiniz, ailenize her şeyi anlatmadığınız, hattâ hiç kimseyle konuşmadığınız sürece sorun olmayacaktır. Gelin yada damat değil arkadaş olmaya çalışın. Onları dinleyin. İyi niyetli yaklaşımlarınızla sevgilerini kazanın.

Evlilik yada birliktelik fark etmez. Duygu ve akıl ikilisinin dengesini, öfkenizle, bencilliğinizle bozmayın.

Dünya’nın neresine giderseniz gidin, kadın ile erkeğin rolleri farklı olduğu gibi , paylaşım ve sorumlulukları da eşit değildir. Bu eşitsizlikde, hormonal dengeler, fiziksel özellikler, kültürel yapı, gelenek ve görenekler başlıca etkenlerdendir. Bu gerçekleri görmezden gelerek, hayal edilen bir modeli hayata geçirmeye çalışmak sizi ve karşınızdaki insanı sadece mutsuz eder.

Yaşayacağınız kriz ne olursa olsun, konuşarak halledin. Sorunlar çözülmek için vardır. Sonrasında kalacak olan sevgi ve saygıdır.

Gireceğiniz yola güllerle başlayacaksınız, papatyalarla devam edin… Dikenler çıksada yolunuza, kanasanızda elini tutmaktan vazgeçmeyin. Didişerek yitireceğiniz enerjinizi, gelecek güzel günler için biriktirin…

Sevgilerimle.

 
Toplam blog
: 347
: 1365
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

İstanbul 25 Temmuz : /… İşletme tahsil ettim. Özel ilgi alanım olduğu için 2 yıl Psikoloji okudum..