Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '17

 
Kategori
Bilim
 

Evrenin ince ayarı

Evrenin ince ayarı
 

Baloncuklar evrenler, içlerindeki noktalar -tam doğru olmasa da galaksiler olarak düşünülebilir. Gerçekte evrene göre glalaksiler çok daha küçüktür.


Bilimciler ve yaratılışçılar arasında bitmeyen ve bitmeyecek bir tartışma var. Evren oluştu mu, yoksa yaratıldı mı? Son zamanlarda bu tartışmanın bir bölümü ön plana çıktı. Evrenin oluşmasında bazı nicelikler var ki, onların biraz az veya biraz çok olması çok şey değiştiriyor. Daha iyi anlaşılması için, çay yapıyorsunuz, içine kaç şeker atarsınız? (Aslında kesme şekerler kuantalar olarak düşünülebilir ama konuyu dağıtmayalım). Atmazsanız, şekersiz olur, çok atarsanız bal gibi olur içilmez. Bir ayar tutturmak gerekir ki içilebilsin. Bunun gibi evrende de öyle bir ayar olmalı ki içinde yaşam yeşerebilsin.

Biz şu anda yaşıyor ve bu yazıları yazıp okuyabiliyorsak böyle bir ayar olmalı.

Evrenimizde canlılığın var olabilmesi için birden çok ince ayar vardır. Aklıma ilk gelen evrenimizdeki maddenin az veya çok olması. Bilindiği gibi evren %4 görünen, bilinen madde, %21 karanlık (görülmeyen ve etkileşime girmeyen) madde ve %75 karanlık enerjiden oluşmaktadır. Görünen, bilinen madde şimdikinden biraz az olsaydı, büyük patlamadan sonra dağılır gider ve hiçbir zaman içinde barındırdığı galaksiler, yıldızlar ve gezegenler oluşmazdı. Biraz fazla olsaydı büyük patlamadan sonra hemen içine çöker ve bir kara delik haline dönüşürdü. Ama bunlar olmadı ve orta değerde bir madde, büyük patlama ile galaksileri oluşturacak şekilde dağıldı, buradan yıldızlar ve üzerinde canlılık barındıran gezegenler oluştu (Evet, başka uygun gezegenlerde hayat vardır ama bu da konumuz dışında).

Burada büyük patlamayı bir varsayım olarak alıyoruz. Bu konuda başka, yabana atılmayacak teoriler var. ‘M’ ya da Sicim Teorisi bunlardan biridir. Buna göre evren bir tane değildir, daha birçok, milyarlarca evren vardır. Bizim evrenimiz bunlardan yalnızca bir tanesidir. Büyük patlama olmuştur ama bunu bir öncesi vardır. Bizim evrenimiz, iki başka evrenin çarpışması sonucu ortaya çıkmıştır. Kanıt olarak evrenimizin artalan ışınımındaki farklılıklar gösterilmektedir (Internetten bakınız, artalan ışınımı nedir). Önceki bilgilere göre homojen olması gereken artalan ışınımı yeni teleskoplar yardımıyla da iyi incelenmiş ve öyle olmadığı gözlenmiştir. Bu farklılık evrenimizin yakınlarında başka evrenlerin bulunduğu şeklinde yorumlanmıştır. Bu demektir ki evrenimiz bir şeyin içinde genişliyor ve o şeyin içinde daha birçok –belki sonsuz sayıda- evren var. Bu evrenlerin her biri, diğerine göre farklı yapıda ve farklı şartlarda olacaktır.

İnce ayar konusuna geri dönersek, evrenimiz başka evrenlere göre içinde canlı barındırabilecek şartlara sahip bir evrendir. Bir başkasında aynı şartlar ve canlılık olabilir de, olmayabilir de. Bundan başka, milyarlarca, sonsuz sayıda evren varsa, sonsuz varyasyon vardır ve içlerinden bazıları kaçınılmaz olarak canlılık için gerekli şartları sağlamış olacaklardır.

Biz şimdi varsak ve bu şartları konuşabiliyorsak evrenimizin şartlarının canlılığa uygun olması nedeniyledir. Olmasaydı biz de olmazdık ve bu konuları tartışamazdık.

Sonuç olarak, üstün varlıklar olmamızdan veya bir yaratıcının evren ayarlarını biz olalım diye ayarlaması nedeniyle değil, bu şartların burada, bu evrende sonsuz varyasyon içinden kaçınılmaz olarak ortaya çıkması nedeniyle varız. Bu benim bilimsel kanıtlara dayanan düşüneceğim.

https://www.youtube.com/watch?v=pQ4JZu8n6OY

Bir de karşı argüman koyalım. Burada konuşmacı çoklu evrene metafizik diyerek karşı çıkıyor. Metafizik her zaman kötü ise itirazım yok. Ama çoklu evren birçok daha önceki konu gibi bilime dayanıyor. Benim için doğru olan bilimdir.

https://www.izlesene.com/video/paralel-evrenler-bilimsel-mi/9236281

 

 
Toplam blog
: 153
: 18932
Kayıt tarihi
: 27.09.09
 
 

Antakya 1955 Doğumluyum. O.D.T.Ü. Mimarlık Fakültesi 1982 Mezunuyum. O zamandan beri firmalarda m..