Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Eylül '10

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Eylül; sevinçten haykırmak!

Eylül; sevinçten haykırmak!
 

Yeryüzü aşkın ve barışın yüzü olana dek!


1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ!
İkinci Dünya Savaşı diye bilinen İkinci Büyük Emperyalist Paylaşım Savaşı, 1 Eylül 1939 günü Nazilerin Polonya'yı işgaliyle başladı. Ardında elliikimilyon ölü, milyonlarca yaralı, sakat ve moloz yığını haline gelmiş kentler ile acı ve gözyaşı bıraktı. Mayıs 1945'de son buldu. İnsanlık tarihinin bu en acımasız, en kanlı ve en kirli savaşının başladığı gün, yani 1 Eylül, Dünya Barış Günü olarak kabul edildi.
 

Ne yazık ki BARIŞ, bugüne kadar Ülkemiz de pek itibar görmedi. Önemsenmedi. Yıllarca Barış sözcüğünü dillendirenler öcü olarak görüldü. Bu nedenle onlarca barışsever yargılandı, cezaevine girdi, işkence gördü, öldürüldü. “Sevgililer günü”ne ( !) verilen önemin binde biri kadar bile önemsenmedi. En kolay şey barışı istemek olduğu halde hep zor olan savaşı tercih ettik. Ve hep kaybettik, kaybetmeye devam ediyoruz. Barış istemeyi bir kez olsun bile denemedik. Bugün “1 Eylül Dünya Barış Günü” Oldum olası nedendir bilmem, Eylül sözcüğüne karşı kişisel bir sempatim vardır. Uykusuz geçen yakıcı yaz sıcaklarından sonra kendime gelmeye başladığım ay olmasından olabilir bu sempati. Nitekim bugün yağmur sesiyle uyandı İzmirliler. Hücrelerimiz serinledi. Kendimize geldik . Rüzgarlı bir Eylül günü ağaçlı bir yolda sararmış yapraklar arasında yürürken, tatlı bir huzur bulurum. Dalından kopan her yaprak dans ederek inerken toprağa el sallar onu aylardır taşıyan dalına. Veda ederken; İlkbaharda doğacak yeni kardeşime iyi bak evlada der gibi ağacına. Eylül ayında ruhumun kök hücreleri yenilenir sanki. Gülümsemenin asık suratlarda çiçek açtığı aydır EYLÜL. Şehirlerin, kasabaların, köylerin canlandığı, sokakların cıvıl cıvıl çocuklarla dolmaya başladığı, şenlendiği bir aydır. Okunması yumuşak, söylenmesi kadifeli bir sözcüktür. Sevgi ve kardeşlik çağrışımıdır EYLÜL. Adına en güzel aşk şiirlerinin yazıldığı, aşk şarkıların bestelendiği bir aydır EYLÜL. Okunması, yazılması, söylenmesi en kolay en sempatik aydır. Neresinden tutarsanız tutun; elinize, beyninize, teninize barış kokusu siniverir. Toprağın yağmurla en ateşli öpüştüğü aydır EYLÜL. Havanın buram buram toprak koktuğu aydır. Kalıcı aşk tohumlarının toprağa ekildiği, doğanın gülümsediği aydır EYLÜL. 

Eylül’ün sözcük anlamı araştırdım; Akadlıların altınca ayı olduğu ve sevinçten haykırmak anlamına geldiği tanımını çok beğendim. SEVİNÇTEN HAYKIRMAK

Kin ve nefret duygularından arınıp, önyargılarımızı , inkar politikalarını terketmek için, 1 Eylül Dünya Barış Günü bir fırsattır. Empatimizi daha da bir yoğunlaştırmalıyız 

.... “Sevgilim,
bu ayak sesleri, bu katliâmda
hürriyetimi, ekmeğimi ve seni kaybettiğim oldu,
fakat açlığın, karanlığın ve çığlıkların içinden
güneşli elleriyle kapımızı çalacak olan
gelecek günlere güvenimi kaybetmedim hiçbir zaman
... “ Nazım’ın söylediği gibi BARIŞ’a olan güvenimizi kaybetmeyelim.

Barış’ı tutsak olan ülkelerde Demokratik bir yaşamdan söz etmek olası değildir. Barışın tutsak olduğu bir yerde insan haklarından, hukukun üstünlüğünden bahsedilemez. Farklı olana, farklılığını kabul ederek saygı duyulan bir(Ülke) Dünya için, Barış için bir şeyler yapmalıyız. 

Bugün hiç olmazsa Barış’ı konuşalım. 

Barış’a özgürlük! 

Dünya Barış Gününüz Kutlu Olsun! 

Aşksız ve paramparçaydı yaşam
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Aşk demişti yaşamın bütün ustaları
aşk ile sevmek bir güzelliği
ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.
işte yüzünde badem çiçekleri
saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.
sen misin seni sevdiğim o kavga,
sen o kavganın güzelliği misin yoksa...

Bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bin kez budadılar körpe dallarımızı
bin kez kırdılar.
yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
bin kez korkuya boğdular zamanı
bin kez ölümlediler
yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri
suyun ayakları olmuştur ayaklarımız
ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.
yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık
törenlerle dikilirdik burçlarınıza.
türküler söylerdik hep aynı telden
aynı sesten, aynı yürekten
dağlara biz verirdik morluğunu,
henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz...

Ne gün batışı ölümlerin üzüncüne
ne tan atışı doğumların sevincine
ey bir elinde mezarcılar yaratan,
bir elinde ebeler koşturan doğa
bu seslenişimiz yalnızca sana
yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler...

Şiirler doğacak kıvamda yine
duygular yeniden yağacak kıvamda.
ve yürek,
imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! ADNAN YÜCEL 

 
Toplam blog
: 221
: 1905
Kayıt tarihi
: 27.09.06
 
 

Evli bir kız çocuğu babasıyım. Yüksekokul mezunuyum. Bir kamu kurumunda çalışıyorum.16.03.2017 ta..