faili meçhul cinayet gibidir aşk...

sevmek küçücük birşey aslında
küçücük bir zeytin tanesi gibi...

Tüm güzel şeyler küçücük ayrıntılarda gizlidir ya hani? belki de ben bu yüzden çok detaycıyım diye düşünüyorum bazen... insanların ve olayların derinine inmeye çabalıyorum sabırsızca...

Belki de bu yüzden çok irdeliyorum hayatı ve insanları ve aşkı... ve sevgiyi...

Ama seviyorum...

Bazı kadınlar, küçük şeylerin peşindedir... Bir böceğin, bir kelebeğin, bir çiçeğin, aklını başından alacak güzel sözlerin... şiirlerin, şarkıların... mehtapta sarılmanın, küçücük bir dokunmanın... küçücük şeyleri gözlerinde büyütmenin müsebbibi bundandır belki,

Bazı kadınların kalpleri büyüktür, onun için sevdikleri zaman büyük severler. küçük şeylerin kendilerini mutlu edeceğini bilirler...

Umursuz olmaktan yeğdir detaycı olmak.. amaan sende'cilik değildir, büyüklük taslamak da değildir hiç olmazsa.

****

Gözlerini kocaman açmış beni dinliyor... "korkma "diyorum, yüzme bilmeden denize atlamak gibidir aslında aşk..

Ne kadar, nereye kadar yüzeceğini bilemezsin belki ama kısa bir süreliğine bile olsa bunu yaşamalısın...

Kendini bırak, rahat ol.. ama sakın teslim olma!

Ne yaşayacagını bilememek belki çok heyecanlıdır.. mutluluk verir.. serin sularda yüzmek kadar mutluk verir, kendini oldugun yerden daha farklı bir yerden görmeni sağlar, oradan baktığın, gördüğün her şey güzeldir, anlamlıdır... etrafındaki insanlara çok aldırma çığırtkandır onlar.. telaşa kapılmanı ve boğulmanı sağlamaktan başka bir işe yaramazlar...

iyi ki aşk var,

iyi ki şarkılar var..

***

Kadın ve erkek yolda yürüyordu..

Sımsıkı el eleydiler.. gülüp konuşuyorlardı...

Dur" dedi adam, "bir dakika...

"Bağcıkların...."

Onca kalabalığın içinde garip bakışlara aldırmadan kadının önünde diz çökerek kadının botlarını bağladı...

Bu "seni seviyorum'un en güzel şekli olmalı...

****

Bıcır bıcır birşey.. muhabbet kuşu gibi... sürekli konuşuyor, anlatıyor. Ona bakarken, heyecanla bir şeyleri anlatırken onu izlemekten anlattıklarını kaçırıyorum bazen.

Anlatırken bile gülümsüyor.. gördüğüm en çiçekli.. en yapraklı... en güzel gülüşün sahibi.. içinde yaşama sevincini sürekli barındırabilen nadir insanlardan belki de..

Kaşları hemen gözünün üstünde.. bu elbette onu sevmem için bir bahane...

Bir insanın gözü, kaşı, kalbi kendinden ve karşısındakinden çok uzak olmamalı..

Bana mutluluk aşılıyordu her gelişinde ve öylece gidiyordu.

***

Sonunda o gün bana yarasını göstermişti...

O mu beni içeriye almıştı yoksa ben mi ona kapıyı açmıştım bilmiyorum.. ama tuhaf bir şekilde artık eşiği aşmıştık.. Şarkı söyleyen bu kız çocugu bildiği tüm güzel şarkıları unuttu o gün.. Ona şarkı söylemeyi öğreten gitmişti çünkü... "bildiğim tüm duaları okuyorum onun geri dönmesi için, ne olur sen de benim için dua et..." demişti.

Giden gitti, hatim indirsen ne fayda "diyerek güldürmüştüm onu:)

*** İnsan sonsuz olacagına inanarak başlar sevmeye.

Çocukluk işte... Bir delilik haliyle seviyoruz galiba.. ufacık saçma sapan nedenlerle, kara kaşından başlıyoruz kara gözüne...ufacık bir sözünde anlamlar yükleyerek geleceğe dair planlar bile yapabiliyoruz.. Sonra yerle bir oluyoruz..

Kucağından atıveriyor bizi aşk!

Bu yüzden aşık olan anlamaz .. "ne var ki? ne olmuş ki? "diyenleri.

sevmek küçücük bir şey aslında,
küçücük bir zeytin tanesi kadar...

"Seni seviyorum" u söyleyebilmek ne bu kadar kolay olmalı,

Ne de bu kadar zor...

Aşk güzeldir,

Ne çok hafife alacaksın, ne de çok ciddiye...

Suyun güvenli olduğuna inanıncaya kadar kıyıyı gözden kaybetme.. inandıktan sonra kendini bırak..

*** Ve, yine sorular....

" Aşkı aşk yapan bitimli olması mı, yoksa; aşiğı aşık yapan gideceğini bilerek sevmesi midir?"

Soruları cevaplan(a)mayan faili meçhul cinayet gibidir aşk...