Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ekim '09

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe-Galatasaray maçından notlar ve arkaplan

Fenerbahçe-Galatasaray maçından notlar ve arkaplan
 

FB-GS


Gezer, Demirlek olmak istemedi!

Daum basit düşündü ve sonuç aldı. Fenerbahçe bir savunma takımıyla sahadaydı. Daum, Beşiktaş dışında her takımın Galatasaray’a gol atmış olduğu gerçeğinden hareketle, gol yememe esasına uyan bir anlayışla kadro yapmış; bir de icat yapmış: sol dış Tuncay, sol bek Özat, ön libero Aurelio’dan sonra santrafor Kazım. “Tam bir icat” olmasa da “bir icat”; özellikle Guiza ve Semih kadrodayken. Sakatlıktan yeni çıkmış oldukları gerekçesiyle kulübede olduklarını düşünmüyorum; sanırım Chelsea maçının son bölümlerinde yaşanan Kazım etkinliği de Daum'a cesaret vermiş. Kazım vuruşlarının kalitesi düşük olsa da doğru oyunuyla takımın savunma ve hücum oyununa katkı sağladı. Rijkaard ise sadece takımının değil, ülkenin en yetenekli oyuncusunu kenarda oturttu. Yerine oynayan Elano kötü oynadı; maçın sonunda takım on kişi kalınca duran top becerisiyle takımın hücumuna katkı sağlayabileceği bir anda Rijkaard onu Aydın ile değiştirdi. Keita da atıldıktan sonra, Fenerbahçe baskısını kırmaya yönelik olarak bir çözüm de üretilemiyorken takımın tek gol umudunun duran toplar olduğu bir ortamda önce Arda sonra Elano oyundan alındı. Korner atmak da, oyunun son bölümünde Fenerbahçe’nin verdiği çok ciddi bir açığa ceza kesme fırsatı da Aydın’a düştü. Baros’un maçın başında yaşadığı sakatlığın Nonda’nın varlığı nedeniyle takımı olumsuz etkilediğini düşünmüyorum; hatta Nonda'nın takımın sıkıştığı anlarda geriye gelerek top aldığı ve topun rakip yarı sahada kalmasını sağladığı anlar yaşandı. Fenerbahçe ilk yarı boyunca çok koştu; oyunun son bölümlerinde bu bir düşüş olarak döndüyse de dağınık Galatasaray oyunu ceza kesmeyi sağlayamadı. Galatasaray forvetlerini bozmanın basit çözümü: koşmak. Fenerbahçe için de Galatasaray maçlarında koşmak zevk! Alex’in muhatap olduğu savunmacı grubu dikkate alındığında Fenerbahçe’nin gol bulması ve maçı kazanması doğal. Daum’un hamleleri yerindeydi. Kazım yorulunca Guiza ile, Alex yorulunca Santos ile değiştirdi ve takımı elinden geldiğince diri tutmaya çalıştı. Galatasaray golü ise Fenerbahçe’li oyuncuların yaşadığı klasik konsantrasyon düşüşünden kaynaklanmış olabilir; skor dengede olsa böyle bir gol yemeyebilirlerdi.

Fenerbahçe'nin üstünlüğü esasında Galatasaray'ın üstünlüğü

*Fenerbahçe'nin son yıllarda Galatasaray'a karşı kurduğu üstünlük Galatasaray'ın uluslararası başarılarına paralel bir seyir gösteriyor. Galatasaray'ın Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı final oynamasının ardından Kadıköy'de oynanan 20 maçta Fenerbahçe'nin 17-1 üstünlüğü var, iki maç da berabere bitmiş. Galatasaray 1999 yılında aldığı galibiyet ile "bu seriyi bozdum" derken, UEFA Kupası'nı kazanmasıyla yeniden bir Fenerbahçe serisi başlıyor.

Anlaşılan, Galatasaray'ın uluslararası arenada sağladığı başarı kaçınılmaz olarak yerel rekabetin değerini Galatasaray camiasının zihninde aşağıya, Fenerbahçe camiasının zihninde ise yukarıya çekmiş. Galatasaray camiası Fenerbahçe rekabetini, Fenerbahçe camasının Galatasaray rekabetini algıladığı gibi algılamıyor. Yüksek başarılar, yüksek arzular doğurur; yükselmiş arzu da eski muhattabına eskisi kadar saygı duymaya ve onun rekabetine değer vermeye engeldir. Bu nedenle, Fenerbahçe'li oyuncuların Galatasaray'lı meslektaşlarından 10 km fazla koşmuş olmaları çok da şaşırtıcı değil.

Galatasaray camiası için bu derbiye yönelik olarak, "sadece", "bunlar bizi hep yeniyor, artık yenmesin" motivasyonu etkili gibi. Görülen o ki, iki camianın bu derbiye karşı yaşadığı motivasyonun derinliğinde ciddi fark var; istatistik, bu farktan doğuyor olmalı.

Gezer, Demirlek olmak istemedi!

Yayıncı kuruluşun maç sonrası yayınının tekrarını izleme fırsatı buldum. Oğuz Sarvan'ın, bir nevi öğretmenine izahat veren öğrenci pozisyonunda Erman Toroğlu'na yönetmen aracılığıyla üst üste izahatlar da bulunması "doğru"ydu: "korku iyidir, görevde kalmayı sağlar". Bu muamele Toroğlu'nun da hoşuna gitti ve "MHK Başkanı" eleştirisi "Oğuz'cuğum" kıvamına geldi. Yayında maç öncesi yaşananların ardından hakemin maçı başlatmaması gerektiği yorumları yapıldı. Bülent Demirlek, Trabzonspor-Sivasspor maçında sahaya taraftarların girerek oyunculara saldırması üzerine çok yerinde bir uygulamayla girdiği soyunma odasından sahaya dönmemiş ve maçı tatil etmişti; bu uygulaması yöneticilerinden destek görmediği gibi, bu maçtan sonra kendisine 2.5 ay maç verilmemişti. Gezer, Demirlek olmak istemedi!

futbolteknik@hotmail.com

Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır

 
Kayıt tarihi
: 05.03.09
 
 

Felsefe okudum. İnsan denilen sürüye hakikatini hissettirmeye seviyorum. Araba ile kıyafet ile kendi..