Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '12

 
Kategori
Siyaset
 

Fezleke ile gelen tartışma: Yargı eleştirilemez mi?

Fezleke ile gelen tartışma: Yargı eleştirilemez mi?
 

“Konu yargıya intikal etti, yorum yapamayız”…bu ifadeyi pek çok kez duymuşuzdur.  

Hakim ve savcıların etki altında kalmadan görevlerini yapabilmesi için dava sonucunu etkileyebilecek söz ve davranışları kanun yasaklamıştır.  

Hukukun üstünlüğüne inanıyor ve güveniyorsak yargı sürecine de müdahale edilmemesi gerektiği kabul edilir.  

Bu noktaya kadar bir itirazımız olabilir mi?

Evet, yargı kesinlikle bağımsız ve tarafsız karar alabilmelidir ancak yargı bağımsızlığı tek başına bir anlam ifade etmez. Önemli olan bağımsız yargı sisteminin devletin varlığını korumak için mi, yoksa bireyin hukukunu ve özgürlüğünü sağlamak için mi var olduğudur.

Bu noktadan bakıldığında Türk yargı tarihinin sicili çok parlak değildir.

Zira devletçi ve statükocu refleksler her zaman devleti korumaya yöneliktir, bireyi değil, yargı da bu reflekslerden fazlası ile nasibini almıştır.  

Kemal Kılıçdaroğlu, Silivri Cezaevi’ni toplama kampına benzetmiş ve Ergenekon hakimleri için ‘Onlara yargıç demeyi içime sindiremiyorum, burada aslında bir yargılama yapılmıyor, burada bir adalet dağıtımı söz konusu değil. Önyargılı olan yargıçların, siyasi otoritenin emrinde olan yargıçların, oynadıkları bir tiyatro var. Bunun adına yargılama diyorlar.’ demiş.

Bu sözlerinden ötürü Kılıçdaroğlu hakkında,  Ergenekon hakimlerine hakaret ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Dokunulmazlığının kaldırılması için hazırlanan fezleke de Adalet Bakanlığı'na gönderildi.

Tabii ki bu duruma CHP den sesler bir hayli yükseldi, zaten epeydir yargının iktidarın arka bahçesi gibi çalıştığını dile getiriyorlardı.

Evet, ben de bu fezlekeyi tuhaf buldum zira her dönemde yargıyı eleştiren o kadar çok kişi ya da kurum oldu ki neden Kılıçdaroğlu dedim.

Daha geçenlerde 13 yaşındaki N.Ç ye tecavüz davasında yargı “kendi rızasıyla” dediği zaman yargıyı eleştirmeyen kalmadı. Hepimiz haklı olarak bu nasıl hukuk diye sorduk, hani vicdan, adalet nerede dedik.

Yargının taraflı ve hatalı kararlar verdiği, tutuklamaların aşırılığı, mahkemelerin uzaması, tutukluluğun cezaya dönüştürülmesi, özel yetkili mahkemeler v.s gibi konularda herkes eleştiri getirebiliyor.  

Ancak CHP de yargı konusunda sütten çıkmış ak kaşık değil ki; Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay’ın Ergenekon’un yargı ayağı olduğu iddialarından tutun, eski Erzincan Başsavcısı yeni CHP milletvekili İlhan Cihaner’e kadar uzanan bir yelpazede, pek çok eski yargı mensubunun ismi de CHP ile birlikte anılmakta.  

İktidarlar devletleştikçe yargı da devletçi refleksi gereği iktidarların arka bahçe konumuna her an gelebilmekte. Bu sadece Ak Parti dönemine has bir durum değil. Zamanında Ak Parti’yi kapatabilmek için ne hukuk ne de kural kaldı uygulanmadık.

Pek çok Avrupa ülkesinde yargının kamu tarafından takibi yapılabiliyor, yargı kararlarının denetimleri söz konusu, sivil toplum kuruluşları yargıyı eleştirebiliyor, neden Türkiye’de de yapılamasın. Yeter ki eleştiri ile hakaret arasındaki çizgi doğru çizilebilsin. Yeter ki yargı siyasetten arınmış ve tarafsız olabilsin.   

Ancak Türkiye’de geçmiş ve mevcut tüm siyasi iktidarlar ve muhalefetler siyaseten çözemediği sorunları yargıyı kullanarak çözmeye çalıştıkları için, yargının da bağımsız ve tarafsız kalması biraz zor oluyor.   

Siyasetçilerin çöplerini üzerinde boşalttığı bir yargı sistemi ile de hukuk ancak bu kadar yürüyebiliyor ve bu tip eleştiriler haliyle söz konusu olabiliyor.



(Görsel : Dağıstan Çetinkaya)

 
Toplam blog
: 476
: 2331
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

Çok eskidendi ..