Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Nisan '16

 
Kategori
Tarih
 

Fırat'ın doğusunda, neler oldu; neler oluyor; neler olacak?- 22

Fırat'ın doğusunda, neler oldu; neler oluyor; neler olacak?- 22
 

Lozan Barış Konferansı'na katılan, Ankara Hükümeti "Barış Kurulu" başkan ve üyeleri...


MUSUL'UN ELDEN ÇIKMASI HALİNDE ÜLKENİN BAŞINA BİR KÜRDİSTAN TEHLİKESİ ÇIKABİLİRDİ... (27 Ocak 1922)... Çıktı da...

Aynı konu, BMM'nde de tartışılmış; ancak bir sonuca bağlanamamıştı...

Oysaki, Musul konusu, Lozan'da tartışılırken, bölge halkı, Türk ve Kürt olarak aynı çatı altında; yani Türk yönetiminde kalmak istiyorlardı...Araplar bile, İngiliz Mandası'nı istemedikleri için, "Ya Türk Mandası" ya da "İstiklal" diyorlardı...

*

 LOZAN GÖRÜŞMELERİ'NDE, TÜRK DELEGELERİ ARASINDAKİ FİKİR AYRILIĞI...

Lozan görüşmelerinde uzlaşma ihtimalinin zayıflaması üzerine, Lozan Heyeti'nin Baş Delege'si olan İsmet Paşa, 27 Ocak 1922'de, Ankara'ya gönderdiği raporda, görüşmelere ara vererek Ankara'ya dönmek istedi.

Baş Delege İSMET PAŞA'nın düşüncesi...

İsmet Paşa, bu raporda, gerekçe olarak da, "durumu sürüncemede bırakmak ya da Musul'dan vazgeçerek yeni bir barış imkanı aramanın gereğini yazmış ve kendisinin de aynı kanıda olduğunu belirtmiştir"(1).

İkinci Delege RIZA NUR'un düşüncesi...

Lozan Heyeti'nin ikinci delegesi Rıza Nur ise, İsmet Paşa'nın Ankara'ya gönderdiği rapora koyduğu "muhalefet şerhi"nde, ülkede genel gelişmeyi sağlayacak olan petrolden ötürü, Musul'un ülkeye lazım olduğunu vurgulayarak, "Musul'un elden çıkması halinde ülkenin başına bir Kürdistan tehlikesi çıkabileceğini; Kürdistancıların Ermenilerle birleşerek ülkeyi arkadan vurabileceklerini"(2) ileri sürüyordu.

Rıza Nur, bu düşüncelerini, Lozan Konferans'nın "kesinti döneminde" Büyük TBMM'de yaptığı konuşmalarda da tekrarlamıştır.

*

NOT: Düşünülen doğru çıkmıştır...1980'li yıllarda, Kuzey Irak ve ülkemizin doğu ve güneydoğu bölgesinde yaşanan PKK kaynaklı bölücü faaliyetler, daha sonra -kısa bir durgunluk dönemi ardından- Ermenistan bölgesine de kaydırılmış ve PKK- Ermeni işbirliği ile aynı hareketler Doğu Anadolu'da da görülmüştür. Ayrıca, bugün, Kuzey Irak'ta(eski Musul Vilayeti) siyasi oluşumunu tamamlamış ve bağımsızlık peşinde olan bir "bölgesel Kürt yönetimi" bulunmaktadır. Burası, o günlerde, yani Lozan görüşmeleri sırasında İngilizlerin koyduğu adla "Güney Kürdistan"dır... "YEMEYENİN MALINI YERLER"...Ya bunun Kuzeyi?

*

Üçüncü Delege HASAN(SAKA) BEY'in düşüncesi...

Rıza Nur'un, "Musul'u terk etmeme düşüncesine" karşılık üçüncü delege Hasan Bey de, "kararsız" olduğunu söylüyordu...

Hasan Bey, "düşünceme göre, barışın anahtarı, Musul ve Düyunu Umumiye Borçları konularındadır. Musul için fedakarlık, çok önemli ve nazik bir sorundur. Buna şahsen karar veremiyorum"(3) diyordu.

*

DELEGELER ARASINDAKİ BU DÜŞÜNCE UYUŞMAZLIĞI, -ne olduysa- BİRKAÇ GÜN İÇİNDE ORTADAN KALKTI...

31 Ocak 1922'de, Ankara'ya, üç delegenin de imzasını taşıyan bir telgraf çekildi...Bu telgrafta, çözümlenmemiş sorunlara çözüm sağlayacak barışa ulaşmak için, Musul Sorunu'nda, "İngiltere ile bir 'antlaşma ortamı' bulma esas ve zarureti bulunuyor" denilerek, daha önemli diğer konularda anlaşma sağlayabilmek için İngiltere ile bir uzlaşmaya gidilmesi zorunluluğundan söz edilmekteydi.

Telgraftaki, belirtilen "anlaşma ortamı" konusunda üç seçenek şunlardı(3).

1. Lozan Antlaşması'nın imzalanmasından itibaren bir yıl içinde İngiltere ile ikili müzakereler yoluyla Musul Sorunu'nu çözmek,

2. Milletler Cemiyeti'nin hakemliğini,

3. Başka bir hakemliğini kabul etmek...

*

Bunların ayrıntılarını bir sonraki bloğumda yazacağım...Ancak, bu bloğumun bitirmeden önce, Türk delegelerinin, ortaklaşa imzaları ile Ankara'ya çekilen telgraftaki, "...daha önemli diğer konularda anlaşma sağlayabilmek için İngiltere ile bir uzlaşmaya gidilmesi zorunluluğu" ifadesine dikkatinizi çekmek isterim...

Bu ifadeden anlaşıldığına göre, Lozan Heyeti'ne verilen direktifte Musul öncelikli bir sorun değilmiş...Bu konuda önceki bloglarımda da değindim. Yeri geldiğinde tekrar değineceğim...

Ancak şunu söyleyebilirim...Lozan Süreci'nin bizim resmi tarihimize yansıtıldığı gibi olmadığını, bu önceliklerinin  nedenini, "Türk-İngiliz" ya da "Türkiye-İngiltere" ilişkilerinde ve İngiliz arşivlerinde aramak gerekir diye düşünmekteyim...

 

cdenizkent

 

_______________  :

(1) Bilal N. Şimşir, Lozan Telgrafları-I, s. 449

(2) A.g.y., ss.448-449

(3) A.g.y., ss. 450-451

(4) A. g. y., ss. 469-472

 

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..