Fişi çekmeyin!

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yoğun Bakım Ünitesi’nde bir dram yaşanıyor. Beyin ölümü gerçekleşen Yıldız Alçı adlı genç bayan 1 ay sonra doğması beklenen bebeği için makine yordamı ile yaşatılıyormuş. Yıldız Alçı’nın resmi nikahsız eşi Erdinç Ceyhan ise duruma isyan ediyor çünkü Ceyhan’ın iki küçük çocuğu daha var.

Ceyhan içinde bulunduğu kötü durumu şöyle anlatıyor:

"Ne hastane masraflarını karşılayabilecek ne de çocuğa bakacak durumdayım. Doktorlar, çocuktan vazgeçeriz, sen de vazgeçersin, ama devlet vazgeçmez, bekleyeceğiz diyorlar. Günlük hastane masrafı 1000 YTL. Keşke resmi nikáhımız olsaydı, bu kadar sorun olmazdı"

Genç adam sözlerine bebeğin doğmasını istemediğini dolayısıyla karısını hayatta tutan fişin çekilmesini istediğini de ekliyor. Bu durumda ne söylenir ki? Erdinç Bey kendi açısından haklı!

Ancak konunun Erdinç Bey dışında gelişen iki boyutu daha var. Konu hukuki açıdan değerlendirildiğinde doktorlar bebeği yaşatmaya çalışmak zorundalar çünkü hamileliği 10 haftayı geçmiş bayanlara bile kürtaj yapılamıyor. Aylin Hanım 6 aylık hamile ve bebeği gayet sağlıklı.

Olayın diğer boyutu ise insani!

Aylin Hanım karnında, kalp atışları olan, tekmeler atan, belki de doğduğunda çok mutlu ve başarılı hayat sürecek bir can taşıyor. Bence bebek bir şekilde yaşatılmalı.

Erdinç Ceyhan tek başına üç çocuğa bakamayacağına göre devreye “sosyal devlet?” ve hayırsever vatandaşlar girmeli. Aslında Erdinç beyin ablası 3 yaşındaki Fatoş’a bakabileceğini söylüyor. Sorun 6 yaşındaki Ruken ve yeni doğacak olan bebek. Ne abla ne de Erdinç bey bu sorumluluğu üstlenebilecek durumda.

“Fişi çekmeyin, bebek yaşasın” demek kolay. Ancak onu yaşatmak için vicdanı olan bir devlet ya da hayırsever insanlar gerekiyor. Konuşmaya gelince mangalda kül bırakmayan ülkem insanı ve devlet büyükleri bakalım bu bebeciği yaşatabilecekler mi?