Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Eylül '09

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

G-20 Zirvesi

G-20 Zirvesi
 

G-20 Zirvesinde Erdoğanları Obama Çifti Karşıladı


Ekonomideki “Büyük Abiler”in ekonomiye yön vermek için toplandıkları G-20 Ekonomik zirvesinde bizler Erdoğan – Obama görüşmesinin magazin boyutuyla ilgileniyoruz. Efendim, Obama Erdoğan’a “Sizi tekrar gördüğüme memnun oldum” diyerek elini sıkarak Türkiye'ye ve Erdoğan'a ne kadar önem verdiğini gösteriyormuş. Sanırım buna habercilikte Ulusal Onur Okşaması diyebiliriz ve temel nokta vatandaşın onuru ile oynanmasıdır. Bu tür detaylar magazin olarak satır aralarına yerleştirirlerse anlarım ama utanmadan başlık olarak kullanıldığında bu zirvelerden neler kaybettiğimizi sürekli düşünürüm.

Bu noktada daha fazla detaya girmeden G-20 Zirvesiyle ilgili olarak okuduklarımı satır başları ile özetlemek istiyorum;

1. Tasarruf: ABD ve Avrupa'nın uzun vadeli bütçe açıklarını azaltması için tasarrufa yönelmesi öneriliyor. Bu noktada bizim de tasarrufa geçmemiz gerekiyor. Lüks ve ithal tüketimlerin azaltılarak yerli sanayiyi güçlendirecek önlemler gerekiyor. Bu noktada, konuyla ilgili olarak uzun vadeli tasarruf ve fon oluşturmada en önemli araçlardan birisinin Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) olduğunu belirtmekte fayda görüyorum.

2. DOHA Anlaşması: 2001 yılı sonunda yoksul ülkelerin küresel ticaret yoluyla kalkınmalarını sağlamak amacıyla başlatılan görüşmelerin 2010 yılında tamamlanması öngörülüyor. G-20 liderleri ayrıca "Korumacılıkla mücadele için dayanışma içinde olmalıyız" diyorlar. Ticaretle yoksul ülkelerin kalkındırılması mümkün gözükmüyor, gerçek kalkınma ancak üretimle olabilir. Bu nedenle DOHA Anlaşmasının yoksul ülkelere bir fayda sağlamayacağını söylemek zor olmasa gerek. Ticaret ile sürekli tüketim dayatmaya çalışıyor. Aynı durum bizler için de geçerli, özellikle Çin'in yaptığı ekonomik atak sayesinde üretim gücümüzün ciddi bir oranda daraldığı ortada, bu nedenle ticaretle (yani ithalat ile) değil milli ekonomimizin üretimle güçlendirilmesi gerekiyor.

3. IMF'de oy hakkı: Çin ve Hindistan'ın ekonomik büyümesiyle dünya dengeleri değişti. Ancak 172 ülkenin oy hakkı olan IMF'nin yapısının değişmesi çok da kolay olmuyor. Üye ülkelerin oy hakkı açısından ilk sırayı ABD, Japonya, Almanya, İngiltere'nin ardından Çin ve Suudi Arabistan'ın almasına dikkat etmek gerekiyor. Sıralama şöyle devam ediyor; Kanada, Hollanda, Belçika, Hindistan, İsviçre, Avustralya, Brezilya ve Güney Kore. Bu noktada yoksul ülkelere gerek G-20, gerekse IMF tarafından destek verilmesi çok da kolay gözükmüyor.

4. Türkiye'nin Rolü: Ekonomik gücü itibariyle G-20 zirvesi içinde Türkiye'nin toplantılara katılmasının çok anlamlı olmadığı gözüküyor. Yine de dünya ekonomisine şekil verilen bir ortamda bulunmanın ve özellikle ikili görüşmelerle çıkar sağlamanın yolları araştırılmalı. Bunun için öncelikle ekonomimizin güçlü olması gerekiyor. Diğer türlü gerek G-20 zirvesinden gerekse ikili görüşmelerden fazla bir çıkar sağlamak mümkün gözükmüyor.

Özetle G-20 Zirvesi takip edilmesi gereken bir süreç olmakla birlikte alınan kararların ve dünya ekonomisindeki gidişatın incelenerek kendi ekonomik gelişimimizi sağlamamız gerekiyor. Dışarıdan gelecek yardımla Türkiye'nin bir yere gitmesi mümkün olmadığı gibi, avantaj diye gözüktüğümüz noktaların uzun vadede bize zarar getirdiğini de 1950'lerden yaşıyoruz. Bu noktada ekonomik gelişimi ve siyasi istikrarı sağlayacak bir lider olmaksızın bunların yapılması hayal gibi görünüyor.

 
Toplam blog
: 64
: 968
Kayıt tarihi
: 28.10.07
 
 

Mülkiye İşletme mezunuyum ve aynı zamanda Sakarya Üniversitesi Maliye Bömlümünde doktora öğrencis..