Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Eylül '09

 
Kategori
Üniversiteler
 

Nutuk ve Kuran

Nutuk ve Kuran
 

Kızımın kaydı için geçen hafta Marmara Üniversitesine gittik. Üniversite çağında bir kızınızın olması elbette güzel bir duygu ama işin duygusal kısmıyla ilgili noktaları geçerek gördüğüm bazı noktaları paylaşmak istiyorum.

Üniversitenin kapısında kayıttan öncesinde ve sonrasında yurt tanıtımı yapanlar vardı. Kayıt işlemlerinden sonra üniversite tarafından Nutuk, kayıttan sonra da üniversite dışında İstanbul Gençlik Vakfı tarafından Kuran hediye ediliyordu. bu arada Kuran verilen kişilerin isimleri ve iletişim bilgileri yine başı örtülü kızlar tarafından kayda alınıyordu. Kız yurtları görevlilerinin hepsi de başörtülü idi ve onlar da yurt arayan kızlara yardımcı oluyordu. Orada tek başı açık bir kız yurt görevlisi ile görüşmeye çalıştım ve neden hepsinin türbanlı olduğunu sordum. Bir şeyler açıklamaya çalıştı ama açıklamalar bir süre sonra “Neden önyargılısınız?” diyerek beni kibar bir şekilde suçlamaya yöneldi. Konuşmanın bir işe yaramayacağını düşünerke fazla uzatmadan vaz geçtim.

Yine üniversitenin önünde Sadakat isimli bir broşür dağıtıyorlardı ve başında “Marmara Üniversiteli Müslüman Kardeşler” yazıyordu. Bu nasıl kardeşlik böyle, bunu yazanların dinden anladıkları bu mudur? Ayrımcılığı bu kadar kötü yapan bir başka mantık var mıdır? Bu kafadaki üniversite gençliğine, bu bülteni yazarak nereye hizmet ettiğini bilmeyenlere, bunlara yol gösteren, kaynak ayıran insanlara kızdım, üzüldüm ve utandım.

Bülteni özellikle aldım ve üniversitedeki kızların türban hakları ve müslümanlık adına yazdıklarını okudum. Yazdıklarını satır satır inceledim, yazanların mantığını herkesin bildiği gibi şu şekilde özetlemek mümkün; “dindar olarak geçinen çevre” üniversiteleri hedef almış durumda. Üniversite kapısındaki temel amaçları geldikleri gibi birilerini yakalayarak kendi yanlarına çekmek… Anlatmaya çalıştığım tablodan memnun olan varsa gençlerin ve Türkiye’nin nereye gittiğini oturup bir daha düşünsünler.

Öncelikle kızgınlığım Marmara Üniversitesi’ne… Neden Nutuk veriyor diye değil, neden Kuran da vermiyorlar ve dışarıda kendini mücahit olarak görenlere fırsat yaratıyorlar diye… Biliyorum ki Kuran hediye eden veya edilmesine aracılık eden rektör ya da diğer öğretim görevlileri de en kısa sürede Atatürkçü, laik veya sosyal demokrat olarak geçinen kişilerin hedef tahtası haline gelirler. Birileri ne der diye düşünmeden, cesurca işlere imza atacak yüreklere ihtiyacımız var.

Oysa Türkiye’deki en büyük sorunlar bu iki kitabın okunmamasından kaynaklanıyor. Sadece birinden değil, ikisinin birden okunmamasından söz ediyorum. Yani Kuran ruhsal kurtuluş, Nutuk ise bedensel kurtuluş kitabımız olarak görülmüyor. Birini okuyan diğerini okumuyor.

Türkiye’yi laik, sosyal ve çağdaş bir yapıdan çıkarmaya çalışan kişilerin dini nasıl kullandıklarını görmemezlikten gelemeyiz. Bununla herkesin topyekün mücadele etmesi gerekiyor. Yapılanları din adına hoş görmek sadece geleceği görememek ve karanlık yarınlara doğru adım atmak demektir.

Aynı konu ulusal gazetelere de “Önce Kuran, sonra yurt” diyerek yansıdı. Cemaat yurtlarının içki içmeme şartı ile öğrenci aldığından, Atatürkçü kimliğini ön plana çıkaran yurtların ise, ailelerin içi rahat etsin diye broşürlerine 'Hiçbir dini cemaatle ilgimiz yok' notunu düştüklerinden söz ediliyordu.

“Ben Laikim Kuran okumak benim bileceğim iştir” ya da “Ben müslümanım, Nutuk okumak zorunda değilim” diyemezsiniz. Hepsini tek tek, ders çalışır gibi okumak gerekiyor. Okuyacaksınız, okumak ve okutmak zorundasınız. İkisinin içindeki gerçekler bilinmediği için Türkiye kutuplaşmaya devam ediyor.

Kutuplaşma ne Türkiye’ye, ne de gençliğe fayda sağlar.

 
Toplam blog
: 64
: 968
Kayıt tarihi
: 28.10.07
 
 

Mülkiye İşletme mezunuyum ve aynı zamanda Sakarya Üniversitesi Maliye Bömlümünde doktora öğrencis..