- Kategori
- Türkiye Ekonomisi
Galata bankerleri... yükseliş...
www.leonardobridgeproject.org/turkish/eng-app...adresli sayfadan alınmıştır...
Galata bankerlerini, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşu itibari ile benzerlerinin dışında uyguladığı bir iş bölümü ya da ehlinden alınan hizmetler şeklindeki bir düzenin ürünü olarak görmek, kabul edilir bir yaklaşım olarak benimsenmiştir... Nedenleri ve o nedenlerin hazırladığı Bu bakış açısı onları masum mu yapıyor..? Mükerrer Vatandaş..? Mükerrer İmparatorluk..! Mâli açıdan... Galata; bu uzun zaman dilimine tanıklık eden İstanbul’un en bilinen köşe taşlarından birisidir. Bizans döneminde, üç kilometre uzunluğunda surlarla çevrili, toplam on iki kapısı olan, Üsküdar, Eski İstanbul’dan sonraki üçüncü büyük bölge; Tophane-Azak kapı-Galata kulesi arasındaki, geçmişi ile bu günü yaşayan semt... Bilinen en eski ismi “İncirlik” iken, yerel olarak çalışan süthaneler sebebi ile “Galaktos” Tarihsel önem katan <12.yy ve="" sonrası="">> “Cenovalı” lar ve onların etkinliğinde, araya bir Venediklilerin hakimiyet dönemi girdiyse de, 13.yy ve sonrasında yine Cenovalı’ların ağırlığı olan bir Latin Kolonisidir, Galata... İstanbul’un fethi sonrasında; 1476 tarihli bir belgeye göre; Galata'da 592 Rum, 535 Müslüman, 332 Frenk, 62 Ermeni evi tespit edilmiş; Çeşitli mezheplere, tekkelere bağlı Müslüman, Rum Ortodoks, Ermeni (Gregoryen, Katolik, Protestan), Süryani, Keldani, Yahudi (Karay, Seferad, Eşkenaz), Arap, Çingene, Sırp, Arnavut, Ulah, Cenovalı, Venedikli, Fransız, Levanten toplulukları ile din, dil, kültür farklılıklarının bir arada bulunduğu bir yaşam alanı... Osmanlılar 29 Mayıs 1453'te İstanbul'u fethettikleri zaman, Osmanlı yönetimi, daha ilk günlerden itibaren bu kentin iktisadi ve mali gücünü eskisi gibi sürdürmekten aciz bir duruma düşmüştü...Kendine has, çok fazla farklılığı içinde barındıran şehrin Böylece Rum, Musevi, Ermeni cemaatleri kendi içlerinde örgütlenmek sureti ile devlete yük olmadan dini, sosyal ve iktisadi kurumlarını güçlendirmek olanağını elde etmişlerdi. Azınlıklar, İmparatorluğun yükseliş yıllarında, bu uygulamanın yarattığı ivme ile, imparatorluğu iktisadi yönden güçlendirmede büyük pay sahibi olmaya başlamışlardı. İktisadi alanda, azınlıklar arasındaki rekabet, bir nevi İmparatorluğun gözdesi olma gayreti, yükseliş devrinde çok olumlu Devletin bir bütçesi ve harcama disiplini olması gerektiği fikri ise; İlk olarak 1860’lı yıllarda kabul görmüş, ilk Osmanlı devlet bütçesi de 1863'te yapılmıştır... Bundan öncesinde, gelir-gider hesapları Defterdarların mesuliyeti altında yürütülmüş, zaman zaman beliren açıklar, Galata bankerlerinden alınan kısa vadeli avanslar ile kapatılmıştır; Hatta, Hazine-i Hassa’nın, yani Padişaha ait hazinenin açıklarını kapatmak için de, Galata bankerleri kredi sağlamışlardır... Avrupa'da Merkantilist ekonomi etkilerini göstermeye başlayınca, bu yaklaşıma uzak olan Osmanlı İmparatorluğunda, parasal ve dış ticaret ile ilgili o günlere kadar karşılaşmadıkları sorunlar baş göstermişti... Merkantilizmin ilk yıllarında Osmanlıların hakim oldukları yerlerden Avrupa'ya aktarılan altın ve gümüş madeni ile paralar, Osmanlı ihracat mallarının fiyatlarının düşmesine yol açmış ve bu sebeple Akdeniz'de ticaret yeni bir safhaya girmiştir. Bu durumdan kaynaklanan geçici ve belirli ürünlerde oluşan ucuzluk dolayısı ile giden paralar, bir zaman sonra geri dönmeye başlasa da; Dönen paraların önemli bir kısmı Avrupa ülkelerine ait sikkeler olduğundan, para alış verişi, bir sterlin kaç Osmanlı Lirası eder ki?... Gibi, o zamana kadar alışılmadık, yeni, iktisadi bir bilgi, bir beceri ihtiyacı göstermiştir. İhtiyaç (!) olunan bilgi birikimi...>>>>> 16. yüzyılın başlarından 19. yüzyılın ilk yıllarına kadarki 300 senelik bir dönemi kapsar, Merkantilizm... Bu zaman aralığında kendi içinde değişime uğramış, başlangıcı ile bitişi arasında büyük farklılıklara imza atarak sürecini tamamlamıştır...Fransız merkantilizmi “Colbertism”, İspanyol merkantilizmi “Bulyonizm”, Alman merkantilizmi ise “Kameralizm” ismini almıştır... “Merkantilizm” ismi ilk defa Adam Smith tarafından kullanılmıştır. Bu döneme zaman zaman “ticari sistem” ya da “sınırlayıcı sistem” de denmektedir. Merkantilizm çok tanımlı bir rejim olduğundan, kesin ifadesi şudur demek zor... 18. yüzyılın sonlarına doğru liberal düşüncenin iyice hakim hale geldiği Merkantilist çağ, Klasik Teori’nin de öncülüğünü yapmış, ulus devlet anlayışı ve kurulmasında belirleyici rolü olmuştur. >>>>>>Avrupa’da idi; iktisadi bilgiyi devleti lehine kullanacak beceri sahibi Dönemden aktarılanlarda, devrin etkin bankerlerinin, ilk Musevi bankerlerinin, gerek iltizam işinde ve gerek hükümete avans ve kredi sağlama işinde, aralarında büyük rekabet içinde bulundukları uzun uzadıya anlatılır bir durumdur... Nitekim, Mikel Contacuzenos, Sokullu Mehmet Paşanın adamı durumuna girmesine rağmen, rakiplerinin iftirasına Bilgi ve beceri sahibi olsalar da, Avrupa, Merkantilist bir yapı ile hareket ediyor olsa da, Galata bankerlerinin Musevi-Rum-Kapitüler haklarını kullanan yabancılar olması, devamlı gözetim altında bulunmaları, saray ve saray yönetimi ile birebir ilişkileri olanların istekleri doğrultusunda hareket etmeleri, rollerini de sınırlandırıyordu... 15 Nisan 1452 yılında, Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethetmeden bir yıl önce, İtalya’nın Floransa kentinde birisi dünyaya geldi, Leonardo Da Vinci...2001 yılında, Norveç’te yapımı tamamlanan bir asma köprünün tasarımını da yapan kişi...Aslında bu tasarım, köprü, Haliç için düşünülmüş, 1502’de, 240 metrelik bir köprü olarak planlanmış, Sultan II. Beyazıt’a da sunulmuştu... Ne diyebilirim, Mona Lisa’nın Ressamını, yeterli “bilgi-beceri” sahibi olarak görmemişler demek ki...
Günümüz Türkiye’sinde, bankaların verdiği kredi kartları sebebiyle, nasıl “Mükerrer Vatandaş” modeli yaratıldıysa; başlangıcı ve sonrası itibari ile sanki, iki, hatta üç
Mesela; Seçim bölgesi dışında, başka sandıkta da kayıtlı olanın, her iki sandıkta da oy kullanması misali... Kâmil; aylık geliri, maaş-kira-emekli v.s. 1.500 YTL olan bir vatandaşımızdır! X Bankasının, kendisine 1.000YTL Nakit çekim, 1.500YTL alış veriş yetkisi veren kredi kartının sahibidir. Aynı özelliklerde Y Banktan ve Z Banktan aldığı kartlarla beraber, toplamda 3.000YTL Nakit, 4.500YTL2 de alışveriş yetki sahibi olmuştur. Önce X bankın borçlarını ödemede sıkıntıya düşer; Y Bankın kartını X Bankınkini kapatmada, sonrada ikisininkini kapatmak için Z Bankınkini kullanmaya başlar; zamanla maaş yetmeyince, sırayla asgari ödemeleri yapabilir hale gelir, oda yetmeyince, önce X, sonra Y, nihayetinde Z Bankası ile de uzlaşamaz olur; Üç bilinmeyenli denklem ve bir kişi iken aslında üç kişi olmasının beklendiği çözümsüzlükle karşı karşıyadır...
Fatih Sultan Mehmet’in, İstanbul’u fethi sonrası tanıştığımız bu durum, içerisinde çok farklı ayrıntılar barındırıyor; tespit edebildiklerimden yola çıkarak...
İki bin beş yüz yıllık süreçte kimleri ağırlamadı ki İstanbul...>’dan adını almış bir semt; İtalyanca’dan alınma, “Galata”
Osmanlı İmparatorluğu öncesi, Bizans İmparatorluğu zamanında, Galata, tüccarların ve para alışverişi ile kredi sağlayan bankerlerin konaklama yeri olarak geniş bir üne sahipti...
Öncesinde de belirttiğim gibi, Osmanlı yönetiminin bunlara özel bir fonksiyon yüklemesi ile başlayan süreç; Galata bankerlerinin bütün dünya iş alemi ve bankacılığı tarafından kabul edilir hali, Akdeniz ve Ortadoğu'yu aşan nitelikteki işlem etki alanlarının ortaya çıkışı, bu anlayışla hayat bulmuştur...
Bu durum, İmparatorluğun güçlenmesi ile doğru orantılı bankerlerinde gücünü artırmıştır... İmparatorluğun gerileme ve çöküşü ile birlikte, Galata bankerleri de imparatorluğun kaderini takip etmişler ya da diğer bir deyişle, bu kaderin oluşmasında etkin olmuşlardır....
Yükselme devrinde Galata bankerleri...
Osmanlı yönetimi, iş bölümünü uygulayarak, şehrin, etkin ticâri-mâli faaliyetleri olan halkının katılımını sağlamakla beraber, bu durumdan daha da önemli sayılabilecek başka bir kazanımı elde etmiştir, güç... Bu güç, İslam olmayan tebaaya cemaat teşkilatı kurma izni vererek ve hatta teşvik ederek örf ve adetlerini, dinlerini ve her türlü iktisadi faaliyetlerini serbestçe yürütmelerini sağlamış olması ile elde ettiği moral-destek gücüdür...
Mesela; Bu devirde Galata bankerleri gerek hükümete kredi vermede ve gerek vergilerin toplanmasında kullanılan iltizam
Osmanlı İmparatorluğu, kendi mâli teşkilatını, 1827 yılından sonra, Mâliye Nezareti olarak ortaya çıkartabilmiştir. Öncesinde Defterdar, Hazine başı ve Darphane amiri gibi sıfatlarla görevlendirilmiş kişilerin sorumluluğunda, kendi teşkilatları içinde gelir toplamak, madeni para, ayar, ağırlık ve şekillerini saptamak, masrafları ve yatırımları düzenlemek gibi görevleri yürütüyorlardı.
Osmanlı İmparatorluğunun yükselme devri bankerleri hakkında, elime geçen çok sayıda sağlıklı bilgi bulunmadığından, bulabildiklerimden, bilinen isimleri ilerleyen satırlarda aktarıyorum... Yine de, dönemi araştıran kişilerin kitaplarından, çeşitli azınlıkların, Osmanlı İmparatorluğunun bu yükselme devrindeki katkılarını belirtmek için
Merkantilizm...
İşte bu farklılığın karşılığı, tam da
Mesela; Jozef Nasi, önemli mültezimler arasına girmiş ve uzun müddet yine Portekiz asıllı Mikel Contacuzenos ile iltizam işlerinde rekabete girişmiş, bilinen kayıtlı isimlerdir...
II.Selim'in ölümünden sonra, Jozef Nasi de şan ve şöhretini yitirmiş ve onun yerini yani baş mültezimlik görevini İtalya'dan gelmiş olan Nathan Eskenazi almıştır.
1564'te İstanbul'a gelen ve aslında tıp doktoru olan bu ünlü kişi, Sokullu Mehmet Paşanın para işlerinde danışmanı olmuştur.
1575-95; Murat II devrinde, Portekiz asıllı Salamon İbni Yaiş adı ile ün yapmış bir Musevi, Sultanın diplomatik ve ekonomik müşavirliğini yapmış ve önemli bir vergi mültezimi olarak tanınmıştır.
Düşünülenin aksine, İmparatorluğun yükselme devrinde, Galata bankerlerinin, memleketin özellikle para ve bankacılık meselelerini yürütmedeki rolü önemsenecek düzeyde gerçekleşmemiştir...
Bunun dışında; Mültezim olabildikleri veya mültezimlere garantörlük yapabildikleri halde, faizli para alış verişi < açık="" bankacılık="">> yapamıyorlardı, hele ki; Faizcilik yaptıklarına dair ufak bir ihbar ve şikayet olsun, kaderleri Mikel Contacuzenos’dan farklı olmuyordu...
Bu dönemi, Galata bankerleri dışında bir detayla ama bölgeye has bir ayrıntıyla kapayalım...
Saygılarımla