Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Nisan '10

 
Kategori
Spor
 

Galatasaray'ın santrafor farkı kıskandırıyor

Galatasaray'ın santrafor farkı kıskandırıyor
 

17 Ağustos depreminde en çok tartışlan şeylerden bir tanesi İzmit Körfezi boyunca denizin doldurulmasıyla elde edilen sahil şeridinin fayın kırılmasıyla birlikte tekrardan denize dönüşmesiydi.

O günlerde "doğa kendisine ait olanı geri aldı" diye yorum yapmıştık.

Yıllardır ligde olması için büyük çaba harcanılan; hatta bu sene belki iki defa küme düşmeyi hak eden ancak spordan çok siyasi nedenlerden ötürü bir türlü o karar düşürülemeyen, gereksiz taraftar şiddet görüntülerini izlediğimiz, artık sahasında seyircisiz maç oynayan Diyarbakırspor hemen herkesin çabalarına karşın bu ligde olmaması gerektiğini ispatlarcasına bir futbol oynadı Ali Sami Yen Stadyumunda.

Suni olanın doğala karşı yenilgisiydi. Yani bir çok yanlışa rağmen doğru yolunu bir şekilde buluyor ve uyguluyordu. Bir anlamda Diyarbakırspor kendisinin de istemediği bu lige veda ediyor.

Sakatlıklar nedeniyle oyundan çıkmak için saha kenarından sedye rezervasyonu yapan futbolcuları bu takımın iyi çalışmadığının, kampı terk eden, ülkesine gidip dönmeyen futbolcuları da aslında Diyarbakırspor’un bir takım bile olamadığının göstergesiydi.

Bütün bunları ört bas etmek için Diyarbakırspor’un başkanının sezon ortasında sık sık ortamı geren ve günlerce de meşgul eden açıklamalarının olan biteni gizlemek için nasıl örtüden başka bir şey olmadığını da gösteriyordu sanki bize.

Futbolda santraforun önemi de herhalde ülkemizde Milan Baros ile anlaşılıyor.

Trabzonspor, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın o bölgede oynayan futbolcularıyla Galatasaray’ın Baros’u karşılaştırıldığında açık ara başarılı olduğunu görüyoruz. Bu özellikle attığı üçüncü golle kendisini taçlandıran bir güce dönüşüyor. Baros o talihsiz sakatlığı yaşamasa büyük bir ihtimalle Galatasaray ligde farklı bir yerde olacaktı.

Galatasaray’ın pek de ahım şahım bir futbol oynamadığı gecede düğüm bir iki temel futbol hareketiyle çözülüverdi. Sezon başından bu yana oynarsa karşısında hiçbir defans oyuncusunun duramadığı Keita sağdan iki orta kesti; Baros kafayla işi bitirdi. Bu Diyarbakırspor’un da ipini çeken gol vuruşlarıydı.

Kuşkusuz geçen hafta Ankaragücü karşısına böyle bir kadroyla çıkmış olsaydı Rijkaard başka bir sonuç olurdu.

Çünkü nasıl bir santraforun kalitesi bütün takımın kaderini elinde tutabiliyorsa; futbol da oynamasını bilen ve yaratıcı futbolcularla başka bir şekil alıyor.

Futbol sadece 11 kişiyle oynanmıyor; on bir iyi futbolcu ile oynanıyor.

Açıkçası Galatasaray taraftarının protestosunu anlayamadım. Ne yapmak istediklerini de.

“Biz size değil bu renklere aşığız” tezahüratının kendi içinde ne kadar büyük bir çelişki olduğunun da farkında olmayan bir kitle vardı dün akşam Mecidiyeköy’de.

Galatasaray dediğimiz şey o sahadaki 11 futbolcudan başka bir şey olabilir mi?

Bu sezon üç büyük kulübün taraftarı da zaman zaman anlamsız bir takım tepkiler verdiler. Bunun ne işe yaradığı tartışılır. Ancak daha gösteri başlamadan, ne oynanacağı izlenmeden, sadece tepki vermek için o stadyumu doldurmanın bir anlamı var mıdır?

Beşiktaş başkanı kendi sahasında maç izleyemediği gibi, deplasmanlarda da pencereler ardından, kapı aralarından maç takip etmektedir.

Franco ve Jo’ya yapılanlar ülkemize hiç yakışmadı.

Ayrıca taraftarın da futbolu ne kadar bildiğini ve anladığını gösterdi bizlere.

Hadi Jo alemci, Galatasaray da umrunda değil; peki bu transferi yapan yöneticilerin bu futbolcuların teknik özelliklerinin yanında kişilikleriyle ilgilenmemelerinin (bihaber olmalarının ya da durumu umursamamalarının) hiç mi günahı yok?

Galatasaray için çok rahat bir karşılaşma oldu. Açıkçası bu sezon hiçbir takım bu kadar rahat bir maç kazanamamıştı; hele Diyarbakırspor’a puan vermekten de kurtulamamıştı. Hani biraz abartalım, Ankaraspor’dan alınan puanlardan da kolay ve etkili, önümüzdeki haftalar için doping niteliğinde olan bir karşılaşma olduğunu da söyleyebiliriz.

Maçlar sonrasında lig farklı bir tabloya dönüştü. Bunu hafta içinde daha detaylı bir şekilde tartışacağız.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..