Gayrimenkulün değeri olmaz, kaça satarsan değeri odur

Bunun dışında oluşan değerler ticaret kurnazlığıdır. Bir tarlanın(eğer satın alınmamışsa) maliyeti mi var ki buna göre tespit edilmiş bir değeri olsun.

Ama öte yandan da bu şekilde işler zorlaşır, alıp satamayız. Yani değer tespiti gerekir. Ancak içimize sinen (yani adil, gerçek değeri) bir değer değildir bu.

Yok işte aynı mahallede bir ev şu paraya satılmışmış da. Metre karesi şu kadarmış. İnşaat şekli de(yığma tuğla, kâgir, beton)nasılsa aynı, buna göre evimizin değerini bulurmuşuz. Ya ben çerçeveleri gümüşten yaptıysam…

Ama yine de ölçü alacağımız bir şeyler olmalı… Arsasını şu kadara aldım. Evi şu kadara mal ettim. Şu kadar da kar koyuyorum. Mantıklı görünüyor ama kimsenin işine gelmez. “Maliyetini falan bilmem, evim yüz bin”

Tamam, ne ederse ona satalım. Bu sefer de itiraz ederiz. Sağa sola bakarız o kaça satmış bu kaça satıyor… Yani kendimiz belirlediğimiz fiyata kendimiz ikna olmayız.

Belediye rayiç bedel tespit eder olmaz, emsal bedel olmaz, kendi belirlediğimize güvenmeyiz, ne verirlerse olmaz; ne yapacağız peki?

Gayrimenkul alım satımlarında adalet olmaz. Gayrimenkul hiçbir zaman değerine satılamaz ve alınamaz. Çünkü standart yok. Aynı yerde, aynı malzemeyle yapılmış, aynı metre kare aynı fiyattır. Bunda bile zor; öne bakıyor, arkada kalıyor, hava alıyor, güneş görmüyor vs. vs.