Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Haziran '08

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Geçmişimize ve geleceğimize sadakat

Geçmişimize ve geleceğimize sadakat
 

Ak Munzur ak!


Dünya ısınıyor. Küresel ısınmanın sonucu yaşanan felaketlerin boyutlarıda şaşırtıcı olmaya devam ediyor. Karbondioksit oranı başta ABD kaynaklı olmak üzere artıyor(nihayet bugün yapılan açıklama ile Türkiye Kyoto anlaşmasın ı imzalamayı kabul etti), okyanuslarda ısı artıyor, buzullar eski buzul değil artık giderek eriyorlar, deniz seviyesi santim santim yükseliyor, orman yangınları artıyor, buzul tabakaları parçalanıyor, yaşam yavaş yavaş alıştığımız ortamını kaybediyor.

Canlıların göç yolları ve zamanları ısınmaya bağlı olarak değişiklik göstermeye başladı. Yüksek kesimlerde ısı artmaya, bitki ve diğer canlıların yaşam ortamları alt üst olmaya çoktan başladı.

Yaz yazlığını, kış kışlığını unuttu. Mevsimler yer değiştirmeye başladı. Haziranda kış soğukları, şubatta yaz sıcakları görülür oldu nerdeyse. Eski kar yığınlarını gören varmı! Ya da toprağın verimini! Irmakların kuruması, erozyonun artması, göllerin kuruması veya küçülmesi, yer altı su seviyesinin düşmesi, yağmurların yağmaması sonucunda iklimin dünyayı götüreceği felaketin başlangıcını yaşıyoruz.

Dünya genelinde görülen bu açmazlar karşısında Türkiye kendini koruyabilirmi? Sanmıyorum. Kaldı ki Türkiye’de doğaya karşı uygulanan yöntemler Türkiye’nin bu durumda nasibini alacağının göstergesi aslında.

Ülkemizde var olan değerler yeterince korunuyormu? Hayır. Doğaya verilen önem giderek değer yitiriyor her nedense. Doğanın bize sunduğu nimetleri bir bir yok etmekte üstümüze yok. Doğayı geçtik. Ya bu ülkede yüzyıllar önce oluşturulan değerlerimizin yok edilmesine, yurtdışına kaçırılmasına, hoyratça tahrip edilmesine ne demeli.

Zeugma ne oldu. Sular altında şimdilerde.

Sıcak suları ile yüzlerce yıl insanlara şifa dağıtan Allianoi ne olacak. Ege’de Bergama yakınlarında bulunan bu kültür değerimiz Yortanlı barajının suları altında kalacağı günleri sayıyor.

Munzur’da neler oluyor, Kaz dağlarında yada, veya Toroslarda. Hasankeyf Ilısu barajını bekliyor sessizce.

Tarihimizin ve kültürümüzün değerini yeterince biliyormuyuz!

Yıllardır var olan değerlerimizin yurt dışına kaçırılması karşısında ne yaptık!

Berlin müzesini süsleyen Zeus tapınağını ait olduğu Bergama’ya getirebildikmi!

Efes’i yüz yıldır kazan Avusturya’nın kazısına karşılık biz ne yapıyoruz! Ülkemiz değerlerinin gün yüzüne çıkarılmasını başkalarına havale etmişiz. Etmakteyiz.

Yer üstü ve yer altı kaynaklarımız birer birer yabancı şirketlerin kontrolüne geçti, geçmekte. Onlarda fütursuzca toprağı, bağı bostanı altüst ededursunlar, bizler seyrediyoruz. Makine uğultusu karşısında yapacak şeyimiz yok. Adamlar ülkemizi Kurtuluş Savaşı ile alamadılar. Şimdilerde topraklarımızın en güzide yerlerini parayla satın almaktalar. Kıyı kentlerimizde yabancıların, aldıkları mülklerden geçilmiyor.

Yabancı şirketlerin ülkemiz topraklarında at oynatmaları bir değil beş değil. Daha dün Bergama Ovacık’ta ve sonrası Kozak yöresinde altın araması müsaadesine karşı yöre insanının mücadelesi devam ediyor. Altın için o güzelim ağaçlar heba edilmeye çalışılıyor. Ağaç kıyımı ile Kaz(ida) dağının oksijenini kesmeye çabalıyorlar. Şimdilerde ise Uşak Eşme Kışladağ’da yüzde 99.56 sı Hollanda’ya, yüzde 0, 4 ‘ü Kanada’ya ve yüzde 0.13’ü Türkiye’ye ait Eldorado Gold(Tüprağ Metal Madencilik A.Ş.) ‘nin yerel mahkemenin ve sonrası Danıştay’ın kararına rağmen altın arama ısrarına ne demeli.

Eşme Kışladağ’da 2007’den bugüne dek 7, 5 ton altın çıkarılmış. Milyonlarca ton toprak işlenmiş, doğa tahrip edilmiş, burada diyelim 15 ton altın çıkarılacak, Türkiye bunu ancak yüzde ikisini alacak.

Giden değerlere ne olacak? İnsan yaşamına ne olacak? Tahribatın boyutları ne olacak? Siyanürle toprağın zehirlenmesi ne olacak?

Geçmişte ülkemizin çeşitli yörelerinde yapılan kazılarda elde edilenleri kendi ülkelerine kaçıran zihniyet değiştimi! Hayır. Değişecekmi. Sanmıyorum. Kaybettiklerimiz karşısında elimiz koynumuzda kalakalacağız öylesine çaresiz. Altın arama işi bitince geriye tahrip edilmiş bir doğa kalacak. Yabancının umurundamı bu. Değil. Ne olacaksa o topraklarda yüzyıllarca ekmek yemiş, ürün almış benim insanıma olacak.

Çıkar yol yok mu! Var elbette.

Çözüm yok mu! Var elbette.

Çözüm belli değil mi! Belli. Yeter ki uygulamasını bilelim!

 
Toplam blog
: 210
: 910
Kayıt tarihi
: 04.05.08
 
 

Eğitimciyim. Bir insanın çağdaş bir gelecek için, aydınlanma için çok okuması gerektiğine inanıyo..