Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ocak '17

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Geleceğin iş modeli kooperatif geleneğinde saklı

Geleceğin iş modeli kooperatif geleneğinde saklı
 

“Kooperatifler, ticarete odaklı bir toplumun geliştirilmesini ve sürdürülmesini sağlarlar”. / Karl-Johan Fogelstrom Uluslararası Kooperatif Birliği Genel Sekreteri


 
“Bu yazı , David Judson’un, 20.07.2006 - Referans Gazetesi’inde yayınlanan ‘Küreselleşen dünyanın iş modeli kooperatif/birlik geleneğinde saklı’ yazısı üzerine kurulmuştur. Judson’nun yazısının özüne dokunulmamış, ancak kooperatif teorisi açısından yetersiz kalan yerlerine küçük ilaveler ve yorumlar katılmıştır. Umarım David Judson bunu hoşgörü ile karşılar.” Dr. A. Ç.
 
Çağdaş yönetim söz konusu olunca tartışılan başlıca kavramlardan biri “Yönetişim/Gouvernance” kavramıdır. “Yönetişim/Gouvernance” daha geniş biçimde şöyle açıklanabilir : ticari hedefleriyle birlikte toplumsal sorumluluk, saydamlık ve topluma yönelik destek içeren bir işletme yönetme kültürü.
 
Yeni olduğu söylenen “yönetişim  modeli”nin kökleri oldukça eskiye dayandığı bilinmektedir. 1800’ler İskoçya’sına kadar gidiyor. Belki Osmanlı döneminin lonca ve ahilik düzeni incelense “Yönetişim”in köklerini Anadolu’da da rastlamak mümkündür. Aslında bu modelin asıl adı “kooperatifçilik”tir.
 
Küreselleşen ekonomiye ve 21 yüzyıla çok uygun bir model. Rekabetçiliği de içinde taşıyan, genişletilmesi ve boyutlandırılması gereken bir iş/işletme  modeli. Artık ciddi danışmanlık firmaları, bilim insanları “kooperatifçilik” modeli üzerinde ciddi araştırmalar/ tartışmalar yapıyorlar, raporlar hazırlıyorlar. Örneğin dünyanın en büyük danışmanlık firmalarından biri olan “Booz Allen Hamilton”ın yayınladığı  "A Cooperative Solution" (Kooperatif Çözüm) raporu, “Kooperatifçilik” konusunda önemli ip uçları taşımaktadır.
 
1980’lerde “kooperatiflerin sonu geldiğini” iddia edenler vardı : özellikle SSCB’nin misyonundan vazgeçmesi, azgelişmiş ülkelerdeki başarısız deneyler, kooperatifçiliğin yeniden gözden geçirilmesi konusunda pek çok kişi ve/veya kuruluşu harekete geçirdi . Burada dört örnek anmakla yetinilecektir :
 
1.      Avrupa Birliği Parlamentosu, 13 Nisan 1983 tarihinde kooperatifçilik ve benzeri kuruluşlar adına çok önemli bir karar aldı : Mihr Raporu olarak anılan ve  AB ülkelerindeki kooperatif ve benzeri kuruluşları ayrıntılı bir şekilde inceleyen belgeyi resmen kabul ederek kooperatif girişimlerin AB için vazgeçilemeyecek ekonomik  aktörler olduğunu kabul etti[1].
 
2.      Uluslararası Kooperatifler Birliği(ICA), uzun çalışmaları sonucunda, 1995’de “Kooperatif kimliğini” yeniden saptadığını ilan etti[2].
 
3.      Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün 2001 yılındaki düzenlediği kooperatifçiliği geliştirme konferansı ve 2003’de yayınladığı “193 sayılı Tavsiye Kararı[3];
 
4.      Birleşmiş Milletler Örgütü(ONU)’nün  18 Aralık 2009 yılında aldığı bir kararla “Kooperatif işletmeler daha güzel bir dünya kurar” ana temalı olarak 2012 yılını “Uluslararası Kooperatifler Yılı (UKY)” ilan etti[4].
 
20. yüzyılın son onlu yıllarında, pek çok ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de , “Kooperatifler/Birlikler Nereye Gidiyor” , vb.. başlıklar altında pek çok yazı yazıldı ve raporlar hazırlandı.  Özellikle 2000 yılında Türkiye’de “Tarım Satış Kooperatifleri”nin yeniden yapılandırılması ile bu kooperatiflerin özellikleri üzerinde önemli değişiklikler yapıldı. Bazı eksiklerine karşın “kendi kendini yöneten işletme modeli, küreselleşen dünyada başarının ve toplulukları korumanın önemli bir aracı olma savı” giderek güncellik kazanıyor.
 
Son yıllarda büyük şirketlerin pek çoğu halka açılma süreci içine girmişlerdir : bu şirketler genellikle bilançolarına odaklanarak çok kısa vadeli düşünmekteler ve ona göre hareket etmektedirler.  Bir çok iktisatçıya göre bu olgu “kooperatif modeli daha önemli kılıyor”[5].
 
Kooperatiflerin dünyada önemli başarılara imza attığı bir gerçektir : Türkiye’de Şekerbankı satın alan Rabobank (Hollanda), dünyanın en büyük 25 bankası arasında yer alan bir “kooperatif bankası”dır.  Dünyanın en büyük 300 kooperatifinin yıllık iş hacmi, dünya ekonomisinin  10. büyük ekonomisine eşdeğerdedir. Kooperatifler tarım piyasasının Hollanda’da % 83’üne, Finlandiya’da % 79’una; kredi piyasasının Fransa’da % 50’sine, Finlandiya’da % 35’ine; tüketim malları piyasasının Finlandiya’da % 35’ine, Norveç’te % 25’ine sahiptirler. İtalya’nın en başarılı süpermarket zinciri COOP, İspanya’nın Bask Bölgesinin en büyük şirketi Mondragon,… birer kooperatiftirler.
 
Kooperatif işletmelerden elde edilen “fazlalar”ın paylaşımı sermaye şirketlerinden farklıdır: Kooperatif işletmelerde fazlaların dağıtımını iki ana kalemde toplamak mümkündür : Fazlaların bir bölümü kooperatif yatırımlarına, sosyal fonlara ayrılır.  Diğer bölümü de ortaklara kooperatifle yaptığı işlem oranına göre dağıtılır (risturn ilkesi).  O nedenle kooperatiflerde oluşan fazlalar yoluyla yatırıma dönüşen sermaye stokları ortaklar arasında paylaştırılmaz. Gelecek kuşaklara aktarılarak, “kuşaklararası yardımlaşma” yaratılır. Kooperatif işletmelerde, sermaye işletmelerinden farklı olan bir başka özellikte onların yönetim şeklidir. Kararlar, demokratik esaslara göre alınır. Yönetim, yasalara göre üyelere karşı sorumlu olmakla beraber aslında sorumluluk dağıtılmaktadır. Kooperatif işletmelerde kararlar, üyelerin/ paydaşların katkısı ve onayı olmadan verilemez. Kooperatif işletmelerdeki bu karar mekanizması  esnek davranmayı kısıtlaması ve zaman kaybına neden olması bakımından eleştirilse de, ortaklar arasında “sahiplenme ve aidiyet” duygusunu geliştirdiği de bir gerçektir.  
 
Örneğin Rabobank Başkanı Bert Heemskerk şöyle diyor : “ Bir kooperatif olarak, gereken zamanı alabilirsiniz. Elbette iyi finansal performans göstermemiz lazım ama ille yüzde 20 gibi bir kâr oranı gerekmiyor. Eğer yüzde 10 ve 12 yaparsak bu kâfi. Ve biz sürekli yatırım, yatırım, yatırım düşünüyoruz."
 
Ayrıca kooperatifler eğitime ve öğretime daha açık. Tüm üyeler, şu veya bu şekilde piyasa ekonomisi ile tanışma fırsatına sahiptirler. Kooperatifler, normal konumda söz sahibi olamayan insanlar için bir çeşit işletmecilik ve yönetim okulu gibi bir rol üstlenmektedirler.
 
Kooperatif kültürü, daha çok bölgesel bir kültürdür. Bölge halkı  ile daha yakın temasta olduklarından  yerel kalkınmada önemli rol oynarlar. Ayrıca engelliler,vb.. toplum dışı kalan insanları topluma ve ekonomiye sokan ortamları geliştirirler.
 
Kooperatif işletmelerin ekonomiye, dolayısıyla kalkınmaya katkısını önemsememek mümkün değildir . Bu katkıları şöylece özetlemek mümkündür[6] :
 
ü  Gücün/iktidarın paylaşılması;
 
ü  Varlığın/gelirin paylaşılması;
 
ü  Bilginin paylaşılması;
 
ü  Çevreye/bölgeye saygı;
 
ü  Bölgenin/ülkenin kalkınması
 
 Uluslararası Kooperatif Birliği Genel Sekreteri Karl-Johan Fogelstrom’un söylemiyle “kooperatifler, ticarete odaklı bir toplumun geliştirilmesini ve sürdürülmesini sağlarlar”.
 
Kooperatifçi selamlarımla..
 
Dr. Ayhan ÇIKIN
 
[1]CES-CE, Les organisations coopératives, mutualistes et associatives dans la Communauté européenne, Editions Delta, Bruxelles- Luxembourg, 1986.
 
[2]Alliance coopérative internationale, Déclaration sur l'identité coopérative, 1995
 
[3]ILO, Promotion  des Coopératives, Conférance Internationale du Travail  : 89. Session, Juin 2001, ISBN  92-2-211957-6: SSN  0251-3218,
 
[4]United Nations,Resolution adopted by the General Assembly [on the report of the Third Committee (A/64/432)], 64/136. Cooperatives in social development, http://www.un.org/ga/search/view_doc.asp?symbol=A/RES/64/136
 
[5]Akt. David Judson, Küreselleşen dünyanın iş modeli kooperatif/birlik geleneğinde saklı 20.07.2006 ; Referans Gazetesi
 
[6]Emmanuel BOUHIER, « Les coopératives peuvent-elles être un outil de développement des territoires »,  http://www.agoravox.fr/actualites/economie/article/les-cooperatives-peuvent-elles-96164,18 juin 2011.
 
Toplam blog
: 174
: 482
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

Şair ve bilim insanı (Tarım Ekonomisi). 1 Ocak 1946, Muğla doğumlu. 1968'de asistan olarak girdiğ..