Gelin limit alalım

Bugünlerde heyecanlıyız hepimiz. Çoğumuz ülkemizde yaşananları doğru ya da yanlış yorumlamaya çalışıyoruz. Ben de kendimce yorumlamaya çalışıyorum.

Ne görüyorum biliyor musunuz? Çok gerginiz. Mayıs ayından itibaren yangından mal kaçırırcasına seçilmeye çalışılan cumhurbaşkanı, yangından mal kaçıramazsınız, bu iş oldu bittiye gelmez anlamına gelecek bir reddetme süreci, milyonlarca insanın sokaklara dökülmesi ve cumhuriyet ve laiklikten öte milletin kendi kendisini sahiplenmesi, ardından bu maçın ikinci yarısı da var edasıyla yapılan kap-kaç anayasa değişikliği ve şimdi onun red süreci...

Tüm bunları müteakip AKP hükümetinin ABD ile yaptığı iddia edilen gizli anlaşma ve bir sürü komplo teorilerini doğrularcasına bir türlü yapılamayan bir sınır ötesi harekat, onun yanında toprağımıza can vermeye devam eden şehit kanları...

Sorasım geliyor, eğer memleketin selayeti için yapıldıysa tüm bunlar memlekete faydadan çok zarar getirmedi mi? AKP hükümeti ucuz kahramanlık yapmıyor mu diye düşünüyorum.

Gelin içinde bulunduğumuz durumu karikatürize edelim. Konjonktürün limitini aldığımızda, yani gidişat böyle olursa sonsuza vardığında ne olur sorusunun cevabını bulmaya çalışalım.

Fethullah Gülen, bir zamanlar ağlaya ağlaya şeytan ilan ettiği şimdi himayesine girdiği ABD'den Türkiye'ye geri döner ve cumhurbaşkanı mı olur?

Teröristbaşı hapisten çıkıp sözde Kürdistan'a başkan mı olur?

Türkiye dahili bedhahların hıyanetine canlar verir millet kendi kendisine kıyar mı?

Üzgünüm ama aklıma hiç iyi senaryo gelmiyor. Sizin aklınıza iyi senaryo gelirse yazar mısınız?

AKP; tariatlar, aşiretler ve ABD'den bağımsız olduğunu kanıtlamak, rüştünü ıspatlamak zorunda diye düşünüyorum. Birileri kötü olduğu için başkasına oy vermek yerine, gerçekten iyi birileri olduğu için oy kullanacağım günlerin geleceğini ummak istiyorum. Ama bu seçimde kötünün karşısına oy vereceğim.