Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '13

 
Kategori
İnançlar
 

Genelde "Kurban", İslam'da "Kurban" ve "Kurban Bayramı" ve de "Adak"...

Genelde "Kurban", İslam'da "Kurban" ve "Kurban Bayramı" ve de "Adak"...
 

Kur'an'da, Hz. İbrahim'e verilen fidyenin "koç" olduğu kesin değildir; gibime geliyor....


 Başlarken...

Bu bloğu, geçtiğimiz Kurban Bayramı nedeniyle yazmıştım. Ancak araya, güncelle ilgili başka olaylar girince ertelemek zorunda kalmıştım...

Birkaç ansiklopedinin konu ile ilgili maddelerini okumuş bazı televizyon kanallarının bu konu ile ilgili programlarına kulak misafiri olmuş, bazı gazetelerde bu konu ile ilgili yazılar okumuş, yaptığım bayram ziyaretlerinde ister istemez bu konun hakkında yapılan muhabbetlere katılmıştım...

Sonra da "oldu olacak" demiş ve oturup bu bloğu yazmıştım.

Genelde "KURBAN"...

Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi'nin, "KURBAN " maddesinde yazılan aynen şöyle : "Dinsel bir buyruğu, bir adağı yerine getirmek amacıyla kesilen hayvan; bir insanı, bir hayvanı kurban etmek, onu Tanrı'ya sunmak üzere öldürmek"

AnaBritannica'nın "KURBAN" maddesi ise, "çeşitli dinlerde bir Tanrı'ya ya da bir başka doğaüstü varlığa sunulan can" şeklinde bir "KURBAN" tanımı yapmaktadır....

Bu tanımlardan şu anlaşılmaktadır; kurban konusunda 3 taraf vardır. Biri, "kurban eden" ; diğeri "kurban edilen can"  ve üçüncüsü de "kurbanın edildiği doğa üstü varlık"... Öyleyse, kurban etme işinde, kurban eden ile kurban edilen doğa üstü varlık arasında, belki biraz sivri bir düşünce olacak ama, sanki karşılıklı bir "çıkar ilişkisi"  var gibi... Eğer böyle bir ilişki yoksa, bu insanlar ve hayvanlar neden öldürülür ki? Bu işte kurban edilen canın günahı ne ?

Tanrıyla bütünleşmek ve onun kutsal yaşamına katılmak amacıyla insan kurban edilmesi ya da onun yerine bir hayvan sunulması, dinler öncesi zamanların toplumlarında ve  dinler tarihinde, her toplum ve her dinde farklı şekillerde uygulanan bir eylemdir.

Kurban etme amaç ve şekillerindeki bu farklılıklar, bu konu ile  uğraşan kuramcıları ya da bilim adamlarını, bu kurban işinde "ortak bir mantık" bulmaya yönlendirmiştir; ama bunda pek başarılı olamamışlardır.

Bu işle en fazla uğraşanların başında gelen 19.Yüzyıl antropologlarından  E.B. Taylor, kurban etmeyi, "karşılıklı yapılan bir iş, bir anlaşma" olarak görmüştür. Taylor'a göre, insanlar, doğa ruhlarının gücünü kendi avantajlarına çevirmek için onlara verdikleri armağanlara güveniyorlardı(1)

"Kurban" konusunda diğer bazı kuramcılar ve bilim adamları da farklı yorumlarda bulunmuşlar; ama yukarıda da belirttiğim gibi bu konuda "ortak bir mantık"  etrafında birleşmekte başarılı olamamışlardır.

Buna rağmen olayların çeşitliliği, kurban kesmeyi ve adamayı birkaç geniş kategori(kefaret kurbanı, saygı kurbanı, bağışlama kurbanı gibi...) içine sokmaya çalışan çözümlemeler olmuştur.

Şimdi bakalım "kurban" konusu İslam'da nasıl yorumlanmış?

İslam'da "KURBAN"

İslam'da "kurban", başlangıçta "sen bana, ben sana", şeklinde, ancak "tek taraflı" bir antlaşma ile başlamış, daha sonra bir "ibadet" anlamı kazanmıştır.

Hemen hemen her insanımızın az çok bildiği, Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail'in kurbana konu olan hikayesine değineyim kısaca... Bu konuda çok farklı hikayeler olduğu için ben konuyu esastan alayım.

Kur'an'ın, Saffat  Suresi 100 : 108. ayetleri arasında bu konu şöyle nakledilir : Hz. İbrahim, "Rabbim ! bana iyilerden olacak bir çocuk ver" diye Allah'a yalvarır. Allah, İbrahim'e yumuşak huylu bir çocuk müjdeler. Sonra İbrahim, rüyasında oğlunu boğazladığını görür. Çocuğuna gördüğü rüyayı anlatır ve onun da olurunu aldıktan sonra Oğlunu boğazlamak için alnı üzerine yatırınca Allah, şöyle seslenir; "Ey İbrahim ! Rüyayı gerçek yaptın; bu apaçık bir deneme idi, işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslenir ve İbrahim'e fidye olarak büyük bir kurbanlık verir.(2)(özetledim.cd)

İslam inancına göre "kurban kesme" olayının başlangıcı böyle...

Bu konuda, inananlar ve inanmayanlar farklı yorumlarda bulunabilirler. Aynen, dinler önceki zamanlarda olduğu gibi...Bu yorumlar arasında bizi derin derin düşündürenler olduğu gibi, aklımızı kurcalayanlar da olabilir...Örneğin, İbrahim'e fidye olarak verilen kurbanlığın, oğlu İsmail'i boğazlamaya gittiği yere nasıl getirildiği konusu...

Bu konuda çeşitli rivayetler vardır....Kurbanlığın, ayetlerde cinsi belirtilmemiş olmasına rağmen, bunun bir "koç" olduğu söylenir...Kurbanlığın da oraya, gökten indirildiği, cennetten gönderildiği, Cebrail'in onu kucağında getirdiği gibi çok farklı şeyler anlatılır. Ama hiç kimse, bu kurbanlığın İbrahim'ne komşuları ya da yakınları tarafından "Ne yapıyorsun İbrahim? Al şunu, oğlun yerine bunu boğazla!" diyerek, köyden getirdikleri "sığırı" ya da "deve"yi ona verebileceklerinden söz etmez...Bu yoruma, inananları incitmemek için şu ilave de yapılabilir. Bu işte, İbrahim'in yakınlarını organize eden, insan kılığına girmiş bir melek(örneğin Cebrail) neden olmasın ki?

Hacc Suresi'nin 36 ve 37. ayetlerinde de, Saffat suresinde cinsi belirtilmeyen kurbanlığın, hem "deve ve sığır" olarak cinsi belirtilir hem kurbanın kesim şekli anlatılır ve hem de bu işin bir ibadet olduğu vurgulanır(3)

NOT : Kur'an'da kurbanlığın "koç" olduğuna dair bir ayet bulamadım. Ama "hadislerde" olabilir diye düşünüyorum...Ancak, hadislerin de, bazı insanlar tarafından Kur'an ayetleri kadar güvenilir olmadığı düşünülebilir...

İslam inancında, bir ibadete yöneltilen kurban kesme eyleminde, "kefaret, bağışlama, şefaat, saygı, yakınlaşma, paylaşma" gibi insani ve toplumsal değerler ön plana çıkmaktadır...

Ancak "adak" konusuna gelince, bu konuda kurban kesmenin ibadete yönelik işlevinin biraz sulandırıldığı ve tam olarak "sen bana, ben de sana" şekline dönüştürüldüğü söylenebilir...Bazı örnekler vererek inananların canını sıkmak istemem ama, "çocuğum üniversiteyi kazanırsa kurban keseceğim", "oğlum doktor olursa kurban keseceğim" gibi adaklar tam anlamıyla Allah'la yapılan bir pazarlık gibidir...

Allah'ın kapısı böyle dayatmalara kapalıdır. Allah, kime ne zaman neyi vereceğini bilir. Allah siparişle iş yapmaz...

KURBAN" Bayramı...

Genelde, her yıl dört gün olarak kutlanan "Kurban Bayramı" da, biraz "tatil" havasına sokularak amacından uzaklaştırılmış olsa da, "kurban kesme" işlevinin, inananlar tarafında bir ibadet olarak algılanmasına pek zarar vermez...

Bu bayramın neden 4 gün olarak kutlandığının gerekçesini de , doğrusunu isterseniz  bilmiyorum. Aynen Ramazan Bayramı'nın da neden 3 gün olduğunu  bilmediğim gibi...Sosyal bir gerekçesi olabilir; ama dini bir gerekçesi olduğunu sanmıyorum....

Kurban Bayramı için de, aynen kurban kesme eylemi gibi değişik yorumlar göze çarpabiliyor..

Kurban Bayramı'nı, Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail olayı ile başlatanlar olduğu gibi, bu başlangıcı Hz. Muhammed'in Hicret olayına dayandıranlar da bulunmaktadır.

Örneğin,  AnaBritannica Ansiklopedisi, Kurban kesmenin vacip hale getirilmesi zamanını, Hicret'in ikinci yılı olan 623 yılında başladığını yazar. (Cilt-20)

Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi de, Hz. Muhammed'in, Medine'ye göç ettiğinin ikinci yılında(623), Medineli'lerin yılın iki gününü bayram olarak kutladıklarını gördüğünü ve Müslümanlara; "Allah size, onların iki bayramına karşılık, onlardan daha hayırlı iki bayram verdi" diyerek, bu iki bayramın  Ramazan ve Kurban Bayramı olduğunu ilan ettiğini nakleder.(Cilt-3)

Kurban Bayramı'nın gerçek başlama zamanını sağlıklı olarak belirlemek için. Hz. İbrahim'in oğlunu kurban etmeye kalkışası zamanı ile Hz. Muhammed'in Müslümanlara verdiği iki bayram müjdesi zamanı arasındaki zaman aralığının bilinmesi de önemlidir.

Benim, bu konuda tespit edebildiklerim bu kadar. Doğru ya da yanlış...

Katkılarınızı ve yanlış tespitlerimin doğrulanmasını bekliyorum...

 

 cdenizkent

 

 --------------------------  :

(1) E.B.Taylor,Primitive Culture(İlkel Kültür)'den "Akis 2000 Büyük Ansiklopedi", Milliyet / HACHETTE

(2) Kur'anı Kerim ve Türkçe Anlamı(Meal), Diyanet İşleri başkanlığı Yayınları, Ankara: 1983, ss.448, 449

(3) A.g.y., ss. 36,37

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..