Genelkurmay başkanının Basın toplantısı

Siyaset, devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış olarak tarif edilir. Çeşitli düşüncelere sahip grupları tek bir çatı altında toplayıp, aralarından hem adaleti sağlayarak, hem de hepsini memnun ederek bu işleri yürütmek o kadar kolay değildir. Bunun için de başvurulan bazı yollar vardır. İşte o zaman siyasetin mecazi anlamı devreye girer.

Bir hedefe varmak için karşısındakilerin duygularını okşama, zayıf noktalarından veya aralarındaki uyuşmazlıklardan yararlanma vb. yollarla işini yürütme... Bu da bir siyasettir.

Bu bağlamda her kurumun ve kuruluşun kendi içinde bir siyaseti mevcuttur.

Türkiye'de henüz sivil demokrasinin tam olarak rayına oturtulmuş olduğunu söyleyemeyiz. Yakın zamana kadar belli aralıklarla askeri darbelerin yapılması, günümüzde de maalesef yapılamayan bazı darbe girişimlerinin konuşulması, bunun en büyük delilidir.

İçinde bulunduğumuz günlerde Türkiye komşu ülkelerde konuçlanan terör örgütünün ve onları destekleyen bir grubun hem sözlü hem fiili bombardımanına tabi tutulmuştur. Dışarıdan böyle bir tehlike kendini gösterirken, içeride de emekli generallerin adının karıştığı "darbe" ve "günlük" söylentileri tedirginlik yaratmaya başlamıştır.

İşte bu şartlar altında Sayın Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Yaşar Büyükanıt, bir Basın toplantısı düzenleyerek Türk Silahlı Kuvvetleri'ni doğrudan ilgilendiren konularda kamuoyuna bilgi vereceğini açıklamıştır. Dünkü gazeteler bu haberi verirken, özellikle bu Basın toplantısıyla cumuhrbaşkanlığı seçimi arasında bir ilişki kurmaya kalkışmışlar ve alenen "Türkiye'nin gündeminde terör ve Barzani tehdidi gibi önemli konular var. Ama gazeteciler köşk sürecini soracaklar. Merak edilen, Büyükanıt’ın nasıl bir yanıt vereceği" demeyi de ihmal etmemişlerdir.

Terör ve Barzani tehdidinin zamanlamasını yapanlar bunu Türkiye'de cumhurbaşkanlığı seçimlerine denk getirmiş olabilirler. Genelkurmay Başkanının Basın toplantısı bu yüzden böyle bir süreçte gündeme gelmiş olabilir. Ancak bazı imalar ve hatırlatmalar olsa bile sivil demokrasiye inanmış Basın mensupları, bunu akla getirecek hiçbir yola başvurmamaları gerekirken, tam tersine olayı farklı tarafa yönlendirmeleri, en azından Türkiye demokrasisi açısından bir talihsizliktir.

Demokrasi açısından böyle bir çıkmazı bulunan konunun askeri açıdan da farklı olduğunu sanmıyorum. Hiyerarşik yapıya büyük önem veren Türk Silahlı Kuvvetleri'nde sözgelimi Genelkurmay başkanı seçilecek bir kişi için alt rütbeden bir komutan kişisel görüşünü bildirebilir mi?

Gazetecilerin olaya yaklaşımlarını ve sordukları sorularla Büyükanıt Paşa'yı adeta bir kıskaca almaya çalışmalarını da doğru bulmuyorum.

Bütün bu olup bitenler, yıllar sonra Türkiye tarihi yazılırken, 2007'de yapılan cumhurbaşkanı seçimlerinin de askerin gölgesi altında yapıldığı gerçeğini tespit etmekten başka bir işe yaramayacaktır.