Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Kasım '11

 
Kategori
Öykü
 

Gerçek sevgi sınır tanımaz...

Gerçek sevgi sınır tanımaz...
 

http://www.resimsec.net/r-kalp-143-kalp-695.htm


"Doktor bey, ben organlarımı bağışlamak istiyorum."

"Zemin katta, organ bağışı bölümümüz var. İki tanık huzurunda bir belge imzalarsanız, size organ bağışı kartı verecekler. Burada hangi organlarınızı bağışlayacağınızı da seçebilirsiniz.

"Hayır doktor bey, ben organlarımı şimdi bağışlamak istiyorum."

"Bu durumda bir yakınınıza bir böbreğinizi veya tetkiklerden sonra uygunsa karaciğerinizin bir parçasını verebilirsiniz."

"Bakın, benim organ bağış kartım var. Ayrıca organımı kime bağışlayacağıma dair noterden tasdikli bir tutanağım var. Doku konusunda sakın endişelenmeyin.. Dokular tam tamına uyacaktır."

"Herhalde böbreğinizin birini vereceksiniz"

"Hayır, doktor bey, kalbimi vereceğim."

"Şaka yapıyorsunuz herhalde."

"Hayır, bakın ne kadar ciddiyim."

"Ne yapıyorsunuz? Bırakın o silahı"

"Kalbim sağlam kalsın. Bu saatten sonra beynime ihtiyacım yok."

"Durun, bir dakika."

"Bir silah sesi duyulur ve genç adam başından kanlar akarak yere düşer."

"Alo, hemşire hanım, hemen ameliyathaneyi hazırlayın. Acil durum."

******

BU OLAYDAN İKİ YIL ÖNCESİ

"Baba çok heyecanlıyım, biliyor musun?"

"Tabii, birlikte ilk defa kız istemeye gidiyoruz da ondan, aslında kızın sende  gönlü var, sen de onu seviyorsun. Çok fazla tanımasak da, sen kızın ailesiyle tanıştın, kızı da bizimle tanıştırdın. Bence tek problem, kızın senden üç yaş daha büyük olması. İnşallah, bir problem çıkmaz."

"Annem de senden iki yaş büyük. Sizin evliliğinizde bu konuda bir sorun çıktı mı?"

"Hayır, ama ben senin kendinden 3-5 yaş daha küçük biriyle evlenmeni isterdim. Neyse önemli olan mutlu olmanız."

"Haydi, anne, geç kalacağız. Çabuk ol."

"Tamam Kerem, geliyorum oğlum. Kız kaçmıyor ya."

******

Kerem' in babası Yusuf  bey, babası ile  kayınpederinin yıllar önce kurmuş olduğu bir tekstil atelyesini büyüterek, ihracat yapan bir şirket haline getirmiş ve ağırlıklı olarak İngiltere ve Almanya'ya tekstil ürünleri ihraç etmektedir. İşlerinin gelişmesi üzerine yakında Londra'da bir şube açmayı planlamış ve oradaki şubenin başına da Kerem'i getirmeyi düşünmektedir. Kerem, yabancı dilini geliştirmek için yurtdışına gitmeyi istememiş,  Türkiye'deki British Council'in iş ingilizcesi kurslarına katılarak yabancı dilini geliştirme yolunu seçmiştir. İşte ne olduysa orada olmuş, kendisinden üç yaş büyük olan İngilizce öğretmeni Aslı'ya aşık olmuştur. Aslı'da ona karşı boş kalmamış mantığı duygularına yenilmiştir. Kimbilir, belki de  bu arkadaşlıkta tarihteki büyük aşk öyküsünde adı geçen karakterlerin adlarının kendi isimleriyle eşdeğer olmasının da bir etkisi vardır. Sonunda her ikisi de karşı tarafın aileleriyle tanışmış, şimdi ise söz kesmek için aileler birbirleriyle tanışacaklardır.

******

"Anne, nasıl olmuşum?"

"Kızım, sen her zaman güzelsin. Bu elbise de sana çok yakışmış. Tam bir prenses gibi olmuşsun."

"Züleyha, son aldığım siyah-beyaz kravatımı bulamıyorum."

"Tamam, Mecnun, geliyorum şimdi. Bu adam da bensiz hiçbir şey yapamaz"

"Ne söyleniyorsun hanım?"

"Ne söyleneceğim? Kravatını  bile bana soruyorsun?"

"Tamam da, herşeyi sen kaldırıyorsun, onun için aradıklarımı bulamıyorum."

"Al bak, ceketinin içinde duruyor."

"Tamam, teşekkür ederim. "

"Anne, kapı çalıyor, geldiler galiba."

"Tamam, sen aç, ben geliyorum. Haydi Mecnun sen de çabuk ol biraz."

"Geliyorum, geliyorum."

*****

"Merhaba Aslı,"

"Ooo ne güzel çiçekler bunlar böyle? Hoş geldiniz."

"Hoşgeldin evladım"

"Aslı, sen anne ve babamla tanışmıştın. Sizi tanıştırayım, annem Leyla, babam Yusuf."

"Memnun oldum, ben Züleyha, eşim de...hahh..şimdi geldi. Mecnun misafirlerimizle tanış."

"Hoşgeldiniz, buyrun şöyle oturun, nasıl rahat ederseniz?"

"Anne, ne oldu? Yüzün sapsarı oldu."

"Yok, herhalde tansiyonum düştü. Oturayım, şimdi geçer. Sen bana bir bardak su getirir misin?"

"Tamam hemen getiriyorum."

"Heyecandan oldu herhalde. Ne de olsa ilk defa kız veriyoruz."

"Haklısınız Mecnun bey. Kız ebeveyni olmak daha zor herhalde"

"Aslında hiçbir şey farketmiyor Mecnun bey. Günümüzde erkekler de kızlar da kendi yuvalarını kuruyorlar. Yuvadan sadece kızlar değil, erkekler de uçuyor."

"Haklısınız, dostum."

******

"Eee, kahvelerimizi de içtik. Şimdi gelelim sadede Mecnun bey."

"Tabii, buyrun Yusuf bey"

"Çocuklar birbirlerini görmüş beğenmişler ve evlenmeye karar vermişler. Tabii bu arada niyetlerini bizlere söylediler. Bize de bu formaliteyi tamamlamak düştü."

"Günümüzde gençler kendi kararlarını kendileri veriyor azizim. Her ikisi de yetişkin kişiler. Bizlere de onların düşüncelerine katılmak düşüyor."

"Ben bir şey söyleyebilir miyim müsaadenizle?"

"Tabii söyleyebilirsiniz Züleyha hanım. Buyrun"

"Evliliklerin uzun sürmesi için kişilerin birbirlerini iyice tanımaları gerekir diye düşünüyorum. Bu bakımdan nikah tarihi için acele etmesek diyorum."

"Çocuklar birbirlerini bir yıldan fazla bir süredir tanıyorlar. Tabii, bundan sonra aileler olarak bizler de daha sık görüşeceğiz. Şu sıralar oğlum Kerem'in İngiltere'de işleri düzene koyması için biraz zamana ihtiyacı olacak. Ama bu arada sık sık Türkiye'ye gelip gidecek. Bu zaman içersinde birbirlerini daha iyi tanıyacaklardır mutlaka."

"Biz Kerem'le konuştuk anneciğim. Öyle nişan töreni falan istemiyoruz. Bugün kesilen sözden sonra zamanı gelince nikah masasına oturmayı düşünüyoruz."

"Tamam kızım, Siz nasıl isterseniz?"

"Haydi bakalım kızım, artık seni verdim sayılır. Hayırlı olsun."

"Öpeyim babacığım."

"Berhudar olun çocuklar. Umarım mutlu olursunuz."

******

"Yusuf dikkat ettin mi? Bu akşam Aslı'nın annesi Züleyha hanım kızını vermekte pek ısrarlı gözükmüyor gibi geldi bana. Ne dersin? Aslında kızlarının evlenmelerini en çok anneler ister."

"Ne ilgisi var Leyla'cığım. Görmüyor musun? kadın biraz rahatsızdı. Yüzü sapsarıydı. Sanıyorum hastalıktan yeni kalkmıştı. Babası Mecnun beyi ben çok beğendim.  Adam biran önce kızının mürvetini görmek istiyordu."

"Evet babası candan biri ama, annesini benim pek gözüm tutmadı. Bana biraz soğuk gibi geldi."

"İnsanları olduğu gibi kabul edeceksin. Zamanla alışırsın. Belki de kadının görünüşü hep öyledir."

"İnşallah öyledir."

******

"Yusuf bey, bir hanım sizinle görüşmek istiyor."

"Kimmiş?"

"Adını vermedi. Ama o beni iyi tanır diyor."

"Allah, Allah, gönder bakalım içeri."

"Peki efendim."

******

"Merhaba Yusuf"

"Züleyha, ne işin var burada?"

"Seninle önemli bir konuyu görüşmem gerek."

"Çocuklar hakkında mı?"

"Evet, ben bu evliliğe karşıyım"

"Neden ama? Çocuklar birbirlerini seviyorlar."

"Sebebini söyleyince sen de bana hak vereceksin."

"Söyle o zaman."

"Aslı, senin kızın."

"Aslı benim kızım mı? Ne diyorsun sen?"

"Benden ayrılıp, babanın ortağının kızı Leyla ile evlenirken, ben hamileydim."

"Peki, neden bana söylemedin o zaman?"

"Çocuk için bana dönmedi istemedim. Beni ben olduğun için sevmeni istemiştim."

"Ama ben nişanlıyken, sen alelacele evlenmiştin."

"Evet, kızkardeşimin kaynı yıllardır bana aşıkmış."

"Senden ayrıldıktan sonra, senin çocuğunu taşıdığımı bile bile benimle evlendi ve Aslı'ya da iyi bir baba oldu. Aslı onu gerçek babası biliyor."

"Peki, Mecnun bey beni tanıyor mu? Benden söz etmedin herhalde."

"Tabii ki etmedim. Seni de daha önce hiç görmemişti zaten."

"Sana inanmıyorum Züleyha. Sen nedense çocukların evlenmesini istemiyorsun. Belki de eski aşkınla dönür olmak istemiyorsundur. Ne dersin?"

"Öyle mi? Kolayı var. O zaman DNA testi yaptırırsın."

"Nasıl olacak o? Aslı ile birlikte hastaneye mi gideceğiz?"

"Hayır buna gerek yok. Al bunu."

"O saç fırçasıyla ne yapacağım."

"Bu Aslı'nın saç fırçası. Bu fırçayı sadece kendisi kullanır. Oradan alacağın saç örnekleriyle, kendi saç örneklerini karşılaştır bakalım. O zaman benim haklı olduğumu anlarsın."

"Aman Allahım. Sen ciddisin."

"Sen ne sandın? Ciddiyim tabii

"Peki, bu testi yaptıracağım. İnşallah ben Aslı'nın babası değilimdir. Ama saç örneklerinden tesbit yapılabilmesi için resmi olarak senin de onayın gerekiyor."

"Tamam ama, Aslı bunu bilmeyecek.

"Tabii ki bilmeyecek."

******

"Yusuf bey bize verdiğiniz örneklerle ilgili raporunuz hazır. Alabilirsiniz."

"Tamam teşekkür ederim."

"Alo Züleyha, Rapora göre %99.99 Aslı'nın saç örnekleri benimle uyuşuyor."

"Sana söylemiştim Yusuf. Bu çocuklar evlenemez diye."

"Bunu Aslı'ya söylecek misin?"

"Hayır. Nasıl söylerim böyle bir şeyi? Kızım hayatta benimle görüşmez sonra. Zaten Aslı'nın doğuştan kalp anomelleri var. O kadar tedavi gördü. Buna rağmen tam iyileşmedi. Onun strestten uzak durması gerek. Bir bahane bulup, Kerem İngiltere'ye gidince Aslı'yı unutmasını söyle."

"Kerem'e işin doğrusunu söylemem gerek. Başka türlü Aslı'yı bırakamaz o."

"Ama kesinlikle bundan Aslı'nın haberi olmaması gerekir."

"Kerem böyle bir şeye asla inanmaz."

"Ne yap, yap Kerem'i inandır Yusuf. Ne bileyim ben, elindeki raporu göster mesela."

"Annesinin de haberi olmaması gerek, böyle bir durumdan."

"Evet, bu durumu Kerem'den başka kimsenin bilmemesi gerek."

"Tamam, ben kapatıyorum Züleyha. Bakalım neler olacak?"

******

"Ben bu rapora inanmıyorum baba. Böyle bir şey olamaz."

"Peki o zaman. Senin doktor arkadaşım Adem'e git. Aslı'ya da al. Aslı'ya söylemeden kan örneklerinizi verin ve DNA larınızı karşılaştırın. Ne bileyim? Aslı'ya Hepatit B testi yaptıralım diye bir şekilde ikna et. Hepatit'e bağışıklığınızın olup olmadığını öğrenmek istiyorum de"

"Annem öğrenecek mi bu durumu?"

"Tabii ki öğrenmeyecek. Sakın ağzından bir şey kaçırma."

"Hayret bir şey.. Tıpkı eski Türk filmlerindeki gibi, birbirini seven iki kişi tam evlenecekken, biri çıkıyor. "Siz kardeşsiniz" diyor. Son sahnede ise çocuğun annesi, "Oğlum, senin baban, aslında bahçıvan'dı diyor. Anneme böyle bir şey sorayım mı baba?"

"Ne saçmalıyorsun sen?"

"Ben ne dediğimi biliyor muyum? Şoktayım şu anda."

******

"Hayatım ne var bunda. Sadece Hepatit B ye karşı bağışıklığımız var mı ona bakacağız. Normal bir şey bu. Sonra doktor benim yakın arkadaşım."

"Peki Kerem, senin hatırın için kan vereyim bakalım."

******

"Adem sonuçlar nasıl?"

"Kerem'ciğim Hepatit B ye karşı bağışıklığınız var. Aşı olmanıza gerek yok. Ama DNA yapınız sizin kardeş olduğunuzu gösteriyor."

"Yapma..."

"Maalesef öyle Kerem. Sonra bir şey daha var."

"Nedir o?"

"Aslı'da ilerleyen kroner arter hastalığı var. Sanıyorum kalp anomelleri çocukluğunda yeteri kadar tedavi edilmemiş. Onun hemen tedavi olması gerekiyor."

"Annesi, babama tedavi olduğunu söylemiş ama."

"Durum ilerde ciddi olabilir Kerem."

"Bu DNA raporundan kesinlikle Aslı'nın haberi olmamalı Adem."

"Tabii ki olmayacak Kerem. Sen merak etme."

"Bundan Havva'ya da bahsetme sakın."

"Merak etme, işle özel hayatımı birbirine karıştırmam. Bu sadece ikimiz arasında kalacak."

******

"Bugün son günümüz Aslı. Yarın İngiltere'ye gidiyorum. Bir süre orada kalabilirim. Biliyorsun değil mi?

"Ama beni sık sık arayacaksın değil mi aşkım?"

"Tabii, fırsat buldukça ararım. Ama sanıyorum orada beni yoğun bir çalışma bekliyor."

"Orası 3 saat mesafede bir yer. Bak, sen gelemezsen ben gelirim. Ona göre."

"Bak Adem ne dedi? Senin bu kalp rahatsızlığın ilerlemeden gerekli tedaviyi yaptırman gerekir. Sonra stresten de uzak duracaksın. Söz ver bana."

"Tamam söz."

"Sen beni düşünme. Ben İngiltere'de başımın çaresine bakarım. Senin için en önemli faktör şu anda sıhhatin olmalı"

"Aman kerem. Amma da abarttın ha. Bir şeyim yok benim. Hele sen yanımdayken..."

"Olsun, sağlığın yerini hiçbir şey tutmaz."

"Yarın havaalanına seni geçirmeye ben de geleceğim."

"Hiç gerek yok canım. Sabah erkenden gideceğim. Bence en iyisi burada vedalaşalım. Böylesi daha iyi."

"Ama ben gelmek istiyordum."

"Ben öyle havaalanı gibi yerlerde vedalaşmayı hiç sevmem. Çok hüzünlü oluyor. Biri gidiyor, öbürü arkadan bakıyor, el sallamalar, sanki bir daha görüşemeyecekmişiz gibi geliyor."

"Tamam peki, gelmem o zaman."

"Canım, benim."

"Kerem neden beni alnımdan öptün?"

"Ne bileyim içimden geldi işte."

******

Aradan 2 yıla yakın bir zaman geçer. Bu süre içersinde Kerem İngiltere'den dönmez ve Aslı'ya da aramaz. Sadece gittikten bir ay sonra telefonuna bir mesaj çeker. Mesaj ise şöyledir.

"Affet beni Aslı"

Bu durum Aslı'yı çok sarsar ve kalp hastalığı hızla ilerlemeye başlar. Kroner arter kalp yetersizliği son safhaya varmıştır. Tek çare ise kalp naklidir. Kalp nakli için sıraya girilir ama ona uygun bir kalp bulunamamıştır. Bir gün,

"Alo Kerem?"

"Merhaba Adem. Hayrola?"

"Kerem sana kötü haberlerim var. Aslı çok hasta. Dün hastaneye yatırdık. Acil kalp nakli yapılmazsa çok fazla ömrü kalmadı diyebilirim. Hep seni sayıklıyor. İstersen bir gör derim ben."

"Tamam Adem'ciğim ilk uçakla geliyorum. Havva'ya da selamlar."

******

GÜNÜMÜZ

"Hasta çok kan kaybediyor. Hemen ameliyata alalım."

"Ameliyathane hazır doktor bey."

"Kurşun beynin sol tarafına isabet etmiş."

"Tomografi çekmeye zamanımız yok."

"Hemen açalım."

"Hastanın kurtulması çok zor."

"İlk önce kanamayı durdurmamız gerek."

"Beyin ölümü gerçekleşmiş."

"O zaman?"

"Doku örneklerine bakın hemen, uyuyorsa kalp nakli bekleyen Aslı hanımı ameliyata hazırlayın."

*****

"Doku örnekleri birebir uyuyor doktor bey. Bu kadar tesadüf olamaz."

"Adam intihar etmeden önce doku örneklerinin uyduğunu söylemişti zaten."

"Hemen kalbi çıkarıp, diğer hastaya takmalıyız."

"İlk defa aynı anda iki ameliyat yapıyorum."

*****

"Kalp nakli başarıyla gerçekleştirildi. Aslı hanımın yoğun bakımda durumu çok iyi."

"Olay polise intikal etti. Ama basına yansımaması için çocuğun babası çok gayret sarfetti."

"Yine de polisten bir sızıntı olabilir."

"İnşallah olmaz. Çok sıradışı bir durum bu."

******

"Aslı hanım, geçmiş olsun. Sıhhatiniz çok çok iyi. Yeni bir kalple yeni bir hayata başlıyorsunuz."

"Allah'ın şanslı kuluymuşum ki, hastanede yatarken, bir kalp bulundu."

"Kalbini aldığım hasta neden ölmüş?"

"Trafik kazası. Ama kimlik vermemiz yasal olarak imkansız."

"Allah onun da taksiratını affetsin."

******

3 AY SONRA

"Kerem benim hastalığımı biliyor mudur acaba anneciğim?"

"Hiç sanmıyorum. Kimbilir o şimdi İngiltere'de neler yapıyordur?

"Artık üzülmüyorum anne. Kerem de benim çıkan kalbimle birlikte kalbimden çıktı "

Annesi Aslı'ya söylemediği sözleri  ise içinden şöyle mırıldanmaktadır.

"Eğer Kerem'in kalbini taşıdığını bilseydin onu kalbinden çıkarabilir miydin canım kızım?"




 

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..