Gizem, hayal gücünü tetikler...

Değiştirme, iyileştirme ve geliştirme adına denemeler yapmış ve tüm uğraşlarınız sonuçsuz kalmışsa!

Olduğu gibi bırakın... Dağınıksa toplamaya çalışmayın...

Hem siz kim oluyorsunuz da başkasının yerine düşünüyorsunuz?

&&&

İşin içine gizem katmak her zaman iyidir...

Karıştırmayı severiz; sütlü kahve, kremalı bisküvi, kaymaklı kadayıf, kokusu ağır olur ama bol sirkeli sarımsaklı işkembe çorbası... Gizemli hayat!

Başkalarının sırlarını bilmek istiyor, gariptir, bizimkilerin öğrenilmesini istemiyoruz...

Sır saklar mısınız?

Soruya “evet” diye cevap verdinizse güzel...

Sırları sakladığınız sürece sırlar da sizi saklar...

Tabi saklanmaya ihtiyacınız varsa!

Radyo programı yaptığım dönemlerde, çok popüler olmasam da, seyrek, dinleyiciler gelirdi beni görmeye, bazen, beni bana sorarlardı...

Önceleri en sempatik hallimle “buyurun benim” derdim...

Uğradıkları hayal kırıklığını hissettirmemeye çalışırlardı ama ben anlardım...

Olayın benim fiziksel özelliklerimle alakalı olmadığını yıllar sonra kavradım...

Sorun, dinleyicinin hayal gücüydü!

Kadınların hayallerinde gezinen beyaz atlı prenslerin tek ortak özelliği; atlarının rengidir!

&&&

Gizem, hayal gücünü tetikler... Meraklandırır...

Herkes meraklıdır...

İnternette tanışıp uzun sohbetlerden sonra buluştuğunuz sanaldan bir sevgiliniz oldu mu hiç?

Kadının ( adamın) yedi sülalesini, hayat hikâyesini, sevdiği çiçeği, donunun rengini bilirsiniz ama son yazışmada sorarsınız ; “ seni nasıl tanıyacağım?”...

“ Elimde kitaplar olacak canım...”

Belki soruyu yanlış sordum...

İnternette tanışıp uzun sohbetlerden sonra buluştuğunuz sanaldan bir sevgiliniz olduysa, ikinciye buluştuğunuz oldu mu hiç?

&&&

Aklıma gelmişken “beklemek” diye bir kavram yoktur! Özü kaçmaktır!

&&&

İma etmenin güzel tarafı, karşınızdaki tepki gösterdiğinde, kendinize bıraktığınız kıvırma payıdır...

“Ne istiyorsun?” Sorusuna cevap vermek zordur...

Kişi ne istediğini bilir ama sorulduğunda ima eder...