Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '11

 
Kategori
Deneme
 

Gizli Hazinemiz “ Merak”

Gizli Hazinemiz “ Merak”
 

Merak kavramını, bir şeyi yapmaya, öğrenmeye duyulan yoğun istek olarak yüzeysel olarak ifade edilirse yanlış olmayacağını düşünüyorum. Ama benim için “merak”, bu yüzeysel tanımdan çok daha fazlasını içeren insanlığın bugünlere gelmesine ve daha da ileri gitmesini sağlayabilecek tek kavram. 

İlk olarak korku duygusu ortaya çıkmış, ilk insan, kendisinden aşağıdakilere aldırmamış fakat kendisinden yukarda olanlardan korkmuştur. Gök gürlemesi, şimşek çakması, yıldırım düşmesi hayvan saldırıları ve benzeri olaylardan korkan ilk insan anlam arayışına düşmüş ve merak duygusunu hissetmeye başlamıştır. Merak duygusu ve yaşanan olayları ilk insan kendisinden üstün bir güç olan Tanrı düşüncesiyle açıklamaya anlamlandırmaya çalışmıştır. 

Tanrı düşüncesi, fiziki güçlere, yıldızlara, putlara, karşıt ilkelere, büyük yargıca, evrene evrenin ruhuna tapınma şeklinde değişim ve gelişim göstermiştir. Tanrı düşüncesi insanlara anlamlandırması gereken bir kavram, bir gerçek daha sunmuştur. Ölüm kavramı da tıpkı Tanrı kavramında olduğu gibi insanlarda korkuya sebep olmuş ve ölümü de korkulacak bir kavram olmaktan çıkarmak, anlamlandırmak istemişlerdir. İnsanın öleceğini bilmesinin insan hayatının üzerinde farkında olunmasa da yavaşlatıcı bir etkisi vardır. Ölüm düşüncesi yaşam sevincinin azalmasına ve bu sevincin yarıda kalmasına neden olur. İnsan eğer öleceği günü bilseydi bir gün dahi yaşamayı başaramazdı. İnsanın öleceği günü bilmemesi ve ölümle her gün karşılaşmaması ölümün yaşam üzerindeki yavaşlatıcı kırıcı etkisinin azalmasına yardımcı olur. Hele ki ölümün kişisel bir kavram olduğu kadar toplumsal bir kavram olduğu da düşünülürse her an ölüm gerçeğiyle yüzleşen insanlardan oluşan bir toplumun ilerlemesi de kaçınılmaz olarak yavaşlayacaktır. İlk insan tabiî ki ölüm kavramını bu derece anlamlandıramadı fakat kafalarındaki ölümle ilgili anlam karmaşasını ölümden sonra hayatla anlamlandırmayı denedi. 

Din, Tanrı bu noktada insanların sığınağı, tutunduğu dal olmuştur. Bunu Tanrı’yı yücelterek, “insanların ölümlü tanrılar, tanrılarınsa ölümsüz insanlar” olduğunu söyleyerek ifade etmeye çalışmışlardır. Ölümün anlamlandırılması, insanın kendini tanrının benzeri sayması korkuları yok etmede yeterli olmamış, anlam arayışı bugünlere kadar süregelmiştir. Din ve Tanrı düşüncesinde daha da ilerlenmiş ve sonsuz evrenin varlığını anlamak ve açıklamak için Tanrı ve din düşüncesinin gerekmediğini ileri süren Budizm’e kadar gelinmiştir. Ve ölümden yepyeni bir kavram olan ölümsüzlük kavramı doğmuştur. 

Terzi Hermes’in evrensel düşü bunu çok iyi yansıtmaktadır.: “Kocaman boşluğun en altında ölümlülük mekanı dünya, en üstünde de ölümsüzlük yeri Zuhal yıldızı… Zuhal yıldızı, evrenselin gizini taşımaktadır. Zuhal, parlak bir ışık içindedir. Ruhlar oradan koparak, dünyaya doğru düşmeye başlarlar. Düşüş, büyük ışıktan uzaklaşıldıkça, yavaş yavaş koyulaşan karanlığa doğrudur. Işık ruh, karanlık ise maddedir. Ruh kısa bir sınama için yeryüzüne inip maddeyle birleşecek ama maddeye boyun eğmeyecektir. Ruhun maddeye boyun eğmesi ona yenilmesi demektir. Eğer sınavı geçemezse ruhtaki ışık sönecek ve ruh karanlıkta kalacaktır. Karanlıkta kalan ruh zamanla karanlığın içinde eriyip yok olacaktır. Sadece salt gerçeği öğrenmeyi başaran ruhlar başarılı olacaklardır. O aydınlık şuura ulaşmak için istemek yeterlidir. Yükselen ruh, tüm güzellik, tüm güç, tüm akıl ve Tanrısallığı kendi içinde bulmuş olacaktır. İşte bu ölümsüzlüktür. 

O zamandan bu zamana gelmemizi sağlayan merak kavramını yüzeysel ifade edişlerden kaçınmalıyız. O zamanlarla bu zamanlar arasındaki uçurumlar merak sayesinde kapatılabilmiştir. Ölüm, Tanrı, Ölümsüzlük, hangi kavramı, gerçeği anlamlandırmaya çalışırsak çalışalım temelde merak olmadan hiçbirini anlamlandıramayız… Merak duygumuzu kaybetmemeye, ona sahip olmaya çalışalım tıpkı küçük çocuklardaki merak duygusu gibi canlı tutalım yaşatalım… İnadına merak etmenin yasaklandığı, tehlikeli görüldüğü zamanımızda "Merak'a" sıkı sıkıya tutunalım ki böylece o günlerden bugünlere, bugünlerden de geleceğe bakabilelim 

Güner Deniz Ertoğlu 

 
Toplam blog
: 18
: 683
Kayıt tarihi
: 14.06.11
 
 

Kitap, psikolojiyle, felsefeyle, sanatla tiyatroyla hayatımın anlamını bulma uğraşıyla meşgul bir..