Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '10

 
Kategori
Eğitim
 

Gönen mezunları 2010 buluşması

Her yıl biraz daha artan bir heyecan ve sabırsızlıkla beklediğimiz Gönen mezunları buluşmamız, bu yıl 26 Kasım günü Kemer’deki Rose Otelde gerçekleşti. Bu toplantıları organize eden Mustafa Deniz yine erkenden gelmiş, yeni gelenleri karşılayıp yerleşmelerine yardımcı olmaya çalışıyordu.

Çoğu geçen yıl gördüğümüz yarım asır önceki arkadaşlarımızla tekrar bir araya gelmenin sevincine, bir de 45-50 sene sonra bu yıl ilk kez görüştüğümüz arkadaşlarımızın yeniden keşfi, sevgisi, sevinci eklenince: buluşmamızın anlam ve önemi daha da bir katlandı diye düşünüyorum.

Bunu nereden mi anlıyorum? Çok kolay; herkesin yüzünden okuyorum. Biliyorsunuz insanların yüz haritasını ya da yüz alfabesini okumak için okur-yazar olmaya bile gerek yok. Sevgiyi, sevinci ve mutluluğu sözde değil yüzde bulmak, yüzden okumak çok daha kolay. Burada tek sorun, 45-50 sene sonra ilk kez karşılaşanların birbirlerini tanıyamaması oluyor.

Örneğin Antalya’da oturan bir arkadaşıma, resepsiyonda yeni gelen bir sınıf arkadaşımızı gösterdim. İkisine de “Tanıdınız mı birbirinizi” dedim. “Tanıyamadık, sen bizi tanıştır” dediler. Ben de onlara “Bu 306, bu da 313” dedim. Hemen birbirlerinin adlarını söyleyerek sarıldılar.

Öğle yemeğinden sonra, toplantıya katılanların neredeyse yüzde doksanı otele gelmiş ve tüm lobiyi doldurmuştuk. Oturma yerleri 4-5 kişilik gruplar halinde düzenlenen lobide, yerine göre üç-dört grup birleşerek, on-on beş kişilik gruplar oluşturuyorduk. Olmadı grup grup dolaşarak, buluşmanın heyecanını herkesle paylaşmaya çalışıyorduk. Akşam yemeğine dek bu heyecan, çocukların en çok sevdikleri bir oyuna odaklanıp kendilerini kaybetmesi gibi, sürüp gitti.

Bu arada hanımlar ne yaptı derseniz, “Onlar da kendi başlarının çaresine baktılar” dersem yanlış bir yargı olmaz sanıyorum. Çünkü biz artık zamandan kopmuş, hanımsız bir dönemi, 12-18 yaş arası Gönen’i yaşıyorduk. Bu yüzden hanımları hepten unutmuştuk. Fakat sağ olsunlar, onlar bizim bu çocukluğa dönüşümüzü anlayışla karşıladılar ve onlarda kendi aralarında kaynaşarak, çok sıcak bir bağ oluşturdular.

Akşam yemekten sonra bize ayrılan salonda toplandık. Mustafa Deniz’in açış konuşmasının arkasından Niyazi Altunya Gönen ile ilgili anılarını ve bu okulların önemini anlattı.

Bu toplantılara, bu yıl Niyazi Altunya’nın ilk kez katılması da büyük bir kazanım oldu diye düşünüyorum. Türkiye’de eğitimin ve eğitimcilerin sorunları, köy enstitüleri ve öğretmen yetiştirme gibi temel konularda uzman bir kişi olarak Niyazi Altunya, bu kavuşmaların duygusallığına, bilimselliği ve sorumluluklarımız üzerinde düşünmemizi de ekleyecek gibi görünüyor.

Nitekim gelir gelmez, eğitim ve ülke sorunlarının tartışıldığı panel, seminer gibi bir şeylerin yapılıp yapılmadığını sordu. Ve hepimize, bu güne dek böylesi bir etkinlik yapılmamasının eksikliğini hissettirdi. Gelecek yıllarda, otel ile anlaşma yapılırken, yalnızca gece eğlence için değil, gündüz de panel için salon ayarlanması kararlaştırıldı.

Hazır Niyazi Altunya’yı bulmuşken, onunla Gönen, örgütlü toplum ve eğitim sorunları üzerine bir söyleşi de yaptım. Bu söyleşiyi ileriki günlerde burada yayınlayacağım.

Sonra Hidayet Karakuş söz alarak Gönen’in yaşantımızdaki önemini ve Gönen’liliğin ne anlama geldiğini anlattı. Atatürk’le ilgili anekdotlar aktardı.

Okulumuzun yetiştirdiği ikinci Fakir Baykurt olarak benimsediğimiz Hidayet, bu toplantıların tiryakilerinden birisi. Onun bu yıl, Orhan Kemal Roman Ödülü’nden sonra Dil Derneği Ömer Asım Aksoy ödülünü de kazanması, hepimizi onurlandırdı.

Tabii ki Hidayet’le de bir söyleşi yaptık. Köyünden, Gönen’den, kitaplarından ve Sivas Katliamından nasıl kıl payı kurulduğuna dek, her şeyi konuştuk. Bu söyleşiyi de ileriki günlerde burada yayınlayacağım.

Bu arada konuşmaların yanı sıra, sazlı sözlü eğlence de sürüyordu. Hüseyin Er sazıyla, Erdal Özdemir udu ile çalıp söylediler. Özellikle okulda oynanan zeybekler ve Teke Yöresi oyunları oynandı, halay çekilerek, dans edilerek gece boyunca, geçmişle günümüz arasında gelip gidilen, duygusal döngüler yaşandı diyebiliriz

(Devam edecek)
 
Toplam blog
: 81
: 702
Kayıt tarihi
: 21.11.08
 
 

Nazmi Öner 1946 yılında Burdur’un Bucak İlçesine bağlı Seydiköy’de doğdu. Seydiköy İlkokulu v..