Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '11

 
Kategori
Futurizm
 

Graham Fuller ve İslamsız Dünya Tezgahı (8)

Graham Fuller ve İslamsız Dünya Tezgahı (8)
 

Graham E. Fuller ABD’de VIP olarak kabul edilen önemli insanlardan biri. CIA’nın Ulusal İstihbarat Konseyi Başkan Yardımcılığı ve yine CIA’nın Ortadoğu masası şefliğini yapmış bir devlet adamı, Afganistan’daki operasyonların şefi, yazar, düşünür, tarih profesörü, siyaset bilimci ve RAND Kuruluşu (Research ANd Development Org) üyesi. Türk tarihine, Osmanlı’ya, Türk toplumuna, Türk-İslam Sentezi’ne, Türk diline, F. Gülen hareketine ve AKP’ye olan ilgi ve teveccühlerine şaşmamak elde değil!

Bay Fuller’in İslâmiyet hakkında, Ortadoğu’da olup bitenlerin sebep ve sonuç ilişkileri ile Türkiye hakkında geniş bilgisi var. Bu konulardaki kitaplarının ve makalelerinin sadece adlarını okumak dahi, Fuller’in Türkiye’de fikir beyan eden pek çok zevatın akıl hocası ve BOP projesinin tezgâhtarlarından biri olduğunu anlamaya yetebilir:

1- Yeni Türkiye Cumhuriyeti (New Turkish Republic: Turkey As a Pivotal State in the Muslim World) 2- Türkiye’nin Yeni Dış Politikası: Balkanlardan Batı Çin’e kadar (The New Foreign Policy of Turkey: From the Balkans to Western China) 3- Doğu Avrupa’dan Batı Çin’e kadar: Türkiye’nin Dünyada Büyüyen Rolü ve Bunun Batı Çıkarlarına Etkileri(From Eastern Europe to Western China: The Growing Role of Turkey in the World and Its Implications for Western Interests) 4- Türkiye’nin Yüzü Doğu’ya Çevrili(yor): Ortadoğu ve Eski Sovyetler Birliği’ne Yeni Yönlenmeler (Turkey faces East: New orientations toward the Middle East and the old Soviet Union) 5- Türkiye Ziyareti: 20 yıl aradan sonra Türk toplumu ve kültürü üzerine düşünceler (Turkey revisited: Reflections on Turkish society and culture after 20 years of absence) 6- Türkiye’nin Kürt Sorunu (Turkey’s Kurdish Question) 7- Kürtlerin Kaderi (The Fate of the Kurds) 8- Siyasal İslâm’ın Geleceği(The Future of Political Islam) 9- İslamsız Dünya (A World Without Islam) 10- Kuşatılmışlık Hissi: İslâm’ın Jeopolitiği ve Batı Dünyası (A Sense of Siege: The Geopolitics of Islam and the West) 11- Ulusları Parçalama (The Breaking of Nations) 12- Dünyanın Sınırların Yeniden Çizilmesi (Redrawing the World’s Borders) 13- Bir Sonraki İdeoloji (The Next Ideology) 14- Arap Şiiler: Unutulan Müslümanlar (The Arab Shi’a: the Forgotten Muslims) 15- Basra Körfezi Efsaneleri (Persian Gulf Myths) 16- İran’ın Basra Körfezi’deki İstikrarsızlaştırma Potansiyeli (Iran's Destabilizing Potential in the Persian Gulf) 17- Gençlik Faktörü: Ortadoğu’nun Değişen Nüfus Dağılımının ABD Politikalarına Etkileri (The youth factor: The new demographics of the Middle East and the implications for U.S. policy) 18- İsrail’in Batı Yakası Dönüşü Olmayan Nokta mı?(The West Bank of Israel: Point of no return?) 19- Orta Asya: Yeni Jeopolitikalar (Central Asia: The New Geopolitics) 20- Gelecek Onyılda Irak: Irak 2002’ye kadar yaşayabilecek mi? (Iraq in the next decade: Will Iraq survive until 2002)

Bay Fuller’in son makalesindeki 2002 yılına dair “öngörü”süne dikkatinizi çekmek isterim. 1993’te yazılmış bu rapordaki tutan tahmin acaba Fuller’in tahmini mi; yoksa CIA - Pentagon - Rand - PNAC işbirliğinin eseri mi; çünkü Irak tam 10 yıl sonra 2003’te işgal edildi! Ne güzel.. Plânları yap, bunları kendi istihbarat elemanlarına kitap veya makale olarak yazdır ve 10 yıl boyunca bunun gerçekleşmesi için zemin yokla, zemin hazırla... Ne tezgâh, değil mi?!

Gelelim Bay Fuller’in sağ gösterip sol vuran “İslamsız Dünya” adlı kitabına... Kitabın içeriğinde başlığın çağrıştırdığı bir anlam, yani “İslâmiyeti dünyadan silelim” imâsı yok; fakat satır aralarında Bay Fuller’in böylesi bir derin dileğinin var olduğunu da görmek mümkün. Sayın "Küresel Vizyonerimiz" kitabını özetle şu fikirler üzerine kurgulamış:

“Hz. Muhammed doğmasaydı ve İslâmiyet diye bir din var olmasaydı; bugünkü dünya insan doğasındaki özellikler yüzünden yine bugünkü durumda olurdu. Aslında bugünkü İslâm coğrafyasındaki durum Batı Emperyalizminin kısır görüşlü davranışlarının yarattığı bazı olumsuzlukların da sonucudur; Batı hem Müslümanların gelişmelerinin olağan evrimleşmesinin önünü kesti, hem de radikalizmin doğuşuna zemin hazırladı. Batı’dan bu açıdan fazlaca etkilenmeyen Osmanlı ise çok daha kurumsal bir devlet yapısına ve geleneğine sahip olduğu için radikalizme pek fazla geçit vermedi.

“Bugünkü Neo-Osmanlıcıların milliyetçiliği bırakıp ümmetçi olmaları çok daha iyidir; çünkü İslam herkesi kucaklar ve o yüzden birleşme arayışlarında en kabul görecek ortak paydayı kolayca oluşturabilir. Zaten isteyen herkes kolayca Müslüman olabilir; fakat milliyetçilik bunun tersidir, yani ayrımcıdır. O nedenle pek çok İslamcı Müslüman, Arap milliyetçiliğine karşı durmuştur." (2023’te Halifeliğin geri geleceğini ve kurulacak Ilımlı İslam Cumhuriyeti’nin içine bazı Arap ülkelerinin de gireceğini öngören bazı yazarlarımız, siyasetçilerimiz ve ideologlarımız Bay Fuller’den ilham almış olacaklar! MS)

Kanada’da bir köyde yaşadığı söylenen Bay Fuller, 'Yeni Türkiye Cumhuriyeti' adını verdiği bir başka kitabında Türkiye'nin değişen dış politikasını irdelerken, Türkiye’nin Müslüman kimliğiyle yüzleşmesinin olumlu yönlerini anlatıyor ve Bay Gülen’e bol keseden övgü ikram ediyor. Fakat İslamsız Dünya adlı bu kitabında onca övgünün binde birini dahi Mustafa Kemal Atatürk’e yollamayı aklına getiremediği gibi, sözü evirip çevirip bakınız nereye getiriyor:

“Arap milliyetçiliğine karşı duran İslamcıların en büyük kâbuslarını -dinin tüm araçlarına karşı sert bir tavır takınan- Atatürk yarattı. (!) Müslümanlar için yaptığı en kötü şey ise Halifeliği kaldırmaktı. Çünkü Halifelik Kurumu, Emperyalist Batı’ya karşı İslam'ın bütünlüğünü temsil diyordu. (Sanki kendisi o Emperyalist Batı’nın liderliğini yapan ülkenin tepesindeki insanlardan biri değilmiş gibi konuşuyor Bay Fuller! MS) Türkiye'nin komşularına yönelik düşmanca bir tavır sergiledi. (Bay Fuller, İngiliz casusu “Arabistanlı Lawrence”’in yaptıklarını ve Faysal isyanlarını hiç kimse okumamıştır zannıyla hareket ediyor sanki! Yukarıda Batı Emperyalizmini suçluyordu; şimdi Atatürk'e karşı taarruzda!? MS)

Mustafa Kemal İslâm dünyasına çok büyük kötülük etmiştir; bugün İslam dünyasının Batı karşısındaki zayıf konumu Atatürk'ün icraatları yüzündendir!” (Sanki Rönesans, Reform, Kolonicilik, Aydınlanma Çağı, Engizisyon ve Kilise’yi kiliseye hapsetme mücadeleleri, Endüstrileşme Çağı gibi süreçlerin yaşandığı 400 yıl içinde gelişen Avrupa ile makas farkını açan Müslümanların her kabahatinden 400 yıl yaşamış bir Atatürk sorumluydu?! 17’inci kitabının adı Gençlik Faktörü olan Bay Fuller belli ki tarih bilmeyen yeni kuşak gençlere bu palavrayı yutturmayı ve onları kışkırtarak, “Tahrir/Özgürlük” meydanlarına sürükleyip rejim değiştirme tezgâhlarını plânlamış mesai arkadaşları ile birlikte!)

Sanıyorum, Bay Fuller’in tâ Hz. İbrahim döneminden başlayıp Haçlı Seferleri’ne kadar ve oradan bugüne nasıl gelindiğine dek upuzun bir dinler tarihi ile doldurduğu kitabındaki tezgâh yeterince anlaşılmıştır: BOP’un lider ülkesi, laikliği ve Atatürk ilkelerini unutacak ki Ilımlı İslâm rejimi adı altındaki Türkiye, Ortadoğu’ya örnek ve lider bir ülke olabilsin!..

Kitabın son bölümündeyse özetle şunlar yazılı: Radikal İslâmcıların ürettiği teröristleri takip edip öldürme işini ABD artık bırakmalı. Hatta hiçbir Müslüman ülkede yabancı (AB ve ABD’li) asker kalmamalı ve Batı tüm diktatör liderlere verdiği desteği tamamen çekmeli. Demokrasi ve özgürleşme mücadeleleri polisiye tedbirler ve istihbarat aracılığıyla yürütülmeli ki, Müslümanlar kendi teröristlerini ve diktatörlüklerini kendileri yok edebilsinler. İsrail ise yayılmacılığı bırakıp kendi topraklarına çekilmeli ki -Hamas’a rağmen- o bölgede barış sağlanabilsin!

Son söz: Sanıyorum Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın 2009 yılında Davos'taki “one minute” çıkışı sırasında, yanında oturan İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e hitaben “Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz!” diye sürdürdüğü sert konuşmasını, muhatabının neden son derece sakin bir tavır içinde dinlediği ve neden tepki vermediği şimdi daha iyi anlaşılıyordur.

Günün sorusu: Aldığımız bunca dış borca karşın neyimizi rehin veriyoruz, bilen var mı?!

Günün sözü: “Bir sürü dostunun içinde elbet düşmanların olacak; ama unutma ki onca düşmanın içinde belki de seni dostun vuracak.”

 
Toplam blog
: 147
: 2923
Kayıt tarihi
: 05.05.07
 
 

İngilizce öğretmeniyim, çevirmenim, dilmaçım, araştırmacıyım. / Beş kitabım var: Beynin Kimliği, ..