Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Gülme meditasyonu...

Gülme meditasyonu...
 

"Çok gülmek ağlamak getirir ! "

" Kız kısmısı gülerken dişlerini göstermez ! "

" Sessiz gülsene biraz ! "( nasıl olacaksa sessiz gülmek )

"Şşşştt..çocuklar sessiz olun, dersin ahengini bozmayın ! "

" Ben size ne dedim ! Hadi şimdi sınıfın dışına çıkıp , deliler gibi gülün orada ! "

Bütün büyü bozuldu, endorfinlerim yarım kaldı ! Artık kızlar tuvaleti bile kar etmez bana.

Önce mahalle baskısı, baba otoritesi ile başlar gülme volüm ayarlamaları.

Mahallenin çok bilir büyükleri, gülmenin de ayarını bilirler doğal olarak.

Babalar ise , otorite simgeleri olarak kız çocuklarına ayar çekme derdine düşmüşlerdir. Ne yapıp edip, çok gülmekle namusu orantılarlar tuhaf bir biçimde.

Anneler sessizce izler, kendi kıstırılmış ayarlarına yapılan berdel zamanlarını.

Mahalle baskısını , baba dayatması sonra da öğretmen ayarları takibeder.

Hep de ya bayrak töreninde gelir kriz, ya da dersin en olmadık bir anında.

Gelince de durmak bilmez doğal olarak. Endorfinler, serotoninler en üst seviyede ! Mutluluktan ve de katılmaktan ölmek üzeresindir..

Ama…kendi ayarları kontrol altına alınmış öğretmenler endorfin ayarı yapmada birebirdirler!

Tam mahalle baskısı, baba otoritesi, öğretmen ayarlarından kurtulup endorfinlerin , serotoninlerin en üst seviyelerine çıkacağını hayal ettiğin sıralarda…

Rüyalarındaki beyaz atlı prensin çıkagelir ansızın.

Ve seni terkisine alıp, pamuk yığını bulutların en tepesine çıkarıverir.

En tepesine çıkarır ki , aynı hızla yere çakılasın !

Yine ayarlar , baskılar, dayatmalar , bildik teraneler başlar.

"Herkes bize bakıyor, sesli gülme ! "

"Koca kadın oldun, hala çocuk gibisin "( sanki kusurmuş gibi her şeye rağmen hala çocuk kalabilmek )

Düşen endorfin seviyelerin ile birlikte bulutların üstünden tepetaklak bir yolculuk başlar, en sert beton zeminlerin üstüne doğru!

Tüm sindirim sistemin ayakta, isyanlardadır artık !

Ya endorfin , serotoninlerin hesapsız yükselişini ya da

Sırasını bekleyen tansiyonlar v.s leri seçmekle karşı karşıyasındır.

Ve yine tuhaf biçimde , birileri namusunuzun bekçiliğine soyunmuş , soyunurken de " gülmenizin ayarları " namusunuzun kıstası alınmıştır her nedense ...

Üstelik bir Alman psikoloğun yaptığı tüyler ürpertici araştırma da sizi kanıtlar niteliktedir :

Araştırmaya göre, insanlar gittikçe daha az gülüyor. Ortalama alındığında, 50'li yıllarda günde 18 kere gülen sıradan insan, artık günde 6 kereyi geçemiyor! Çocuklarsa daha iyi durumda, günde 400 defaya kadar çıkabiliyorlar!

Kitapların birinde Zen Budistlerinin yapmakta oldukları gülme meditasyonuna raslamıştım . Yere bağdaş kurup , halka halinde elele tutuşan Budistler gülmeye başlıyorlar .

Önce hafiften hafiften. Gittikçe yükseliyor volüm zaman içinde. Ve gülme eylemi bulaşıcı bir hastalık gibi birbirlerine sirayet ediyor. Gülme meditasyonu saatlerce devam ediyor.

Bizim Budistlerin yaptığı, sahtesiyle egzersiz yaparak, gerçeğine vücudu alıştırma!

Yani sık sık gülmeyi öğrenmeye çalışmak, ki onlara göre gülmek , sindirim sistemine masaj yapmakla kalmayıp bütün iç organlara giden kanı arttıran bir aktivite.

Solunum sistemini de güçlendirip, vücuda daha fazla oksijen girmesini sağlıyor.

Daha da önemlisi, gülmek, bağışıklık sistemini güçlendirdiğinden, yüksek tansiyondan depresyona, soğuk algınlığından alerjiye, astımdan ülsere, strese bağlı hastalıkların yüzde yetmişiyle de baş etmenizi sağlıyor.

Keyfinizin gelmesi, psikolojik rahatlama, kendini iyi hissetme falan, zaten hepimizin bildiği faydalar.

1960'larda Saturday Review'nun editörlerinden biri, ağrılı bir eklem hastalığına yakalanıyor. Olumlu duyguların hastalığı iyileştirme gücüne inanan gazeteci, her gün düzenli olarak Marx Biraderler'in komedi filmlerini (bizde 'Yavruyla Katip' diye bilinir) ve gizli kamera şakalarını seyrediyor. Bu ilginç deneyinin sonunda ise, 10 dakikalık kahkaha serisinin, kendisine 2 saatlik acısız, ağrısız uyku kazandırdığını buluyor! Elbette bilimsel olarak kanıtlanmış bulgular değil bunlar.
Ama gülme sonucunda ortaya çıkan endorfinlerin kas spazmı, romatizma gibi hastalıkların ağrısını azalttığı kanıtlanmış. Gülme yogası yapan kadınlar ise migrenden kaynaklanan baş ağrılarının azaldığını ve seyrekleştiğini iddia ediyorlar. Bir başka araştırmaya göre, gülmek, vücuda serotonin salgılattığı için, mesela koşmaktan daha iyi bir aktivite. Çünkü gülerken de kan basıncı yükseliyor, kalp atışları artıyor, ama koşarken ortaya çıkan serbest radikallerden eser yok! Standford Üniversitesi'nden Dr. William Fry ise "Bir dakika süren kahkaha, kürek makinesindeki 10 dakikaya eşit" diyor!

Gülmenin bunca faziletlerine rağmen , mahalle baskısı, baba otoritesi , koca dayatmasını aşsan da , kazara oğlun varsa yandın demektir !

O tuhaf ilişki yeniden çıkar karşına.

Benim kızlar arada bir " Anne gibi olsana anne ! " deseler de...

Menfaatler müşterek, kim takar onları !

Çünkü ;

Özgürlük , ayar baskısı olmadan kahkaha atabilmektir birazda !

Kim ne derse desin , şu Hıncal Uluç'un ayarsız kahkahalarına bayılıyorum !

Otobüste , orada burada , en olmadık yerlerde , hiç nedensiz kahkahalar atan çocuklara, gençlere , tüm insanlara ve kıkır kıkır kıkırdayan orospulara.

Herkes cık cık....larken, ben hadi yine gülün der gibi adeta yalvararak bakıyorum onlara. Çünkü birazdan bende katılıyorum meditasyona .

Bazan en olmadık toplantıların ortasında geliveren gülmelerime bayılıyorum. Ahh...yine azar işitsem de krizlere girsem misali.

Şu " Avrupa Yakası" na da bayılıyorum ! Yıllardır her çarşamba ekran başındayım. Millet çoktan 'Yaprak Dökümü' ne geçti ama ben hala oralardayım, az önce de oradaydım. Şahika'ya , Burhan'a , İffet' e , Fatoş'a ve tabii Gülse' ye gülmekten bayılıyorum.

Tek başıma bile olsam salıveriyorum kahkahaları.

Üstelik kahkahalarıma ayar yapacak kimse de yok !

Hem annem bana "gülen yüzün solmasın kızım " derdi hep ...

Hadi sizde başlayın meditasyona ,

İstim nasıl olsa arkadan gelir !

 
Toplam blog
: 171
: 2319
Kayıt tarihi
: 15.02.07
 
 

Düşünen, üreten, kendine, insana, çağına sorumlu, tavırlı, taraflı , çağdaş ve yüzü aydınlığa dön..