Güneydoğuya yazık oluyor,farkında mısınız?

Ülkemiz öyle bir coğrafyada yaşıyor ki gündemi takip etmek neredeyse imkansız.K.Irak operasyonu,geri çekilme,çekilmenin sebebi,AKP’nin kapatılma davası,Ergenekon soruşturması gözaltıları,Sosyal güvenlik yasa tasarısı,karşı protestolar,Nevruz olayları derken gündemin sıcaklığını korumaya devam ediyor.Gün geçmiyor ki normal bir kaç saat geçirmemizin ardından kendimizi tuhaf hissediyoruz.

Arada Fenerbahçe’nin Sevilla’yı elemesi ve üst kurada İngiliz devi Chelsea’yle eşleşmesi gündemdeki aşırı gerilimi bir miktar düşürse de tansiyon bir türlü düşmüyor.

Dünyanın olası bir ekonomik krizin etkisi altına girme olasılığının, ülkemizin kırılgan ekonomik yapısının da dönülmez noktalara getireceğini ekonomi uzmanları bas bas bağırırken ne yazık ki önlem adına ortada hiçbir şey göremiyoruz.

Devletin yürütme organı hükümet üyeleri kapatma davası açan yargı üyelerine ağız dolusu hakaret edip meydan okurken,hâlâ iddianamesi bile hazır olmayan Ergenekon soruşturması için yargının üstünlüğünden dem vuruyor.Bu çelişki yargı,dolayısı ile savcılar üzerinden,hukuk üzerinden bir güç gösterisine,gövde gösterisine dönüştürülüyor.

Bütün bu karmaşa içinde ülkemizin güneydoğusunda hemen her gün bir eylem,bir olay patlak veriyor.Her eylemin ön saflarında çocuklar,gençler,kadınlar var.Ellerinde Apo ve PKK bayrakları ile devlete kafa tutuyorlar,güvenlik güçleri ile çatışmaya giriyorlar.Ve ne yazık ki ölümle sonuçlanan olaylar oluyor.

Ülkemizin güneydoğusuna yazık oluyor...

Kürtlerin ne istediği konusunda her kafadan bir ses çıkıyor; Radikal gazetesi, Kürt aydınlarının çözüm için görüşlerini alıyor(3 Mart 2008). Yanıtlar:
Ahmet Türk (DTP Grup Başkanı): Demokratik özerklik ve kültürel haklara güvence istiyoruz. Kamuda Kürtçe de kullanılmalı.
Ümit Fırat (Yazar): Kürtçe eğiim ilk adım olabilir ve af düşünülebilir.
Sertaç Bucak (Hak Par Genel Başkanı): Federatif bir yol mümkün..
Tarık Ziya Ekinci (Yazar): Eyalet sistemi ve yerinden yönetim çözümü getirir.
Şerafettin Elçi (KADEP Genel Başkanı): Yurttaş tanımı değişmeli...
Berivan Aymaz (Kürt Araştırmaları Merkezi): Kürt kimliğinin tanınması için Anayasa değişikliği yapılmalı...
Sezgin Tanrıkulu (Diyarbakır Barosu Başkanı): Anadilde eğitim sağlanmalı.
Aysel Tuğluk (DTP Milletvekili): Demokratik Cumhuriyet istiyoruz.

Bombalı paket gibi ortada duran (adına ister kürt sorunu ister g.doğu sorunu) bu soruna nasıl bir yaklaşabiliriz?Bizim trafik kazalarına nasıl müdahele ettiğimizi ve ilk yardım konusunda ne kadar cahil olduğumuzu,Aids hastalığının bize birşey yapamayacağını alem-i cihan biliyor.Eğer bu mantıkla yaklaşırsak bomba elimizde patlar. Diyarbakır belediye başkanı Osman Baydemir’in “PKK 29.Kürt isyanıdır”açıklaması,bu yaklaşımla çözüme katkı sağlayabilir mi?

Bu konuda kürt insanını yüce mecliste temsil eden Demokratik Toplum Partisi(DTP) kitlelere hakim olabilecekken gerilim politikası uygulayarak çözüme katkı sağlamıyor.Çözüm için gereken aklıselim maalesef bir türlü oluşamıyor.İktidarı temsil eden AKP’nin de muhalefeti temsil eden CHP ve MHP’nin de somut bir yaklaşımı ,projesi görünmüyor.

Dokuza bölünen Yugoslavya(10.yolda-Bosna Hersek),dinî etnik olarak üçe bölünen Irak,darmadağın olan Afganistan coğrafyalarının merkezindeki Türkiye’nin dinî ve etnik kırmızı çizgilerini koruması için gereken duruşu gösterdiğini söyleyemem.Sade bir vatandaş olarak (kafamın bastığı kadarı ile) söyleyeceklerim şunlardır:

1.Terörün bir an önce durması şart.Askeri operasyonlar,şehitler,akan kardeş kanları, binlerce ölü ve yaralı sorunu daha da ağırlaştırıyor.

2.Seçim yatırımları olarak algılanan ve bilmem kaçıncısı açılan paketlerin içinden anadil kullanımı başta olmak üzere kültürel iyileştirmelere ağırlık verilmelidir.

3.Bin yıldır kardeş olan,kız alıp veren,ticaret yapan kürt halkı ile toplumun diğer kesimleri arasında düşmanlığa varan ayrımcılığın önüne geçilmelidir.Türk ne ise kürt de odur ve bu cumhuriyeti kuran her kürt Türkiye Cumhuriyeti’nin bir parçasıdır.Ahmet Aydın ne kadar lâz ve Türk ise,Şemdin Sakık da o kadar kürt ama o kadar da Türk’dür.

4.Bölgedeki ekonomik yatırımlar bölge halkının yaşamına etki edecek biçimde hareketlenmelidir.Kredilendirme yapısı bölge halkının yararına yeniden oluşturulmlıdır.Sanayi canlanmalı,tarımsal ve hayvansal ticaretin önü açılmalıdır.Bu yatırımlar AB,ABD ve IMF sarmalından arınmış bir politika ile biçimlenmelidir.

5.Aşiretlerin ve ağaların bölgedeki etkinliği ve zenginliği bölge halkının yararına şekillendirilmelidir.Aşiret mensuplarının eğitim ve kültür seviyelerini artıracak çalışmalar yapılmalıdır.

6.Bu bölgede çalışmak isteyen gönüllü kamu görevlileri teşvik edilmelidir.Kira,yol yardımı,lojman,ücret gibi şimdi de uygulanan politikalar revize edilerek cazip hale getirilmelidir.Başarı mutlaka ödüllendirilmelidir.

7.Okul ve hastane gibi temel ihtiyaçları karşılayan kamu kurumlarını tabela kurumu olmaktan çıkarıp tam teşekküllü hale dönüştürülmelidir.

8.Bölge halkı çözümü destekleyen oluşumların etrafında olmalıdır.Bölge politikacılarını akılcı çözümler ve projeler üretmeye zorlamalıdır.

9.Mutlaka ve mutlaka aile planlamasına dikkat edilmesi gerekmektedir.Bölgedeki sosyo-ekonomik yapının birincisi olan eğitimsizlik ve işsizliğin temelindeki çok çocuk yapma kuralı ortadan kaldırılmalıdır.

10.Kadınların eğitimi için özel çalışma yapılmalıdır.Mikro kredi seçenekleri ile kadınların aile ekonomisine katkı sağlamasına çalışılmalıdır.Kadınlar arasında okur-yazarlık oaranının yükseltilmesi ve gerekirse ilköğretim verilmesi sağlanmalıdır.

11.Türkiye cumhuriyeti vatandaşları olarak bu cumhuriyete sahip çıkılması sağlanmalıdır.Atatürk ilke ve devrimlerinin milliyetçiliğin her türüne karşı duran yapısı etrafında sımsıkı kenetlenilmelidir.

12.AKP ve diğer partiler seçim yasasını,partiler yasasını topyekün değiştirecek adımları atmalıdır.Seçmen milletvekilini kendisi seçmelidir.Partilerin liderlik sistemi ağalık sisteminden kurtarılmalıdır.Ülkenin geleceğine yön verecek dinamik ve genç kadroların önünü açacak düzenlemelere gidilmelidir.Bilim ve teknolojiye ayak uyduracak parti yapılaşması oluşturulmalıdır.İngiltere’de İşçi partisi iktidarda iken bizim işçilerimizin oy verecek parti bulamayışı konuya bir örnektir.

Benim kıt aklımla oluşturabildiğim ve daha da ekleyebileceğim tespitlerim bunlardır.Bu ülkenin güneydoğusuna da kuzeybatısına da yazık etmemek hepimizin boynunun borcudur.Eli kalem tutan insanların kaleminden barut değil barış yazısı çıkmalıdır.Alacakaranlık da aydınlık sayılır ama öğle vakti aydınlığına benzemez.

Irak’a ve Afganistan’a özgürlük getirme vaadiyle ayak basan ABD’nin kan,gözyaşı ve ayrımcılıktan başka birşey getirmediği gözönündeyken ,gelin bu ülkeye yazık etmeyelim.Vakit geç değil...

* * * * * * * * * * * * * * *

Blognot1:Ateşe ateşle karşılık verenlerin elinde kalan genellikle küldür.(A.V.Buren)

Blognot 2: Tüm cep telefonu operatörlerinden 3919 YANGIN yazarak Türk Hava Kurumu’nun yangın söndürme uçağı alım kampanyasına 6 YTL katkıda bulunalım.6 YTL ormanlarımız için umut olsun.Ayrıntılı bilgi için :

http://www.thk.org.tr/2005/anasayfa.htm