Hac

Hac mevsiminin gelmesiyle birlikte kutsal topraklara yolculuklar başladı. Gazete ve ekranlarda hacı adaylarının ve kutsal toprakların görüntüleri takılıyor gözüme. Bu görüntülerin arasında ‘sosyetik hacı’ denen bir zümrenin görüntüleri dikkatimi çekti. Medyanın gözlerimize soka soka ayyuka çıkardığı bazı medyatik simaların hacı olma isteklerinden ya da kutsal topraklara gitme hazırlıklarından bahsediliyor bugünlerde.

Ünlü bir manken kızımız hacca gitmek istediğini belirtmiş. Bu haberi okuduğumda hede-hödö gibi bir şeyler mırıldanıp, neden olmasın o da gider canım demişim. Ünlü olmak başka, kutsal toprakların aşkıyla yanmak başka. Karıncanın ayak seslerini kara gecede, kara toprakta duyan Rabbim bu kızcağızımızın da yüreğini duyacaktır ve onu da davet edecektir, umarım…

Sosyetik ya da medyatik isimlerin kutsal topraklara gitme isteklerinin sorgulanması ya da ne kadar samimi olduklarının hesaplanması değil elbet yazmak istediklerim. Bu sosyetik ve medyatik isimler sıradan bir hacı adayının üç-dört katı para ödeyerek umre ya da hac ziyaretlerini çok lüks şartlar altında gerçekleştirmektedirler…

Peygamberimizin (S.A.V) çoğunlukla hurma ve sudan başka yiyeceği olmamıştır. Öldüğünde hırkadan başka hiçbir şeyi yoktu. Dinimizde israf ve gösteriş haramdır. Bu simaların dini vecibeleri nasıl yerine getireceği hakkında dilimin ucuna kadar geliveren hede-hödö leri yazacak değilim. Sadece merak ediyorum bu kadar lüks şartlar altında yapılan hac ve umre farizaları sizce peygamberimizin (S.A.V) hoşuna gider miydi?