Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hakaret et rahatlarsın...

Hakaret et rahatlarsın...
 

Okul yıllarınıza dönün lütfen. Çoğu kez öğretmeniniz size bağırmıştır. Evet ne oldu diyeceksiniz. Peki öğretmen size bağırırken hakaret etme hakkına sahip midir? Normal midir bu? Atıyorum size hakaret ettikten sonra, sizin bu dünyada hiç bir halt olmadığınızı, hiç bir başarınız olmadığını söyleyince nasıl bir tepki verirsiniz? Kızarsınız değil mi? Eskisi gibi davranmazsınız öğretmene ama saygısızlık yapmadan. Normali de budur.

Bazen insanların başına gelir böyle şeyler. Çok kırılırsınız. Hele de başarılı bir öğrenciyseniz ve size bu zamana kadar kimse hakaret etmediyse... Belki ilerleyen vakitlerde başınıza gelecektir. Alışmanız lazımdır. Ama haksız yere bu kadar şeyi yedikten sonra bir de susmuşsanız, işte o zaman iyice içinizde kalır. Siz istemeseniz de o yüzünüze yansır. Her hareketi batar o öğretmenin... Yine de eğersiniz boynunuzu yaparsınız istediklerini hiç sesinizi çıkarmadan... Ama kızgınlıkla, kırgınlıkla... O ise hiçbir şey olmamış gibi davranır. Sanki hiç hakaret etmemiştir. Sizin kişiliğinize sövmemiştir. Yanına çağırır güya konuşmak için. Savunması da o hakaretleri diğerlerinin dikkatini çekmek ve sizin üstünüzden onları korkutmak için yaptığıdır. Ha eklerde unutmadan %30'unun da o lafların size gittiğini...
Siz yine susarsınız. Birkaç kere söylemeye çalışırsınız sizi çok kırdığını ama o hala kendini savunmaktadır. Boyun eğersiniz. O sizin öğretmeninizdir. Ama nefretiniz iki katına çıkar. Birgün derste durdurur herkesi. Size döner. Ona karşı bir sorununuz olup olmadığınızı sorar. Rahatsız etmiştir bakışlarınız onu. En sonunda anlamıştır herşeyin çözümlenmediğini. Siz küçük şeyler, önemli değil dersiniz yine herşeyi saklayarak. Üstünüze gelir. En sonunda olay açık değil mi zaten dersiniz dayanamayarak. Hala anlamazlıktan gelir. Sonra bırakır numarayı. Başlar yine sizi değerlendirmeye... Geniş bir insan olmadığınızı söyler. Hayatta kesin hatlarınız olduğunu söyler. Hayatta böyle mutlu olamayacağınızı söyler. Daha bir sürü şey söyler. Siz kendinizi savunmaya çalışırsınız. Söylediklerini söylersiniz ona hatırlatmak için. Asla kabul etmez. Sonra siz kesin davranınca 180 derece döner. Kabul eder söylediğini ama bu sefer onları kastetmediğini savunur. Yavaş yavaş siniriniz bozulmaya başlar. Sizi haksız yapmaya başlamıştır. Siz saygılısınızdır. Hala bağırmamaya çalışırsınız. Sizin dalga geçer birde annene söylemişsin der. Çünkü siz az önce kendinizi savunmak için bunu bir olay anlatırken ağzınızdan kaçırmışsınızdır. Annenizle görüşmek istediğini söyler. Ve siz de yapıştırırsınız lafı, annem sizinle zaten görüşmek istiyordu ben engelledim onu diye. Bu sefer donar kalır. Bu kadarını beklemiyordur. Karşısında her zaman hakaret ettiği öğrencilerden biri yoktur. O okula hakaret yemek için gitmeyen, karakteri olan biridir karşısındaki... Anlar kendini affettiremeyeceğini... Olayı orada kapamak ister. Bu arada ekler, ben sana belki hakaret ettim bir kere ama sen bana 3 haftadır gözlerinle hakaret ediyorsun diye. Sizde dersiniz, insan duygularını ne yapsa da saklayamıyor diye. Size bakar acıyarak hayatta başarılı olamayacağınızı söyler. İnanları affetmeyenlerin insan! olmadığını söyler. Siz gülersiniz hafif. Daha da sinirini bozar bu onun. Ağzınızı açmassınız... Gözleriniz anlatır herşeyi. Elinde kanıtta yoktur ona hakaret ettiğinize dair...Hayır öylesine anlattım bunu. Sadece kafamı kurcaladığı için. Bana olduğu için değil yani (!)
 
Toplam blog
: 101
: 2198
Kayıt tarihi
: 01.02.07
 
 

91 doğumluyum, elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum, çalışmaya da devam edeceğim. Ta ki büyüyene k..