Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '11

 
Kategori
Haber
 

Hamsi Şenliğinde, "hamsi güzeli" seçtik, hem de hamsiye doyduk..

Hamsi Şenliğinde, "hamsi güzeli" seçtik, hem de hamsiye doyduk..
 

Gizem Memişoğlu "Horon" güzeli, Yelda Akrepi de "hamsi" güzeli seçildiler.


Bu yıl 3. yapılan “Hamsi şenliğinde”, böylesi şölen görülmedi. K.Yaka Bostanlısında 3 futbol sahası uzunluğundaki ızgaralarda hamsiler pişirildi. Kemençeler eşliğinde iç içe halkalar teşkil edildi, horanlar tepildi. Kömür ateşindeki ızgara tavada da balıklar, güle oynaya, altlı üstlü, nar gibi kızartılarak pişirildi.

Dahası var. Karşıyaka, Hiroşimaya atılan bombanın çıkardığı bulut gibi yaygın hamsinin kokusu, Karşıyakayı sardı. O gün, evlerde balık pişirilmedi, tezgahlarda hamsi sergilenmedi, restoranlar balık yenmedi.

“Uy cözünü sevdiğumin hamsisi. Ben ona bakay, o bana bakay. Hamsinin cözleri gibi yeşil yeşil, bi yanayi bi söneyi.

Tel tavalara sığmadı hamsiler. Horon tepenlerin ateşi, teptiği zeminleri “uyyyy, yandı tutuşturdi…Uyyy, haçen ki hamsinin cözü yeşildur. Tıpki, sevduğumun cözleri gibi.

Onca kalabalık. Nereden bildi de geldiler. Dizi dizi saf tuttular. Mahşerler oldular, üst üste yığıldılar. Nasıl da haber alıp bir araya gelebildiler. Kemençelerin telleri koptu horan tepenler için. Horoncular nefesi , tık demedi alimallah. Genci yaşlısı tutuştular el ele, verdiler omuz omuza. Dünyalarını unuttular. Hamsisiyle, mangalı ile, Rizelisiyle, Ardeşenlisi ile, Mapavrilisi, Trabzonlusu ile bir araya gelip, mangallardaki ateşi üflediler. Sönenlere, kendi ateşlerinden verdiler. Hem kendileri mestoldu. Hem ızgaradaki hamsiler. Hem mangal üflediler, hem horon teptiler, hem kurtlarını döktüler, üzerine de kara lahana çorbası içtiler, sonrada konsere seyre durdular. Şayet o hamsiler, ızgaralı tavalarından bir kurtulabilselerdi, onlar da meydanlarda horon tepecekleri.

Biz, hamsi şölenine, ne olur ne olmaz diye, karnımızı doyurarak gitmiştik. O kadar hareketliydi ki, başımız döndü. Hangi tarafı resimleyeceğimize şaşırdık. Gizem Memişoğlu’nu Horon güzeli, Yelda Akrepi de hamsi güzeli seçtik bu arada. .

Kendi küçük, ünü büyük hamsiler, hamsi olduklarına o gün, bir daha şükrettiler. İtibarları, onca beylerde paşalarda yoktu. Her yer hamsiydi. Her yer hamsi kokuyordu. Dolmuşların, taksilerin içi bile hamsi kokuyordu. Aklanıp paklandığım halde, kokum, klavyelere bile sinmiş sanki. Bilmem, siz bunları okurken, kokusu sizlere de geldi mi? Ben artık 6 ay balık yemem. Karadenizliler, tatlısını turşusunu yaparak hamsiyle yatıp hamsiyle nasıl kalkarlar ömür boyu?

Kimileri de yanlarında yumurta mısır unu, soğan, maydanoz getirmişler. Kılçığı çıkan hamsi ikişer parça halinde bu yumurtalı bulamaca bandırılıp, tel ızgaraya konuyor. Ört ki, ölem!

Kara lahana çorbası içtim sadece. Nefisti. Konak Belediyesi THM Korosu, tam kadro konser verdi. Oyuncaklar, çocuklara hizmet etti. Bijutericiler, hanımları süsledi. Ne ararsanız vardı o gün.

Bir hamsili gün böyle geçti. Hamsiyi, içinde bulunduğu kültürel zenginlikle bir kültürel miras değerinde görülerek nesilden nesile aktarılmayı sağlayan böylesi şenlikler, haz verici. Karadeniz Konfederasyonu tarafından İzmir Çiğli Belediyesinin desteği ile düzenlenen 3. Hamsi şenliği, Karşıyaka Bostanlısında, dudaklardan eksilmeyecek tebessümlerle rengarenk çizgiler çizdi. Ve şölen, üç gün daha devam edecek.

Mustafa Hoşoğlu’nun şiiri şöyleydi:

Canum kurbandur ona, bakun nasil oynayi / Ayın on dördü gibi pırıl pırıl parlayi / Sıra sıra dizersen olur hamsi tavası / Dönerini çok yeduk yok midur baklavası / Bizim hamsi alışık kemençenin sesine /Gücüne güç katıyor tulumun nefesine / Hamsi yemeyen uşak hiç çalamaz kavali /Bak Temel’in haline, nasıl gezer havali / Mubareeği severum, hastasiyim hastasi / Kolonyası meşhurdur, şimdi çıktı pastasi

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..