Hanefi Avcı'nın meclise gönderdiği mektupların akibeti...

8 yıllık AKP iktidarı döneminde, nasıl bir ‘ileri demokrasi’ kurulduğu, ülke kaynaklarının nasıl değerlendirdiğini hepimiz biliyoruz. Ancak Özgürlükler kapsamında birçok göze batan olay maalesef görmezlikten geliniyor.

Bakın İleri Demokrasimiz için çok güzel bir örnek!

CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, tutuklu Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın milletvekillerine gönderdiği mektupların, ilgili Meclis İdare Amirince verilmediğini, iade edildiğini öne sürüyor.

İktidar kanadından ve yandaş medyadan çıt yok! Sahi milletin vekiline gelen bir mektubun, bir idare amirince geri gönderilmesi nasıl bir mantıkla izah edilebilir.

Bildiğiniz gibi mektuplar iki yerde kontrol edilir. Birisi cezaevlerinde, diğeri de askerlikte! O kontrollerin bile insan haklarına aykırı olduğu apaçık ortada iken, milletvekiline gelen bir mektubunu vekile verilmeyip, geldiği yere iade edilmesi hangi yönetim anlayışının eseri?

İleri demokrasiden, insan haklarından dem vuranların böyle bir uygulama içerisinde olması, ülkenin geleceği açısından endişe verici… Cumhuriyet Bayramının 87. yılı etkinliklerine hazırlanırken, bir yandan Cumhuriyetin kuruluş ideolojisini tartışan sözde demokratlar, böylesine faşizan bir tutum için ağızlarını açmıyorlar.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının görevi dâhilinde olan, kanunlara uymayanları uyarma görevini yerine getirmesine, çok büyük tepki gösteren Meclis Başkanı Sayın Mehmet Ali Şahin, başkanı olduğu meclisteki bu faşizan tutum için niye sesini çıkarmaz?

Bunun dışında BDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, aynı konuya değinerek, sayısız belge ve evrakın milletvekillerinin eline ulaşmadığından yakınıyor. Yani gelen belge ve bilgilerin mecliste kaybolduğundan dem vuruyor. Ayrıca meclis yönetiminin keyfi davranışlarından bahsediyor.

Mektup olayına geri dönecek olursak: Bildiğiniz gibi gelen mektubun geliş yeri cezaevi! Cezaevlerinden dışarı çıkan mektup, cezaevi idaresinin kontrolünden geçtikten sona postaya verilir. Yani cezaevi yönetimi o mektubun dışarı gönderilmesinde bir sakınca olmadığına karar vermiş demektir! Cezaevi yönetiminin onayını alan bir mektup, gittiği Türkiye Büyük Millet Meclisi yönetimi tarafından sakıncalı bulunarak, geriye iade ediliyor. Sahi meclise gelen özel mektuplar meclis yönetimi tarafından açılarak okunuyor mu? Eğer okunuyorsa, üzerine ‘Milletvekili Mektubu Görülmüştür’ diye kırmızı kaşe vuruluyor mu(!)?

Şimdi akıllara şöyle bir soru gelebilir. Bildiğiniz gibi PTT devletin elinde kalan son kurumlardan birisi. Buraya verilen her mektup, telefonların dinlenme olayında olduğu gibi, açılarak kontrolden geçiriliyor mu? Her ne kadar açılmıyor denilse de, sizce bir inandırıcılığı var mı? Bildiğiniz gibi herkesin telefonu dinlenip, umulmadık yerlerde bu konuşmalar yayınlanabiliyor. Yarın bir gün sözde güvenilir bulduğunuz PTT aracılığı ile gönderdiğiniz bir mektubun bir sureti yandaş medya veya internet sitelerinde yayınlanırsa ne yaparsınız? Bağımsız yargıya mı başvurursunuz? Bağımsız yargı kaldı mı?

Kanunsuz dinlenen telefonların yerini yakında kanunsuz açılan mektuplar mı alacak? Ayrıca meclise gönderilen dilekçeler de geri iade edilecek mi? Biliyorsunuz meclise birçok konuda şikâyet gelir. Bu şikâyetlerden iktidar aleyhine olanlar, sahiplerine iade edilecek mi?

Gözün aydın Türkiye’m! Cumhuriyetin 87. yılında meclise gelen mektuplar okunarak, vekillerin ahlakını(!) bozacağı gerekçesiyle geriye iade edilmeye başlandı! Böyle bir uygulamayı, 1919-20 li yıllarda İstanbul’u işgal eden işgal kuvvetleri yaptı mı acaba?