Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Hasibe...

Hasibe...
 

Karanlık nedir ki?

Ya, mum yakarsın,

Ya, bir el feneri..

Ya da bir kibrit..

Aydınlığa kavuşursun..

Ya hiç bir şekilde kavuşamazsan aydınlığa... ya işe yaramazsa hiçbiri?

Karanlık salmışsa kendini her bir yana.. kendi ayak sesinden korkarsın. Küçük bir ses bile boğar seni. Karanlıkta bir ışık sızıntısı olsun razı olursun.. atarsın kendini belki bir bilinmeze doğru koşarsın...

Elini tutabilecek bir sevgili... gece yarısı aranacak bir dost yoksa nafile... gözlerini kapadığında en son gördüğün yüz hep kendi yüzün olur....


ahhh Hasibe... Hasibe...

Annesi evden kaçmış Hasibe'nin.. baba üç çocukla baş başa kalınca, "daha çok küçük ben buna bakamam" diyerek.. çocuk esirgeme kurumuna vermiş Hasibe'yi.

Orada düşmüş işte ilk kez karanlığın güçlü sert ve simsiyah kollarına... küçükmüş karşı koyamamış.. zaman geçtikçe karanlığın kollarından başka sert kollar.. başka sert eller de değmiş körpecik vücuduna.. henüz ergen bile değilken.. o daha kendini bile bilmezken.. kendi vücudunu tanımazken...

Karanlıktan kaçarken nefes nefese... nasıl düşmez insan?

Nasıl düşmez karanlıklarda insanın ayagı çukurlara , çamurlara nasıl batmaz?.

çamur bulaşmışsa her yanına... aydınlıklara dogru "bir yudum su!! " diye nasıl koşmaz?

Ahh hasibe!!

Annecim" diye ağlamış karanlıklara hıçkırarak..

Yetmemiş.. yeni yetme onaltı yaşında genç bir kızken kendini bilmez bir eğitimcinin tecavüzüne ugramış. Hani derler ya geldi mi peşpeşe gelir diye... gıkını çıkaramamış Hasibe...

*"Kimi kime şikayet edeceksin" demiş anlattıklarına..

Sonra başkaları, başkaları... daha başkaları gelmiş ardı sıra....

Hepsi çıkmak istediği karanlığa doğru itmişler onu..

O çıkmak istedikçe itmişler!!. düşmez kalkmaz bir Allah !!


İçine kapanmış Hasibe.. dimdik yürürken daha bir çökmüş.. daha bir kamburlaşmış otuz bir yaşında.. konuşmaz olmuş hiç kimse ile.. başı önde konuşurmuş konuşsa bile..

Ne olur sen utanma Hasibe !! sen utanma...

Bir gün; "Anneni bulup getirsek... anneni görünce ne yaparsın ha Hasibe?" diye sormuşlar..

Gözlerini kısmış, öfke bürümüş güneş yanığı yüzünü... sanki bi nefret oturmuş gözbebeklerine.. sanki karşısına çıksa anası... sanki öldürecek !

- Yüzüne tükürürüm... hiç karşıma çıkmasın" demiş Hasibe..

Başına ne geldiyse anasızlıktan sahipsizlikten gelmiş zaten.. babası sahip çıkmadıgı gibi, Hasibenin bu durumundan faydalanmış. Erkeklerin ona verdiği bikaç kuruş para ve yardım kuruluşlarının verdikleri babanın işine geliyor, Hasibe eve ne getirdiyse onunla geçiniyorlarmış.

Erkek dünyası bu dünya be Hasibe!!!


Hasibe.. o çok sevdiği yeşilçam filmlerindeki artislere benzetmeye başlamış kendini.. "ben Türkan Şoray'ım, Hülya Koçyiğit'im.. Filiz Akın'ım" diye konuşmaya başlamış etrafta.. erkekler de "ben Kartal Tibet!im, Ediz Hun'um" diyerek yaklaşmışlar Hasibe'ye

Gece oldu mu daral gelirmiş Hasibe'ye.. atarmış kendini sokaklara..

Hülya Koçyiğit olurmuş... Türkan Şoray ya da Filiz Akın.. gezin gezin.. siz de gezin.. diye bağırırmış etrafa..

Gecenin o saatinde bir Cüneyt Arkın, bir Kartal Tibet elbet ilgi gösterirmiş Hasibe'ye..

Hasibe ağlarmış acıdan..


Ahhh!!! Hasibe..

Hani be senin çocuk düşlerin, hani genç kız sevmelerin?
Dört yanın karanlık olmuş...
Çıksana hadi!!!

maviye
maviye çalar gözlerin..
yangın mavisine.
rüzgarda asi,
körsem,
senden gayrısına yoksam,
bozuksam..
can benim, düş benim.
ellere nesi?
hadi gel
ay karanlık...


itten aç,
yılandan çıplak,
vurgun ve bela
gelip durmuşsam kapına
var mı ki doymazlığım?
ille de ille sevmelerim..
sevmelerim gibisi?
oturmuş yazıcılar
fermanım yazar..
n'olur gel
ay karanlık...

dört yanım puşt zulası
dost yüzlü
dost gülücüklü
cigaramdan yanar
alnım öperler.
suskun.. hayın.. çıyansı..
dört yanım puşt zulası
dönerim dönerim çıkmaz..
en leylim gecede ölesim tutmuş,
etme gel..
ay karanlık..

(Ahmet Arif)

 
Toplam blog
: 319
: 1390
Kayıt tarihi
: 29.10.06
 
 

"Ben; hiç yalnız kalmadım... Kalabalık bi ailede yere atılan yataklarda Yan yana, baş başa, el el..