Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '08

 
Kategori
Anılar
 

Kırmızı Bisiklet

Kırmızı Bisiklet
 

Güneş çekildikten sonra çıkardım evden.

 

Yolum oradan geçmediği halde onun bulunduğu yolu kullanırdım, yolumu uzatırdım ama uzattıgıma da değerdi hani..

Çok da büyük olmayan bir manifatura dükkanıydı ilgi odağım...

 

Ne ararsanız bulunurdu o dükkanda.

Kumaştan tutun da, tuhafiyeye, birkaç çeşit ayakkabıya varana dek herşey bulunurdu. 

Bisiklet bile... Babam tüm ihtiyaçlarımızı oradan temin ederdi.

Her gün akşam üzeri annemin elime tutuşturduğu ekmek filesi elimde o dükkanın önünden geçerken yavaşlar, dikilip bakardım dükkanın önündeki bisikletlere uzun uzun.. sıra sıra bisikletler dururdu öylece... pembesinden tutun da mavisine kırmızına varana dek her renginden vardı.

Tozları alınmış tertemiz pırıl pırıl olurlardı gün sonunda..  gıpgıcır... sedefli...

Kendi yüzümü bile görebiliyordum üzerlerinde.

" Bir kere dokunabilsem keşke" derdim içimden.. korkardım bir gören olur diye de dokunamazdım..

Karşı tarafta kahvehane vardı.Tahta sandalyelerde oturan kalabalık adamların arasındaydı belki sahibi.. Dokunduğumda ensemde bitiverirdi belki.


Kendimi  bisiklete binmiş ekmek almaya giderken hayal diyordum...Her gün nasılsa ben gitmiyor muydum ekmek almaya? Onca ekmeği aşımak kolay mıydı sanki? Filenin sapı minicik ellerimde iz yapıyordu, parmagım inceliyordu da, kimseye bi şey demiyordum.

Ekmekleri sepete koymuşum herkes bana bakıyor, bisikletim ortalıgı yakıyor..

En yakın arkadaşımın bisikleti vardı.. bisikletinin hem sepeti, hem de arkada tekerleri vardı.. o kadar güzel biniyordu ki, bisiklete binmeyi bilmediğim halde bana bile çok kolaymış gibi geliyordu karşıdan.. ben de kullanabilirim ne olacak ki? diyordum. Arkadaşım da" yakında çıkarırım arka tekerleri görürsün çok uzun sürmez "demişti.. gerçekten de çıkarmıştı. Rüzgar gibi geçiyordu yanımdan bisikleti ile. İmreniyordum!!..

Ertesi günün akşam üzeri ekmek almaya giderken "inşallah satılmamıştır allahım" diye dua ederek girdim sokağa.. bugün dokunacaktım mutlaka.. bugün büyük gündü... etrafta kimse yoktu. herkes dükkanının içindeydi henüz. esnaf halkı akşam üstü oldu mu dükkanlarının önünü ıslatır, yıkar, süpürür küçük taburelerini sandalyelerini kapının önüne atar otururlardı. Küçük bir kasabaydı zaten herkes biribirini tanırdı... karşıdan karşıya sohbetler eder gülüşürlerdi.. ara sıra bana da laf atarlardı ben oradan geçerken... ama henüz kimse yoktu ortalıkta.. şanslıydım.

Geçtim dikildim karşısına.. heyecanlıydım kalbim yerinden fırlayacak gibi atıyordu bogazımda.. elim korkakça direksiyonuna gitti.. dokunmuştum işte!.. tüm gün güneşte kalmaktan henüz sımsıcaktı.. oturma yerini elledim sonra, etrafıma bakınmaktan haz alamıyordum ki... yaptıgım işten birşey anlamıyordum. Hırsızlık gibi, taciz gibi acaip tuhaf bi iş yapıyormuşum gibi hissettim kendimi.

herkes babamı tanıyordu kasabada, yarın ona "senin kız bizim bisikletleri elledi" deseler halim nice olurdu.. yüzümün kulaklarıma kadar kızardığını hissettim.. kaç !! dedim kendi kendime. arkama bile bakmadan düz gittim bi yol. sanki arkamdan birileri geliyordu da, kızaran kulagımdan çekeceklerdi.. beni doğru babama götüreceklerdi.. "alın kızınızı" diyeceklerdi... sokagın köşesini dönmeden arkama bakmaya cesaret edebildim.. ne gelen vardı, ne de arkamdan bakan.. koşa koşa uzaklaştım oradan.

her gün o yoldan geçtim durdum.. izledim kırmızı bisikletimi.. düşlerimde sahip oldum ona. sildim parlattım.. ekmek taşıdım, şeker taşıdım, pirinç taşıdım her gün.. hep oradaydı, diğer bisikletlerin tam ortasında. Hiçbir yere kımıldayamayacak, ve kimse ona sahip olamayacak gibiydi..

babama da bazen söylerdim onun keyifli, mutlu günleri oldugunda.. anlatırdım kırmızı bisikletimi..." alırız kızım" derdi hep..oysa alamayacagımızı biliyordum... onun "alırız kızım" demesi bile, kırmızı bisikleti yarın alacakmışsız gibi mutlu ederdi beni.

İnsanların hayal ettiği her şeye kavuşamayacagını ta o zamanlarda ögrenmiştim ben..

bir gün!!!..
o dükkanın önünden geçerken orta sıradaki kırmızı bisikletin yerinde durmadıgını gördüm.. şaşırdım inanamadım... yerini degiştirmişlerdir diye tekrar tekrar baktım.. yoktu!!

Dükkanın kapısından içeri kafamı uzatıp " burada bir kırmızı bisiklet vardı" diye gösterdim elimle. "sattık kızım sattık" dedi adam ilgisizce. Kafamı salladım... sessizce çekildim.
bisikletim elimden alınmış gibi gözyaşlarıma sahip çıkamadım.." gitti" dedim mırıltıyla.. arkama baka baka fırına dogru yürüdüm.

çaresizce kırmızı bisikletimin elimden gitmesini kabullendim.. hiç olmazsa dokunmuştum ama.. o çok iyi bi şeydi benim için. Dokunmak yetmişti kabullenmeme. Ya hiç dokunamasaydım?.. o daha kötüydü ya!!

hayalimde hep kırmızı bir bisiklete sahip olmak vardı.. babam yıllar sonra eve bir bisiklet almıştı evet... ama içimdeki bisiklet o degildi. hem sepeti yoktu.. hem sonra o maviydi.. hem artık ben istemiyordum... sebebim çoktu binmemek için. Binmedim o bisiklete... ve ben hala bisiklet kullanmayı bilmiyorum.
Oysa tek istediğim, o iki teker üzerinde durabilmek... uçarcasına !!!

 
Toplam blog
: 319
: 1390
Kayıt tarihi
: 29.10.06
 
 

"Ben; hiç yalnız kalmadım... Kalabalık bi ailede yere atılan yataklarda Yan yana, baş başa, el el..