- Kategori
- Gündelik Yaşam
Hayatın tadı
Temmuz sıcağında Boğaz’ın serin rüzgârlarının savurduğu masa örtüsüyle birlikte uçuşuyor türlü düşünceler. Bardaktaki çayın kızıllığı ile akşam üzeri kızıllığının dansı maviliğine karışıyor denizin. Ne arkadaki yoldan geçen gürültülü ve biraz da aceleci arabalar ne de kendini akıntıya bırakmış gibi giden devasa gemiler düşüncelere konu oluyor.
Gülümseyen bir yüz ile bir çift göz Boğaz’daki tüm bu olağanüstü manzarayı bastırıyor. Bu büyülü İstanbul manzarasına o gülen bir çift göz ile birlikte bakmak olsa gerek asıl istenen.
Temmuzun bu serin rüzgârı gibi bir ferahlık veren o gözlerin, o sıcaklığın varlığını hayal etmek şimdi, biraz önce kendini akıntıya bırakmış geminin rahatlığını yaşamakla eşdeğer. Büyük bir çaba ve emekle de gidiyor olsa o suyun yüzünde, geminin uyandırdığı his bu. Suyun üzerinde süzülüyor işte. O gemi gibi suyun üzerinde süzülmek sözünü ettiğim de, bir çift gözün sunduğu deryada.
Hemen ilerideki iskeleye yanaşmaya çalışan vapura koşmalı şimdi, nereye gittiğini bile düşünmeden, Boğazın bir başka iskelesinde inmek üzere. Artık güvertesinde dahi sigara içilmese de, gülümseyen o yüzü derin derin içime çekerek vapurun tadını çıkarmalı.
Vapurun tadını çıkarmalı dedimse de asıl hayatın tadı, çıkarılacak olan. Gülümseyen bir yüzde gülen bir çift göz ile. Hep aranan hep özlenen iç ısıtan bir sıcaklık ile…