Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '07

 
Kategori
Güncel
 

Hazır salla demişken!..

Hazır salla demişken!..
 

Konuyu biraz da mizahi açıdan ele alalım istedim. Dünkü yazımı okumayanlar olabilir onun için kısa bir hatırlatma yapmak isterim. Konu yaklaşan seçimler nedeni ile 40 yıldır 50 yıldır yapılmayanı seçildikleri takdirde beş yıla sığdıracaklarınıiddia eden politikacıların seçim vaatleriydi. Öylesine uçuk kaçık seçim vaatleri vardı ki bunların içinde partilerden bir tanesininkini geçen hafta yorumsuz olarak yayınlamıştım hatırlarsınız. Ben bile kendimi aşırı hayalci bulurken bu vaatler karşısında benimkilerin daha ulaşılabilir, daha akılcı hedefler olduğunu söylemeden geçemeyeceğim açıkçası.

Bu vaatler karşısında da kafamızın karışması normaldi tabii. Hatta ben işi o kadar abarttım ki geceleri uyuyamaz oldum. Bütün beyin fonksiyonlarım alt üst oldu, bütün hatlar kısa devre, bilincim çevrim dışı. Sayılmadık koyun bırakmadım memlekette yine de işin içinden çıkamadım. Vaatler konuyu özetlemeye yetmeyince de her zaman olduğu gibi dün yine şarkılara sığınmış ve konuyu değerli sanatçı Sezen Aksu’nun Rakkas isimli şarkısıyla bağlamıştım. Fakat bu şarkıyı yorumsuz bırakmaya razı olmadı. İrdeleyebilmek içinde şarkının bir bölümünü tekrar hatırlatmakta yarar var sanırım. İşte şarkımızın sözleri!

Rakkas geldi meydane/ Al bastı ak gerdane ay canlar/ Böyle dilber gördün mü?/ Ey meclis-i şahane ay canlar/ Aşk ile Allah Allah / Vur tefe vur zile yallah/ Cihan da böyle yanıyor / Yansın yosmam salla/ Salla salla gül memeler çağlasın/ Salla salla yer yerinden oynasın.

Siyasilaere ithaf ettiğim bu sözlerden sonra da, diyorum ki gel de bozdur şimdi. Haydi, olanlar sallasın da, ya olmayanlar ne sallayacak? Biliyorsunuz bunun olanı var, olmayanı var, diki, sarkığı, küçüğü, büyüğü var. İşin en ilginç tarafı da ne biliyor musunuz? En çokta olmayanlar sallıyor ya, işte asıl orada üşütüyorum ben. Haydi desek ki onun da çaresi var. Olmayanlar da silikon taktırır onu sallar. İyide silikon öyle bakkaldan iki ekmek bir gazete almaya benzemez ki? Ya zengin bir sponsor bulmanız ya da bir gömü bulmuş olmanız lazım ki; kendilerinin öyle pekte ucuz bir şey olmadığının hepiniz bilirsiniz sanırım. Bir ton para yani! “Bankalara başvursak silikon kredisi açarlar mı acaba?” Açarlar, açarlar. Ne de olsa ulvi bir görev için isteniyor kredi. Onlar ki; ne krediler vermiş, yine de ayakta kalmayı başarabilmiş ender kurumlarımızın en başında gelirler. Bu iş için öyle fazla riske girmişte sayılmazlar üstelik. Öyle ödenemeyecek rakamlar değil çünkü istenen. Dedim ya, diğerlerinin yanında devede kulak. Yarışı eşit koşullarda sürdürebilmek için verilen her silikon kredisi insanlık için verilmiş sayılır! Sizce de öyle değil mi? “Şişşşşt çaktırmayın bu arada… bu iş için kredi açarlarsa en çok sevineceklerden biri de benim. Bunca gayretim, emeğim, çabam biraz da onun için doğrusu.”

Fakat biz neyi atladık biliyor musunuz? Asıl ayrıntıyı! Bu yarışın asıl aktörleri erkekler değil miydi sevgili arkadaşlar? Silikon onların işine yaramaz ki! Siz de hiç uyarmıyorsunuz hani. (İyi de yazının sonuna gelince uyardınız.) Bu saatten sonra da yeni bir yazı hazırlayamayacağım valla. Onun için bu günlük bu yazıyla idare edeceksiniz.

Fakat olan da bana oldu yine.

Yine yanlış ata oynayıp, yanlış şarkı seçtim galiba.

Eeeee… Bu kadar sallarlarsa olacağı budur işte.

Dedim ya; fazla sallamaktan bütün beyin fonksiyonlarım devre dışı diye.

Git şimdi uğraş işin yoksa, sil baştan doğru şarkıyı bulmaya.

Haydi bana kolay gelsin, size de tabii!

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..