Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '20

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hepimiz Sisifosuz

Asım Bezirci, 13 Mayıs 1944 tarihinde, Erzurum’da;

“Zaman kalbimizde can vermiş gibi,

En güzel renklerle süslenir mekân...

Suda aksimizle, havuzun dibi

‘Hayat efsanedir’ diyordu her an!”

Yunan Mitolojisinde, efsaneye göre; kurnazlığı ile ünlü Korint kralı Sisifos, şehrine yeterince su verilmesi karşılığında nehirler tanrısı Asopos’a, Zeus tarafından kaçırılmış kayıp kızının yerini söyler. Zeus buna öfkelenince ölüm meleği Thanatos’u onu cezalandırması için gönderir ancak Sisifos, ölüm tanrısını, kendisini almaya geldiğinde kandırarak tutsak almayı başarır. Ölüm tanrısının yakalanmasından sonra, yeraltı tanrısı Hades kimsenin ölmemesinden işkillenip kardeşi Zeus'tan yardım ister. İnsanların ölmemelerinin bir kaosa neden olacağını düşünen Zeus, Hades’e Sisifos’un yakalayacağına dair söz verir. Zeus’un emri ile Hades’e yardım eden Ares, Sisifos’u yakalar ve yeraltı dünyasına hapseder. Yeraltı Dünyasında sonsuza kadar büyük bir kayayı bir tepenin en yüksek noktasına dek yuvarlamaya mahkum edilir.

Sisifos’un cezası her ne kadar korkunç olsa da (sırtında sürekli taş taşıyıp tam tepeye vardığında taşın yuvarlanması) Sisifos, bundan tuhaf bir haz alır. Tıpkı sıradan insanların sıradan hayatlarına rağmen bıkmadan, usanmadan ve sıkılmadan yaşaması gibi, temelde efsanenin bize anlattığı ya da anlatmak istediği “hayatın sıradan bir kısır döngü olduğudur.”

İlgi çekici olan neden ceza aldığından daha çok nasıl bir cezaya aldığı idi. “Yeraltı dünyasında büyük bir kayayı sonsuza kadar tepeye taşımak.” Sisifos, ne zaman ki kayayı tepeye ulaştırır; kaya tekrar aşağı düşer. Ve Sisifos kayayı tekrar tekrar yukarı taşır. Bir, iki, üç,...... kayaya alışmıştır, onun her kıvrımını, yumuşak yerlerini, keskin yerlerini öğrenmiştir nasıl olsa. Cezasının normal bir insanın hayat denen cezasından farkı ise tahmin edileceği gibi onun cezanın sonsuza dek sürecek olmasıdır. Ve cezanın sonu gelmez. “Sisifos, keyif almaya bakmalıdır.”

Konu ile ilgili Fransız yazar ve düşünürü Albert Camus II. Dünya Savaşı ortasında yayımlanan “Sisifos Söyleni”, deneme kitabı, adını Yunan mitolojisinden alır. Camus, Kitapta, yaşamı ve intiharı sorgularken, saçmayı başka bir deyişle uyumsuzluğu anlatır.

Sisifos, Homeros’a göre ölümlülerin en bilgesiydi. Aldığı ceza nedeni ile dağın tepesine çıkardığı sırada taş aşağı yeniden yuvarlanıyor, taşın ardından bakan Sisifos aşağı inip tekrar taşı çıkarmaya çalışıyordu. Camus’a göre bu kısır döngüyü trajik yapan da kahramanın her deneyişinde tekrar düşeceğini bile bile taşı çıkarmaya gayret etmesiydi. Camus, saçma kavramını kurarak, insanın yaşamın beyhudeliğinin bilincinde olduğunu söyler.

İnsan, her gün aynı günü yaşar, günler birbirinin aynısı gibi görünse de her gün başka bir umut ile uyanır. Sisifos’un. rutine karşı en güçlü silahları; azim, inanç ve umuttur.

Yaşamın ağırlığını bir yük gibi iter ve her gün hem zirvede hem en diptedir.

Aslında, dayanışmanın ve diyaloğun olmadığı ülkemizde “Hepimiz birer Sisifos’uz”

Nizamettin BİBER

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..