Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '07

 
Kategori
Blog
 

Hepinizi seviyorum arkadaşlar

Hepinizi seviyorum arkadaşlar
 

MB’ da birinci yılım… öyle böyle derken bir yıl doluvermiş işte… saatler… günler… aylar… yaz bulutları gibi.. bazen hiçbir iz bırakmadan hafifçe geçti zamanın üzerinde renkli bir tablo gibi... bazen çağıltılı, ışıltılı kaygan saten bir kumaş gibi serinlik verdi, bazen de sert esen bir poyraz gibi yüzümüzde acı bir his bıraktı ahh! zaman..

Annemi kaybettikten sonra kafamdakileri dağıtmak için, nefes almak için olduğum yerden başka sokaklara geçmek istedim. Başka yönlerden bakmak istedim yaşama. O kadar yorgundum ki… ya da kendimi yorgun hissettim bilemiyorum... tozlara belenmiş, uzun bir maraton koşusundan gelmiş gibi nefes nefese idim hayatın içinde.

MB sokağına girdim… oturdum bir taşın üzerine sessizce.. Sokağa benden evvel gelmiş arkadaşları okudum, izledim... sonra;

“Annem” dedim ilk önce..

Annemi kaybetmenin acısını, annesizliğimin boşlugunu paylaşarak azaltmak istedim kendimce… Annem yok artık “ diyerek konuşmaya başladım arkadaşlarımla.. Bazı arkadaşlar hoş geldin” dedi, bazı arkadaşlar yanıma oturup, acılar paylaşarak azalır diyerek acımı paylaştı.. paylaştıkça;

Gülümsemeye başladım..

Blogdaki ilk yorumum “Uçan kartal” ‘dan geldi. öğretmendi… o benim ilk arkadaşımdı.Yazımı okuyarak benimle birlikte agladıgını belirtti.Çok duygulandım. Yine bana kucağını ilk açan dostlarımdan olan Özlem Akkaya… her nedense kendisini hep Antalya’lı sandığım sevgili dostumuz Akdenizli.. sonra blogumuzun has yazarı candost Pirmete.. Pirmete’nin yazılarını hep okurdum, ve onun diğer blogcu arkadaşlarımızın yazılarına yaptığı yorumları da okurdum. Bana ne zaman yorum yapacak diye sabırla bekledim. Sonunda yaptı ve “ Nihayet bana da yorum yaptınız” diyerek sevincimi belirttim.

Sonra Serap geldi o ince zarafetiyle.. onu kendimden bildim... elini tutamadım ama, dostluğunun “dostluk” olduğunu zaman içerisinde anladım.

Sonra *Eylül* geldi yanıma… paylaştı bende ne varsa “aynı ben gibi” dedim… çok sevdim. Sonra, pencerenin önünde üzerine beyaz kazak giymiş genç bir kız gördüm. Camdan dışarıya bakıyordu, uzun kıvırcık saçlıydı… koloni halinde yaşadıklarını anlatıyordu hep yazılarında ne güzel… aynı “biz gibi” dedim. Çünkü biz de kalabalık bir aileyiz, kendi kendimize yetiyoruz bir araya geldiğimizde... sonra Hoşseda ile karşılaştım bi ara… cıvıl cıvıldı. Fulya’nın kuzeni olduğunu başka arkadaşların yorumlarından okuyarak ortaya çıkarttım. Blogun yaramaz.. nazlı, kömür gözlü küçük kızı o hala.

Tuğba ile “dostlarımla bir gün” adlı yazımda tanıştım. Çok hanımefendi, çok zarifti ona bayıldım ve öylece devam ettik bugüne dek.. dostum olduguna inandıgım insanlardandır.

Sonra güzel dostum Deniz’i tanıdım Ferdi kampanyasıyla.. Sayfasını ara sıra açıp profilindeki resmine bakıp da yüzünü seçmeye çalışıyordum acep nasıl biridir ki? diye.. hiç de üç çocuklu birine benzemiyor diyordum kendi kendime. Eymir toplantısında gördüm ilk kez ve çok sevdim.. dostumdur Deniz.

MB’da o kadar çok dostum oldu ki. Hangi birini yazayım? Mesela Sevim’i tanıdım “bilekten bağlamalı topuklu beyaz ayakkabı” adlı yazısıyla.Sonra devamı geldi zaten. Üç nokta’yı yazdıgım “üç nokta” adlı yazıma yaptığı yorumla tanıdım.. adını çok ilginç bularak acaba neden yeşilsoğan” diye düşündüğüm “kaptığım, koptuğum, yandığım” adlı yazılarıyla tanıdığım sevgili Levent’i ... Blogun en neşelisi şen şakrak kadını Canımm dostum Neşe'mi ...

Çanakkale aşığı Baveri … Güzel kalpli dost Nilgün’ü… sokağın yaramaz çocuğu sevgili Haşim’i.. bloga girdiği gibi, kalbimde yer edinen blogun arı mayası canım arkadaşım Özlem’i güzel Düş’üm Mürvet’i.. Canım can Hatice’M Guguk kuşumu, Dilenci Vapuru ve “severim” adlı yazıları ile sadece K. yi. Sokağımızın ikinci yaramazı sevgili İlyas Bayram’ı… adı meleklerle özdeşleşen Sabiha Rana Hanımefendiyi İnönü toplantısında tanıdım. Rahatsızlığı nedeniyle Sabiha hanıma geçmiş olsun dileklerimi gönderiyorum bu arada. Yaptığımız bu toplantıların yararının olmadığını düşünenler çok yanılıyorlar. Aslında o kadar güzel dostluklar kuruluyor ki bu sokakta… olağanüstü durumlarda bazen ailemden bile çok önce bir blog dostum arayabiliyor. Harika bir şey bu. İçine girdiğiniz sokağın sanal olmadığını çok net bir şekilde görebiliyorsunuz orada işte..

Blogun maskotu Mehmet Eren’i, Ahmet Aydın’ı, Ahmet Yılmaz’ı, blogun beyefendisi sevgili Engin Ağın’ı, sevgili yazarımız Esma Kahraman’ı, tam bir Atatürk sevdalısı olan sevgili Barış’ı da “ensest bir ilişki” adlı yazıma yaptığı yorumla tanıdım., Eymir’de bana “kırmızı başlıklı kız” adını yakıştıran sevgili Aynur’u, yazılarıma üç noktayı çok sıraladığım için beni tatlı tatlı eleştiren Mustafa Mumcu’yu, adının neden Homeros olduğunu İzmir toplantısında öğrendiğim Ömer Bey’i, güzel yazılarıyla bloga damgasını vuran ve… “bir gün mutlaka gerçek yerini bulacak” dediğim sevgili Celal Çelik, i... adlarını yazmak istediğim ama, yazarsam uzun bir liste olacagı için yazamadıgım diğer blogcu dostlarımı da MB sokagında tanıdım.

Parası çok olan değil, dostu çok olan zengin olandır sözünü severim:)

Kalıplaşmış bir cümle olacak eminim ama, sizin gibi güzel insanları tanıdığım için çok şanslı olduğumu düşünüyorum.

Birlikte nice güzel bloglara, paylaşımlara diyorum arkadaşlar !!!!

Bu arada;

Düzenlediği İNÖNÜ toplantısıyla kendisini yakından tanıma şansına sahip oldugumuz Sn. Talip Bölükbaşı’na ve değerli Pilot arkadaşlarına… bizler için harcamış oldukları değerli zamanlar ve verdikleri emekler, gösterdikleri dostluklar için sonsuz teşekkürlerimi bir kez daha sunuyorum.

Pirmete’nin de dediği gibi” çala kalem yazalım ama, güzel yazalım bize Milliyet blog mollası desinler”

Ve aynı sokağın çocukları olduğumuzu unutmayalım

Ha bu arada; yolunuz düşerse Tekirdağ’a beklerim… köfteler bendenJ

Hepinizi seviyorum arkadaşlar...

Kurban bayramı yaklaşmakta.. . kurban derilerinizi lütfen THK bağışlayın.. kanatlı bir Türk gençliği yaratılmasına katkıda bulunun
"Yangın" yazıp 3919 'a gönderin. Bedeli 6 YTL'dir. Ülkemize katkısı yemyeşil ormanlardır.
 
Toplam blog
: 319
: 1390
Kayıt tarihi
: 29.10.06
 
 

"Ben; hiç yalnız kalmadım... Kalabalık bi ailede yere atılan yataklarda Yan yana, baş başa, el el..