Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '11

 
Kategori
Güncel
 

Herkes terör uzmanı !

Herkes terör uzmanı !
 

Gündemin konusu Terör...

Aslında gündemden hiç düşmedi yıllardan beri. 1970'li yıllarda Ermeni katliamlarıyla başladı, sağ-sol çatışmalarıyla devam etti ve 1984 yılından itibaren de yerini PKK terörüne bıraktı. PKK o günden beri terörün bir numaralı gündemi.

Hafta içinde yaşadığımız son saldırılar ve sonucunda verdiğimiz şehitler ve yaralılar...

Hain saldırıların iğrençliği, saldırıların çapı, şehit ve yaralı sayısının fazla olması, kamu oyunda oluşan tepkiler ve AKP Hükümeti'nin son dönemlerde örgüte karşı sergilediği tutum ve davranışlarının,  taraflara ve kamuoyuna olumlu ve olumsuz yansımaları gibi nedenlerle hafta boyunca gündemden düşmeyen terör, medyadaki çeşitlilik dolayısıyla kendisine oldukça geniş bir tartışma zemini buldu.

Ben de terör konusunda son olarak 29 Ağustos 2011 tarihinde "Türkiye'de Terör Bitmez" başlığıyla bir yazı kaleme almıştım. Bugün de hala şiddetle aynı düşünceleri savunuyorum ve yazdıklarımın az olduğunu bile düşünüyorum.

Birçok kişinin terör uzmanlığına soyunduğu ve bu uzmanlığını medyanın değişik vasıtalarında sergilediği son günlerde;  terörün bitirilmesi, Hükümetin yaptığı yapamadığı konular, askerin başarılı olduğu ve olamadığı konular, son saldırılarda askerin kusur ve kabahatlerinin olup olmadığı, terör örgütü PKK ve TBMM'ndeki siyasi uzantısı BDP arasında var olduğu düşünülen farklı düşünce çizgisi ve zaman zaman aralarında yaşadıkları uyumsuzluklar, örgüt stratejisinde görülen çelişkiler, istihbarat temini konusunda var olduğu değerlendirilen sıkıntılar, en çok tartışılan ve üzerinde konuşulan konular oldu. 

Son saldırıların arkasından terör örgütü kamplarına ve hedeflerine gerçekleştirilen hava saldırıları, yapılan bombardıman ve sınırın geçilerek sıcak takiple teröristlerin takip edilmesi de tartışılan konulardan bazılarıydı. Yapılan bu işi olumlu bulanlar çoğunluktaydı. Hükümetin bu alandaki kararı ve uygulamalarının doğruluğu genel kabul görüyordu, bir çok konuda olduğu gibi...

Günlerden beri  Ankara gündeminde "sınır ötesi harekat" konuşulurken ve TBMM tam da harekata henüz yeşil ışık yakmışken gerçekleşen bu saldırıların arkasından, gerek sınır ötesi harekatın, gerekse havadan yapılan saldırıların  pek etkili olamayacağını pek kimse telaffuz etmiyordu.

Sevdiğim atasözlerinden birisi de "Attığın taş ürküttüğün kurbağaya değecek" sözüdür.

F-16'larla onlarca sorti yapıp, binlerce askeri sınır ötesine geçirip, değil kurbağayı ürkütmek, kurbağanın kılının bile kıpırdamadığını hissediyorsanız ya da fark ediyorsanız, atılan taşın gerçekte hangi hedefe yöneltilmesi konusunu bir kez daha değerlendirmek gerekir gibi düşünüyorum.

Ben bu eylemi gerçekleştirmiş olsaydım, eylemden sonra barındığım kamplara dönmek üzere kesinlikle sınır ötesine geçmezdim, önceden kendim için güvenli olarak gördüğüm yurt içi bölgede, gerekirse bana destek olan yandaşlarımın yanında ortalık duruluncaya ve operasyonlar kesilinceye  kadar vakit geçirirdim. Kışa kadar durumu idare eder, sonra yeni eylemler düşünürdüm.

Günlerden beri Ankara gündeminde Kandil var iken, ne Kandil'de ne de kamplarda, hava saldırılarından zarar görecek bir yapılanmaya girmezdim... TC Hükümetinin ve ordusunun istihbarat zaafiyeti olduğunu hesaba katarak, hedef şaşırtmak için sahte mevziler ve kamplar inşaa ederdim. Barınak ve sığınaklarımı da bombardımandan zarar görmeyecek biçimde inşaa ederdim. Hatta Türkiye'den inşaat firmaları çağırır, yedi kat yerin altına saraylar gibi sığınaklar yaptırırdım. Bunun için de "Barzani"nin tecrübelerinden istifade eder ve ondan yararlanırdım, yardım isterdim.(Bunların gerçekte olmadığını iddia etmiyorum)

Ben Hükümetin yerinde olsam, ne ABD'nin, ne de Heron'ların paylaştığını ve verdiğini iddia ettiği "İstihbarata" asla güvenmezdim ve güvenerek yola çıkmazdım...Bana istihbarat gelmediğine göre, tereyağından kıl çeker gibi eylem yapan terör örgütünün, söz konusu istihbarat kaynakları ve vasıtalarından bana verilenden daha fazlasıyla  istihbarat desteği aldığını düşünürdüm... Tehdit ve baskı altındaki yöre halkının ya da örgüte sempati duyan bölgedeki halkın örgüte sağladığı istihbaratın tersine dönmesi için daha çok çaba gösterirdim. Bunun için de Milli İstihbarat Teşkilatı'nı(MİT) olması gerektiği yerde daha etkili ve verimli kullanırdım.

Ben bir terör uzmanı değilim. Onun açin ancak bu kadar yazabildim...

Sağlık ve Huzurla Kalın...

 
Toplam blog
: 136
: 2817
Kayıt tarihi
: 20.03.11
 
 

Duyarlı olduğum konularda; düşündüklerimi, bildiklerimi ve birikimlerimi paylaşmak üzere burada b..