- Kategori
- Gündelik Yaşam
- Okunma Sayısı
- 179
Hissetiklerin çok önemli

internetten alıntıdır
Bütün anlamlar, anlamsızlıklar içinde kaybederler tüm içerdiklerini.Tüm anlamsız sanılanlarsa yeniden şekil alır küçücük güzellikler karşısında. Duygular dantel gibidir, örerken ince bir zevkle çıkar motifler ortaya. Sökerken bir çırpıda çekilir ipler. Göz nurları, hevesler, heyecanlar hiç yaşanmamış gibi dökülürler ortaya.
Karşındakinin ne yaptığından çok sana ne hissettirdiğidir önemli olan. Çünkü sadece kendi hislerimizin tercümanı olabiliriz. Karşımızdakinin hisleri onun rehberinde gerçek yüzünü şekillendirir. Senin yaptıkların da önemli karşındaki insanın hissettikleri de cankız.
Tek kişiliktir aşk, çift kişilik yaşanıyor sanılsa da. Herkes kendi hislerini tartabilir terazisinde. Bilinmez ki bazı aşkları tartacak teraziler henüz yoktur dünyada. Elde sanılsa da sevilen hiç bir vakit elde değildir aslında. Hep senin sandığın bir bakmışsın... Sanılanların yanılgısı da yüklenir sırtına.
İnce ince anlatamasan da bilirsin en ince ayrıntısına kadar hislerini. Bildiklerin bir işe yaramaz aşkın hissettirdiği yakan özlemlerinin yanında. O özlemlerin altından kalkılmaz ağırlığında ağırlaşır yaşam. Zannedersin ki bir daha hiç aşk girmeyecek yüreğinden içeri. Hiç de öyle değil cankız. Şimdi değil yeniden yeşerecek gökkuşağının renkleri ve kokuları dünyanda.
Seni üzen senin yaptıklarınsa eğer dibine kadar üzül ve dikkatle dinle kendini. Dinle ki bir daha yapma diyeceğim ama biliyorum ki yapacaksın. Her aşk kendini şekillendirir yaşananlarla. Kuralları kendi koyar ortaya ve her kural geçersizdir geçerliliği kalktığında.
Vazgeçmektir, vazgeçemek... Tüm kapıların üzerine sürgüler vurmaktır hırsla, sevdayla. Kapıları sonuna kadar açmaktır sonrasında. Dizlerinin üzerinde boğulurken gözyaşlarının gölünde, aynı gölde yeniden kulaç atmak... Hep söylerim aslolan aşktır, aşkı hissetmek en ince ayrıntısında gerisi hikaye. Ve de dibine kadar hissetmek...
Ah yavrum, ne güzeldir bütün bu duyguları yaşamak henüz sen anlamasan da. Anladığın da büyümüş hisseder insan kendini. Böyle böyle büyür insan. Hissettiklerinin neler hissettirdiğini bilmektir seni farklı ve özel kılan. Ruh hiç yaşlanmaz, ne yaşarsa yaşasın her karşılaştığında acemi bir çocuktur davulları çaldıran. Yaşadığının kıymetini bil asıl bunlardır insana değer katan.
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

Mustafa Atilla Bey bana takılsın. Zararı olmaz. Güzel insanlara rastlar sonuçta. Ben de vesile olmakla avunurum. Öyle değil mi, efendim:))))
Ümit Culduz 30.03.2016 0:06- Cevap :
- Takılsın valla, hepimizin birbirimizden öğreneceğimiz şeyler var, hepimizin birbirimize ihtiyacı var. Zarif iltifatınıza içten teşekkürler, sağlıklar diliyorum 30.03.2016 9:09
Çok ama çok beğendim.. O kadar güzel anlatmışsınız ki, ne diyeceğimi bilemedim.. Yüreğinize sağlık..
Selda Çakmak 29.03.2016 22:10- Cevap :
- Hoşnut oldum beğenilmesinden. Her anlatılandan güzellik çıkarmasını bilenden daha çok ama... Sevgiler ve sağlıklar diliyorum 29.03.2016 23:30
Bu yazınıza tesadüfen değil isminize Ümit beyin benimle ilgili bir bloguna yaptığınız yorum nedeniyle erişmiş oldum. O yorumu yazan insan acaba nasıl bir insandır merakıyla yola çıktım ve hiç hesapta yokken derin bir yazıyla karşılaştım. İnsanı "özel ve farklı kılan" ın ne olduğu konusunda günlerce tartışmak mümkündür ama "ruh hiç yaşlanmaz" tespitinize kesinlikle katıldığımı söyleyebilirim. Yanlış anlamayın ama ben duygusal ve edebi dilden nefret ederim ve keşke Kevser hanım analitik ve didaktik bir dil ile felsefe yapsaymış diyorum. Güzel ve düşündürücü bir blog, elinize sağlık. Sevgi ve selamlarımla
Matilla 25.03.2016 21:46- Cevap :
- Mustafa Bey, yazının derinliği konusunda bildirdiğiniz görüş için teşekkürler. Ümit Beyin yazısına yorum yazan ben son derece saydam bir insanın o yüzden o yazıdan sonra anladığım şeye o kadar içten güldüğümü belirttim. Onun için ben yorum yaptıktan sonra sizin profilinize bakacağım. İnsanı özel ve farklı kılan tartışması dahil her tartışma; zaman-zemin-kişiyle orantılı değişen ve süreleri belirsiz durumlardır gerçekten bazen de öyle bir şey görür ki karşınızda ki tek tespit bu olur. Evet ruh kaç yaşına gelirse gelsin yaşlanmıyor. Yazımın edebi değeri nedir bilmiyorum sadece sevdiğim bir insanın duygularını anlatmaya çalıştım. Yazıyı analitik ve didaktik yazmam mümkün değildi çünkü bu yazı herhangi bir mühendislik dalını anlatan bilgi yazısı değil duygu yazısıdır eğer öyle yazmış olsaydım ki bu mümkün değil söylediğin gibi derin bir yazı olmazdı. Saygılar ve sağlıklar diliyorum 27.03.2016 15:30
Kevser Hanım, bu cümleler Kevser ehlinin duygularına bir tercüman gibi sanki. Ve bu cümleler ancak o ruhu taşıyanların cümlelerine yansır diye hissettim bir an yazınızı okurken. Evet, “Ruh hiç yaşlanmaz, ne yaşarsa yaşasın her karşılaştığında acemi bir çocuktur davulları çaldıran. Yaşadığının kıymetini bil asıl bunlardır insana değer katan” müthiş, alıp götürdü beni… Yazınızı hem bireysel, hem de toplumsal anlamda okudum, kaleminize sağlık, duygularınıza bereket. Görüşmek üzere, sevgi ve saygılar.
Rıza Üsküdar 24.03.2016 13:29- Cevap :
- Elbette Rıza Bey, insan hissetmediği duyguları dile getiremez ki. Ne kadar örtülürse örtülsün, ne kadar saklanılıyormuş gibi olursa olsun, sadece yaşadıkları kelimelere dönüşür ve de hikayelere. Empati yapmayı hiç bilemedim, inanmıyorum da onun için birisi bir şey yaşadığında dile geliyor kelimeler ve yaşananların üzerinden geçen zaman hiç bir şeyi silmiyor sadece göz önünden kalkıyor. Güzel ve detaylı yorum için ayrıca teşekkürler, sağlıkla kalın lütfen 24.03.2016 15:12