Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Aralık '12

 
Kategori
Öykü
 

Hüzün kanseri

Hüzün kanseri
 

(Öylesine, ölesiye döküldü kelimeler... Hayali öyküler… Okurken, ‘Jacqueline du Pré & Elegie' dinleyebilirsiniz. Benim, yazarken dinlediğim gibi...)

Yağmur, rüzgar... Viyolonsel&piyano sesi.
İçin için yanan, sönmeye yüz tutmuş bir ruhlayım şimdi.
Bu gün, defterleri kalemle aşındırdım senin için.
Seni düşünerek...
Tükenmenin boyutlarında gezindim, çok kez.
Hiçbirinde sen yoktun&yoksun. Yürüdüm, bir yerlere gittim geldim.
Yürürken seninleydim, ağladım kesik kesik. Elimin tersiyle sildim gözyaşlarımı.
Gökyüzüne baktım, 'bitip gitmek' için yalvardım.
'Dayanılmazlar' içindeyim. Bilmiyorsun! Bilme de zaten. Zor, çok zor!
Ama merak etmiyor değilim.
Özlemek, zordur. Bilir misin?
*
Geçenlerde,
(Hangi gündü, bilemiyorum şimdi)
Nefes&hareket alanındaydım. Seni görmeyi diledim içimden, sonsuz kez.
*
İndim arabadan, kapıdaydın.
Koştum&sarıldım sana. 'Seni çok özledim!' dedim, defalarca.
Gözlerimden yaşlar akıyordu ama mutluydum çok. Sıcağını hissediyordum.
...
*
Birden, adımı çağıran sesle irkildim.
Her şey hayalden ibaretti. Sen yoktun&ben hissedememiştim sıcağını.
Bi' tek gözlerimdeki yaşlardı, gerçek olan. N'oldu? dedi, ses.
Rüzgardan..., dedim&yürüdüm.
Her yerde hayalin salınıyordu. Ruhun geziniyordu her noktada, hissediyordum.
Sen de oradaydın ama yoktun işte...
Gözlerim suretine bile dokunamadı, sesin kulağımda gezinemedi.
Ve ben gittim, daha da eksilerek...
*
Bu günlerde... Solgunluk&durgunluk en üst sınırda.
Yani, öğrenemedim hala sensizliği ya da kabullenemedim diyelim, daha doğru olur.
Hiçbir zaman yoktun, aslında.  Kendi tükenişimi kendim hazırladım, gibi oldu.
*
Notalar akarken, yüksek tavanlı geniş salonda,
Ben kendimi, senin yüzünü&gülüşünü hayal ederken buluyorum.
Karanlık sağ olsun, anlamsız tebessümümü saklıyor. Sonra yaş doluyor gözlerim.
Akmaması için verdiğim savaşlardan yoruldum, galip gelemiyorum artık…
*
Kaç ay oldu, kaç kez gördüm seni, sesini kaç kez duydum...
Biliyorum hepsini. Bilmek istiyorum. Bilmem lazım!
Zira, daha fazla eksiklik sona giden yolumu iyice kısaltır.
Durumum parlak değil hiç... Ruhumun yok oluşu artık dış dünyaya da yansıdı.
Hüzün, nüksetti her noktamda. Bu 'hüzün kanseri'nden kurtuluş yok!
Anlaşıldı!
*
Sayfaları çeviriyorum, karalıyorum defterleri... Hiçbir şey çözüm değil.
Yaptıklarım, yaşadıklarım, anlık tebessümlerim…
Hepsi, 'kalan zamanında mutlu olsun, istediğini yapsın...' tavsiyelerinin karşılığı gibi.
*
Biliyorum. Gülsem de ağlasam da; gitsem de kalsam da; yaşasam da ölsem de,
Ruhun duymayacak, umrun olmayacak!
'Olsun' desem, çok mu zayıf görünürüm; küçülür müyüm gözünde?
Bu durumda da vereceğim cevap 'olsun' olur.
*
Sesini duyasım var. Sarılıp hissedesim var; sevesim var, seni.
Mevsimler geçiyor, günler son sürat terk ediyor yaşamımızı.
Zaman az. Gelsen keşke…
*
Bu gün… Zordu.
Nefes&hareket alanın içinde olmak, seni bana getirmiyor ki.
O noktada harcadığım her saniyeyi, seni düşünerek geçirdim.
Çayımı yudumladım.
Ardından kahve içtim, tabi ki. Kahvesiz olmaz.;
Kokusunda, her yudumda sen saklıydın. Sensiz de olmaz.

En üst katta, kafeteryada, çevreyi seyrettim.
Dışarı çıktım ama soğuğa dayanamadım, sensizliğe dayanamadığım gibi.
İçerde sıcak bi’ yer seçtim&seni düşünmeye, hissetmeye bıraktım kendimi.
Gözlerim doldu. Yabancılardan saklandı, gözyaşlarım.
Seni görsem, sana da görünmezlerdi.
Ama… Göremedim. Hissettiğim üzüntü tarifsizdi.

‘Yakın uzaklık’, bizimkisi; beni eriten&tüketen.
*
Şimdi… Çok kötüyüm.
Müzik, sen, hüznüm&ben…

Şehirle birlikte ağlıyoruz, şu an.
Kızgınım bu şehre. Seni, benimle bir kılmıyor; bizi, yan yana getirmiyor.
Kesişemiyor yollarımız.
*
Bir gün…
Kesişirse yolumuz, sana sımsıkı sarılacağım kesin.
Seni, sonsuz özledim.
*
Ve… Küçük bir rica.

Tükenip, yitip gittiğimde bedenimin yanında ol,
Ruhumun, benden sana selamı olacak, sevgili 'kalbim'.



Başak GÜZEL

 
Toplam blog
: 51
: 488
Kayıt tarihi
: 12.07.11
 
 

Yazan & Okuyan & Sorgulayan   Burç : Başak Yükselen burç : Koç İlk nefes: 22 Eylül 1983, Perşembe..