Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Aralık '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İçi boş bedenler...

İçi boş bedenler...
 

İçi boş bedenler...


Nerede denk geldim hatırlamıyorum bu deyime “içi boş beden”, ruh boşluğu mu yoksa kişiliğin boşluğu mu bilememiş epey düşünmüştüm. Şimdi yetiştiğim topraklardan uzakta kendimi o boş bedenlerden biri gibi hissediyorum.
Özlemek denince akla gelen özlem değil benimki.
Bedenimin tam ortasında bir kara delik, ucu bucağı olmayan dibine baktığında sadece karanlığı görebildiğin ve elini uzatmaya bile cesaret edemediğin bir özlem.

Canımdan sevdiğim…
Sana raylarına çıktığım tren istasyonundan bahsetmiştim, hani seni hatırlayınca kenara çekildiğim.
Siyah beyaz film kareleri gibi, bir insan ölmek için neden tren raylarına çıkar ki diye düşünmüş olabilirsin. Kesinlikle çok daha kolay ve çok daha acısız yolları varken.
İçimde büyüyen boşluğun verdiği cesaretle muhtemelen…
Şimdi isimsiz bir şehirde, isimsiz ve boş bir bedenle seni özlüyorum.
Her hücreni, ter kokunu, sabahları beni öpüşünün tadını özlüyorum.
Yan yana olduğumuz zamanlarda hiç bir şey yapmayıp sessizce oturuşlarımızı özlüyorum.
Sana doyamayışımı özlüyorum.
Nefesini.

Bugünün bitmesiyle özlemime bir çentik daha atıyorum,
Seni her gün daha fazla özleyeceğime söz veriyorum.!
                                                                                A.A.

 
Toplam blog
: 18
: 280
Kayıt tarihi
: 07.05.09
 
 

Kedileri, bisküvili pastayı, pazar günlerini uyuyarak geçirmeyi çok severim. Yeni ayakkabı kokusu..